Kan şekerinin düşmesi yani hipoglisemi, baş ağrısı, baş dönmesi, sinirlilik, terleme, bulanık görme, sersemlik, uyuklama, kafa karışıklığına yol açabilmektedir.
Sağlıklı kişilerde, uzun süre aç kalmalarda, kan şekeri düşmeye başladığında, vücutta salgılanan hormonların etkisiyle normal düzeylere çıkarılmaktadır. Yani hipoglisemiye fizyolojik bir cevap olarak, insülin hormonu salgılanması azalırken, kan şekerini yükseltmek üzere glukagon, adrenalin, kortizol ve büyüme hormonu artarak denge sağlanır.
Şeker hastalarında ya da gizli şekeri olanlarda, uzun süren açlıklarda, metabolik denge bozulabilir.
Kan şekeri düzeyinde sık sık değişikler ortaya çıkabilir. Bu sebeple diyabet hastalarının, doktor kontrolünde ve tavsiyelerine göre oruç tutmaları çok önemlidir. Çünkü beslenmesi ve ilaç dozlarının ayarlanması gerekir. Hatta en güzeli, vakit geçirmeden sağlık kontrolünden geçirilerek, karaciğer, kalp böbrekle ilgili bazı metabolik testlerini yaptırmalıdırlar.
Özellikle uzun süren açlıktan sonra, iftarda çok hızlı ve ağır yemek, hipogliseminin tam tersi kan şekerini hızla yükselterek, yine hiperglisemi gibi önemli bir sağlık sorununa yol açabilir.
Bu sebeple, iftarda çorba gibi gibi hafif bir yemek sonrası ara verilerek, daha sonra diğer besinler alınabilir. Hipoglisemik indeksi düşük, yani kan şekerini hızlı yükseltmeyen sebze yemekleri tercih edilmelidir.
İçecek olarak da meşrubat ve meyve suları yerine, sıvı ve mineral kaybını karşılamak üzere su, maden suyu, ayran, açık çay içilmelidir.
Ramazan da uyku düzeni ve ritmi değişmektedir. Sahura kadar uyanık kalmak yerine, istirahate de önem vermek gerekir.
Gündüzleri, çok sıcaklarda ve güneşte kalmamaları, zaman zaman serinlemek için el, yüz ve ayaklarını yıkayabilirler.
Özellikle ramazanın ilk günlerinde olmak üzere, şeker hastaları, gün içinde birkaç defa ve iftar sonrasında, kan şekeri ölçüm cihazlarıyla şeker değerlerini kontrol etmelidir. Aşırı düşme ve yükselme durumlarında, bir sağlık kuruluşuna gitmelidirler.