Hasan Tahsin Paşa ve Selanik´in Düşüşü (1912)
Bu hafta size tarihimiz açısından önemli bir olaydan bahsedeceğim. Yazıyı okuyunca acaba bize okulda öğretilen tarihi olaylar gerçek mi diye değerlendirmeyi siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
İnsan geçmişte öğrendiklerinin hep yalan olduğunu delileriyle görmeye başlayınca nasıl kahroluyor bilemezsiniz. Osmanlıya bir çoğumuz kalben bağlıyız ama ona ve nesli olan bizlere yapılan ihanetler, düzeceler yavaş yavaş ortaya çıkınca kahrolmamak elde değil.
Hasan Tahsin Paşa 1845 yılında günümüzde Yunanistan´ın kuzey kısmında, Yanya şehrine bağlı Molista kasabasında doğdu. Köken olarak Arnavut´tu. Yanya´da Yunan lisesinde okuduktan sonra biraz güneyde Katrin´de (Katerini) jandarmalığa başladı. Sonra astsubay olarak Osmanlı ordusuna katıldı. On bir yıl içinde de 36 yaşındayken Yanya Jandarma Komutanı oldu. 8 Ekim 1912 günü Balkan Savaşları´nın başlamasıyla Selanik´teki 8. Müretteb Kolordu´nun komutanlığına getirildi. Artık rütbesi de Ferik idi, yani günümüzdeki karşılığıyla Tümgeneral-Korgeneral arası. Selanik ve güneyindeki Tesalya bölgesinin savunulması görevi kurmay subay olmayan, jandarma kökenli Hasan Tahsin Paşa´ya verilmişti.
Balkan Savaşı´nın onuncu günü, 18 Ekim 1912 tarihinde Yunanlar sınırı aştılar ve ertesi gün Alasonya´yı (Elassona) ele geçirdiler. Yunanlar doksan yıl kadar önce Mora´da bağımsızlıklarını kazanırken yaptıkları gibi burada da tüm Müslümanların öldürüldüğü bir katliam gerçekleştirdiler. Halbuki Türkler, Balkan Savaşları´nın görgü tanığı Ermeni asıllı tarihçi Aram Andonyan´ın da yazdığı gibi geri çekilirlerken kimseye zarar vermemişlerdi.
Hasan Tahsin Paşa savaş başlayınca karargah merkezi olan Kozani´ye ancak 12 Ekim´de varabilmiş ve Alasonya düşene kadar da orada kalmış, cepheye gitmemişti. Onun yerine cephede 8. Müretteb Kolordu´yu bir tümen komutanı yönetmişti. Hasan Tahsin Paşa 20 Ekim´de Serfiçe´ye (Servia) ve ertesi gün de ilk kez olarak cepheye Kırkgeçit´te gitmişti. Ancak orada da emirlerini verdikten sonra Serfiçe´ye geri dönmüş, Yunanlar da onun ayrılmasıyla Kırkgeçit´te 22 Ekim 1912 sabahı saldırılarına başlamışlar ve iki gün sonra da ele geçirmişlerdi.24 Ekim günü artık Yunan ordusu Serfiçe´ye de girmişti. Yunanlar Alasonya gibi Serfiçe de de büyük bir Müslüman katliamı gerçekleştiridiler. Sabaha kadar süren zafer şenlikleri korkunç katliamlar ve yangınlarla seyretti.
Hasan Tahsin Paşa ve 8. Mürettep Kolordusu Serfiçe´den kuzeydoğu yönünde Selanik´e doğru geri çekildi. Yunanlar artık Tesalya bölgesini tamamen ele geçirmişlerdi ve Makedonya´nın güney kısmında Selanik´e doğru ilerliyorlardı. Makedonya bölgesi artık güneyden Yunanlar, doğudan Bulgarlar ve batıdan da Sırplar tarafından birer birer ele geçiriliyordu.
Yunan ordusu az çok şiddetli birkaç çarpışmadan sonra 29 Ekim günü direnişsiz bir şekilde Karaferye´ye (Veria), 30 Ekim´de de Vodina´ya (Edessa) girdi. Artık önünde Selanik´ten önce sadece Vardar Yenicesi (Giannitsa) kalmıştı. Burası Sultan Murad Hüdavendigar döneminde uçbeyi Gazi Evrenos Bey tarafından 1387 yılında fethedilmişti. Gazi Evrenos Bey burayı kendisine fetih merkezi yapmış, değerli eserler inşa etmiş ve Osmanlıların ilk beş padişahı döneminde yaşadıktan sonra öldüğünde yine buradaki türbesine gömülmüştü. Vardar Yenicesi, Osmanlılar için 525 yıldır manevi olarak çok kıymetli bir şehirdi.
