Ahmet AKGÖNÜLLÜ


ÜLKÜCÜ KİM

Size tarif yapmayacağım. Kendi aramızdaki kavgalardan bahsedeceğim. Merhum Başbuğ’dan sonra (hatta yaşarken bölenleri de sayalım) ülkücüler parça parça oldu.


Size tarif yapmayacağım. Kendi aramızdaki kavgalardan bahsedeceğim. Merhum Başbuğ’dan sonra (hatta yaşarken bölenleri de sayalım) ülkücüler parça parça oldu. Bu kutsal dava için ne yaptık, neler yapmadık, nasıl yaptık, sen yaptın, ben yapmadım, sen dönersin ben dönek değilim kavgaları sürüp gidiyor. Nerede, ne zaman ve nasıl duracağını kestirmek mümkün görünmezken; hem dava hem de Türk yurdu, Türk Milleti neler kaybettiğini hiç hesaba katmadık. Ülkemiz üstü örtülü bir işgale doğru giderken ne yapmamız gerektiğini bile sorgulayamadık. Birbirimizi korumak için öne atlar durumdan, birbirimizi boğazlar duruma geldiğimiz, Alparslan Türkeş vakfının bile basacak( bastıracak) durumlara geldik. Yetim hakkını savunalım derken, baronların sofralarına bağdaş kurduk. Makam için birbirimizi satmak ne kelime ihale almak için kapılar aşındırılırken, zirvelerde koştuk.

Daha dün Türklüğü ayaklar altına alanların konvoyunda Devletin başına Devlet gelecek gibi komik sloganlarla ülkücülüğümüzü ispata koştuk. Kutlu Dava için yola çıkarken kutsadıklarımız farklı oldu. Ülkücüler birbirlerine düşürülme noktasına getirildi.

Bir yarış ki sorma. Dava için koştuk diyenler, neler yaptığını anlatmada yarıştık.  Birbirimizi yemekten, koşmaktan yorulduk, bitap düştük.

Koştuk, koştuk, koştuk...

Zirveye ulaştık!

İşte Zafere ulaştık derken; bir de baktık ki KUTLU DAVA çoook gerilerde kalmış.

Dün çekilen çileler, solan hayatlar, sehpalarda solan güller, Yıllarını zindanlarda geçirenler unutuldu, hatta horlandı. 

Sonuç!!!

İnanın ki bunda haklı yok, kazanan yok.

Tek kaybeden ULKUCU HAREKET...

Yetmedi mi?!!

Hadi kavgaya devam...