Mustafa Ali ÖZTÜRK


VAHŞETİN PANZEHİRİ OKUMAKTIR

VAHŞETİN PANZEHİRİ OKUMAKTIR


Son zamanlarda vahşice işlenen cinayetleri canlı canlı izliyoruz. Vahşetin biri bin para!  Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden insanlar canavarca hislerle katlediliyor. Bu elim olayların önüne geçmek bir yana çoğalmasına bile engel olamıyoruz. Sanki hazırda bekleyen katiller bir yerlere saklanmış ve teker teker saklandıkları yerden ortaya çıkıp işledikleri cinayetlerle toplumun dimağında iflah olmaz yaralar açıyor.

Bu vahşi olayların en son örneği Kırıkkale'de yaşandı.  Eski eşi tarafından boğazından bıçaklanan Emine Bulut'un "Ben ölmek istemiyorum" demesi ve yanında bulunan 10 yaşındaki kızının "Anne lütfen ölme" diyerek ağladığı anların görüntüleri yürekleri paramparça etti. Türk toplumu bu duruma isyan etti. Çeşitli aygıtlar aracılığıyla iletişim ortamlarında katile lanetler okundu. Gelecek zamanlarda ortaya çıkacak katil adaylarına gözdağı verildi. Herkes bir dahaki cinayete kadar herhangi bir çözüm önerisi sunamasa da en azından içini ferahlattı.

Bu sorunun çözümü aslında belli, bu vahşetin temelinde duygularını gerektiği gibi anlamlandıramama vardır. İnsanların duygularını anlamlandırırken belli tecrübelerden yararlanması gerekir, duygularını işlerken aklını kullanmayı bilmelidir. Bunun için yapmamız gereken ise şiir seven, roman okuyan, deneme vb. edebiyat ürünlerini istisnasız takip eden, okuduklarını anlamlandıran, okumaktan zevk alan nesiller yetiştirmektir. Çünkü edebiyat seven cani azdır.

İnsan duygularını en iyi şekilde işleyip ifade edilmesini sağlayan edebiyattır. Edebi eserlerde insan duyguları farklı açılardan işlenir, okura gösterilir. Hangi duygunun ne gibi sonuçları olduğu farklı bakış açılarıyla gösterilmeye çalışılır.

Aşırı duyguların düşünceden yoksun hareket biçimlerine neden olabileceğini bunun ise bir felaketle sonuçlanabileceği aşikârdır. Edebi eserler bu konuda bize en iyi yol göstericilerdir. Duygular öğrenilmez ancak hangi duyguda nasıl davranılacağı öğrenilebilir. Bunu öğrenmek için ise bize en yakın kaynak edebi eserlerdir.

Duyguların ehlileşmesi ifade edilebilmesine bağlıdır. İfade edilemeyen duygular cinnete götürür. Edebiyatı hakir gördüğümüz sürece caniler ve kurbanları mutlaka hayatımızda olacaklar. Siz bu mecralarda istediğiniz kadar ağlaşın soruna çözüm olamaz ağlaşmalarınız.

Kitap okumaya başlayın. Siz başlamadan etrafınızdakiler başlamaz. Hele hele çocuklarınız hiç başlamaz. Gerektiği gibi okumayan her birey potansiyel cani adayıdır. Duygularını ifade etmekten aciz, acı veren duygularına esir olan duygusal tiplerin işleyeceği cürümlerden toplum olarak sorumluyuz.

Okumayan insanlar için makul mazeretler üretmek bizi her an felakete sürüklüyor. Okumayanlar için bakış açımız her zaman katı olmalıdır. Okumuyorsa sonuçları olduğunu bilmeli. Çünkü öldürülen kim olursa olsun, ölenler kim olursa olsun bunun en büyük nedeni cahilliktir. Cahiller duygularını ifade edemeyen, hislerini akıllarıyla işleyemeyen bireylerdir.

Tekrar ediyorum iletişim ortamlarında tag açıp (etiketleyip) ağlamakla bu sorun çözülmez. İletişim ortamlarında #EmineBulutİcinAdalet diyenler maalesef #eminebulutlar öldürülürken onu kurtarmak yerine video kaydı yapanlardır. Canilerin çoğu cinayet işlemeden kendisinden önceki canilere lanetler okuyan alelade insanlardır. Bizi duygusuzlaştıran sosyal iletişim ağı paylaşımlarını okumak yerine duyguları işleyen edebi eserleri isteyerek, anlayarak, gerçekten zevk alarak daha çok okumalıyız, okutmalıyız.