Araba
Biri Adanalı, diğeri Kayserili iki çiftçi sohbet ederken tabi haliyle zenginlikleriyle
övünecekler.Adanalı:
"Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya çiftliğin bir ucundan, akşam oluyor biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz"
Kayserili de hazır cevapmış:
"Bizim de vardı öyle bir arabamız, geçenlerde satıp yeni modelini aldık."
Kayserili Çocuk ve Yahudi
Kayseri`deki Kale Çarşısında eskiden Yahudilerin de dükkanları varmış. Bir gün Kayserili bir çocuk, elinde ortası delik irice bir altın, içerisinden lastik geçirmiş sallayarak oynuyor. Yahudi esnaf bu çocuğu görür de yerinde durabilir mi? Hemen çocuğun yanına gider;
- Oğlum elindekini bana ver, ben de sana şeker vereyim.
- Hayır vermem.
- Bir kutu şeker vereyim,
- Hayır.
- Daha ne istersen veririm.
- Her istediğimi de yapar mısın?
- Evet yaparım.
- Öyleyse sırtına bineyim. Ben `deh!` deyince koşup `çüş!` deyince durasın. Ben ne zaman sana anır dersem avazın çıktığı kadar anıracaksın.
Yahudi bu teklife yanaşmayacak gibi olmuşsa da altının kıymetini bildiği için
dayanamamış, çocuğun bütün istediklerini yapmaya razı olmuş.
Bizim Kayserili küçük binmiş yahudinin sırtına, çarşıda dolaştırıp her yerde anırtmış. Yahudinin sesi az çıkacak olsa daha fazla bağırtmış. Dönmüşler dolaşmışlar Yahudinin dükkanının önüne gelmişler. Yahudi:
- Ben sözümde durdum, şimdi sıra sende, hadi ver bakalım şimdi onu.
Kayserili çocuk biraz mesafeyi açıp şöyle demiş:
- Eee Sen bu eşekliğinle bunun kıymetini bileceksin de ben Kayserili olup bilmeyeceğim, öylemi!..
Kayserili ve Oğlu
Oğlu, Kayseriliden para istedi:
"Baba 500 bin lira verir misin?"
Kayserili :
"400 bin mi? Naapçan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor...
Al sana 100 bin yeter." dedi ve çıkartıp 50 bin lira verdi.
Oğlu pişkin pişkin güldü:
"Bana zaten 50 bin lira lazımdı "
Kayserili :
"Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni..."