Cemalin bindiği gemi batmış bir Fransız ve bir Alman ile bir adada yalnız kalmışlardır. Her gün deniz kenarından tuttukları balıkları yiyerek yaşamaya çalışırlar. Aradan aylar yıllar geçer. Bir gün yine deniz kenarında avlanırken oltaya bir şişe takılır. Şişeyi dışarı çıkarırlar. Birde bakarlar ki şişenin içinde bir cin. Bin bir zahmetle şişenin ağzındaki mantar tıpayı çıkarırlar. Cin, sizlere çok teşekkür ederim yüzlerce yıldır bu şişenin içine hapis olmuştum. Dileyin benden ne dilerseniz diyerek borcunu ödemek ister... Bunu duyunca biraz şaşırırlar....Alman çok fazla beklemeden... Beni çabuk vatanıma gönder der....Cin elinin bir hareketi ile Alman ortadan kaybolur... Bunu gören Fransız, beni de, beni de vatanıma gönder der, cin elini bir daha hareket ettirir Fransız da kaybolur. Cin Cemal`e bakar, sende son dileğini söyle de ben vatanıma gideyim artık der. Cemal biraz düşünür, ve dileğini söyler... Özledim ha o uşakları, geri getir onları.
Fil Yakalama
Bir gün, CIA, KGB ve MİT teşkilatlarından hangisinin daha başarılı olduğunu tespit etmek için bir "istihbarat yarışması" düzenlenmiş. Bu yarışma uyarınca, her üç teşkilatın en iyi adamlarından oluşan onar kişilik ekipleri Kongo`nun balta girmemiş ormanlarına göndermişler.
Ormanın girişinde görevlerini açıklanmış:
- "Ormana girip, en kısa sürede bir zürafa bulup getiren kazanır..."
Önce KGB liler gitmiş. 15 dakika sonra bir zürafa ile çıkagelmişler.
Sonra CIA gitmiş. 10 dakika sonra zürafa ile gelmişler.
En sonunda bizim MİT gitmiş, 5 dakika sonra bir fille dönmüşler.
Yarışmayı düzenleyenler "Bu da nedir?.." diye sorunca fil atlamış:
"Abi valla ben zürafayım..."
Cemal İngiltere`de
Cemal İngiltere`ye gidecekti. Onun için bir arkadaşından İngilizce hakkında bilgi istemişti. Arkadaşı Türkçe kelimelerin son hecesinin uzatılması şeklinde Cemal`e bilgi verdi. Cemal uçağa bindi ve on dakika sonra hostesi çağırmak için, Hosteeees. O da ne hostes gelmişti. Cemal İngilizce`yi sökmeye başladığını düşünüyordu. Havaalanından çıktı...Taksiiiii Vay be taksi de durmuştu. Cemal ağır ağır kendini kaptırdı...Hoteeeeeeel Otele gitti. Odasına çıktı, duş aldıktan sonra dışarı çıktı, Londra sokaklarında dolaşmaya başladı. Parkta bir adam gördü: -Merhabaaaaa,nasılsınıııız? Adam: -İyiyiiiiim,sağoooooool. Cemal: Türk müsünüüüüz? Adam: Eveeeeet Temel: Kardeşim Türksün de neden iki saattir İngilizce konuşuyorsun ?.
Dördünüzün de...
Temel bir gün uçakla Amerika`ya gitmiş çok yorgun olduğu için bir otele yerleşmiş ve uyumaya koyulmuş.Fakat tam uyuyacakmış ki yandaki daireden müthiş bir gürültü ve müzik sesleri gelmiş.Temel dayanamamış, duvarı yumruklayıp, -kimsin ulan!! Uyumaya çalışıyoruz, bu ne gürültü diye bağırmış. Karşı daireden tek ses -Jean Claude Van Damme.Temel yine bağırmış. -Gelirsem dördünüzün de bacaklarını kırarım.