Hasan Tahsin Paşa Selanik´ten önce son savunma hattı olarak ordusunu Vardar Yenice´si ovasında topladı. Savaş, 1 Kasım günü öğle saat 12.00´de Yunan Ordusu´nun saldırıya geçmesiyle başladı. Hasan Tahsin Paşa çepeçevre sarılma tehlikesinin belirmesiyle geri çekilme emri verdi ve kendisi de telaşla Yenice´den ayrıldı. Yunanlar artık Vardar Yenicesi´ni de ele geçirmişlerdi.
Hasan Tahsin Paşa Yenice Savaşı´nda da büyük hatalar yapmıştı. 1-2 Kasım 1912 tarihlerinde gerçekleşen bu savaşta Fevzi Çakmak´a göre Hasan Tahsin Paşa savaş meydanına bir hafta geç gelmişti. Ordusunu Yenice´ye ancak köylülerin 30 Ekim akşamı haber vermesiyle sevketmişti. Yine onun 1 Kasım günü ve bir hafta gecikmeli olarak verdiği emire göre Drama Alayı saat 14.00´te savaş cephesine doğru hareket edecek ve Görice (Korçe) Alayı da onu izleyecekti. Bu yardımcı güçlerin savaş meydanına sevki için saat 02.00 öngörülmüştü ancak emir kağıdına saat 14.00 yazıldı. Bu nedenle ordunun büyük kısmı Yenice Ovası´na ancak 2 Kasım günü öğleden sonra ulaşabilmişti. Onlar ulaştığında da Yenice Savaşı artık zaten çoktan kaybedilmişti. Ayrıca geri çekilme sırasında Pilati´de (Platy) nehir üstündeki demiryolu köprüsü de karşı taarruz amacıyla tahrip edilmemişti. Bununla da kalınmamış, saat 16.00´da köprüyü geçen Yunan askerlerine Türk askeri sanılarak ateş de edilmemişti.
Yenice Savaşı belki de I. Balkan Savaşı´nın en kanlı ve stratejik olarak da en önemli savaşlarından birisi olmuştu. 8. Mürettep Kolordu Kumandanı Hasan Tahsin Paşa´nın yanlış kararları Alasonya ve Serfiçe Muharebeleri gibi bu önemli savaşın da kaybedilmesinde çok büyük etken olmuştu. Hasan Tahsin Paşa aslen jandarma kökenli olup kurmay subay değildi, paşalığa jandarma subaylığından terfi ettirilmişti. Yenice (Giannitsa) Muharebesi´ni de kazanan Yunan Ordusu´nun Selanik ile önünde artık hiçbir engel kalmamıştı. Yunan ve Bulgar orduları artık ayrı ayrı Selanik önlerine ulaşmışlardı.
Selanik, Tesalya´yı ve kendisini savunmakla görevli 8. Mürettep Kolordu Komutanı Hasan Tahsin Paşa tarafından, 8 Kasım´da imzalanan teslim anlaşmasının ertesi günü, 9 Kasım 1912 tarihinde tek bir kurşun atılmadan ve 26,000 kişilik Osmanlı ordusu ve tüm silahlarıyla birlikte Yunanlara teslim edildi. Büyük rüşvet aldığı iddia edildi.
Hasan Tahsin Paşa ve kendisi gibi Osmanlı ordusunda bir subay olan yaveri Ressam Kenan Mesare İstanbul´a dönmediler. Başkentteki Divan-ı Harp (Askeri Mahkeme) tarafından ölüm cezasına çarptırıldılar. Hasan Tahsin Paşa 6 yıl sonra yani 1918´de İsviçre´nin Lozan kentinde 73 yaşındayken öldü. 1937 yılında da mezarı Selanik´e taşındı. Savaş esnasında emir subaylığını yapan oğlu Kenan Messare (1889-1965) Yunan vatandaşı oldu ve memleketleri Yanya´da (Ioannina) hayatını sürdürdü. Hasan Tahsin Paşa Selanik´in 20 km kadar kuzeyindeki Balkan Harbi Müzesi´nin bahçesinde Yunan tarzı bir mermer mezarda gömülüdür ve oğlunun mezarı da oradadır, milli kahramanlar gibidirler.
Bu hainleri unutmayın günümüzde örnekleri çoktur!.. 18 Ada´mız Yunanistan´ın işgali altındadır!