Recep ayının Müslümanlar arasında büyük bir değeri ve müstes-,na bir yeri vardır. Bu ay yaklaşırken, uyanık Müslümanlarda, maddî ve manevî bir hazırlık başlar; Recep ayının feyzinden ve bereketin-?den istifade için hayır ve hasenatta bir çoğalma olur. Çünkü Eecej» ayı, içinde ulvî tecellileri ve İlâhî sırlan saklamaktadır;
Receb-i Şerifin ilk cuma gecesi, Reğaib gecesidir.
Reğaib, ihsanlar ve bol vergiler manasınadır. Allah Teâlâ´nm kullarına İlâhî lûtfunun çokluğu, keremin bolluğu ve pek çok suçlunun bağışlanması sebebiyle bu geceye Reğaib gecesi adı verilmiştir.
Allah Teâlâ´nın n´ezdinde zamanların değerleri birbirine eşittir. Fakat bazı zamanlarda zuhura gelen ulvî hadiseler, o vakte diğerlerinden daha üstün bir değer kazandırır.
Reğaib gecesi, ulvî gecelerden biridir. Bu gecenin hürmeti sebebiyle Rabbimiz pekçok günahkârların hatalarını rahmet-i İlâhlsiyle bağışlar.
Reğaib kandilinin bu değeri nereden kazandığı hususunda çeşitli beyanlar bulunmaktadır. Bunlardan biri, Hazret-i Amine validemiz böyle bir gecede Resûlullah Efendimiz´e hâmils olduğunu anladığı veya Hazret-i Abdullah ile evlendiği nokta-i nazarıdır.
Doğum tarihi ile ana rahmine intikal zamanı arasındaki müddetin, doğum müddetinden eksik olma ihtimali şu şekilde izah ve telif edilmektedir:
Arablar, cahiliyet devrinde bile,
Receb-i Şerife hürmet gösterirlerdi; bu ay girince harp ve doğuş yapmazlar, çapulculukta bulunmazlardı. Fakat geçim sıkıntısına düştükleri zamanlarda, kabilelere ilân ederek ayların isimlerine takdim ve te´hir yaparlar; Cemaziyelâhire Recep; Recep ayına da Cemaziyel-âhir derlerdi. Bu şekilde hareketle, kendilerince, harbe müsaade hükmü çıkarırlardı
.
Resûlullah Efendimiz´in peder ve valideleri, böyle ay isimlerinde değişiklik yapılan bir senede evlenmişlerdi. Aslında bu ay, Cemâziyel-âhir idi. Fakat isim değişikliği yapılması sebebiyle, Recep diye anılmış ve halk arasında böyle yayılmış bulunmaktadır.
Sevgili okurlar,
Âlemi kaplayan küfür bulutlarını dağıtacak, kalplerde yer tutan bâtıl inançları değiştirip iman nurunu yerleştirecek Hazret-i Muhammed´in ana rahmine intikali, dünya tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır.
Zira küfrün ve putperestliğin amansız düşmanı, nurun ve hidayetin rehberi, fikirlerin fâtihi, fakirlerin hâmisi, yükselmenin teşvikçisi ve ins-ü cin Peygamberinin dünyaya şeref vereceği zaman yaklaşmaktaydı.
Me´yusların ümitgâhı, yolunu şaşıranların delil-i râhı, perişan kimselerin penâhı ve çaresizlerin sebeb-i felahı Hazret-i Muhammed´-in nuru,. Hazret-i Abdullah´tan Hazret-i Âmine´nin ahuna intikal etmiştir.
Çok geçmeden doğacak, küfr-ü cehli kovacaktı. Zübde-i irfan, rahmet-i Rahman, muallim-i Kur´ân Peygamber-i âhirzaman âlemlere yavaş yavaş gölge salıyordu.
Hâlik-i kâinatın habibi, «Levlâk» ikliminin meliki ve enbiya silsilesinin serdârı Hazret-i Muhammed´in âlemleri şereflendireceği zaman yaklaşıyordu. Zaman zarfına sığmayacak bir büyüklüğe sahip Hazret-i Muhammed´in teşrifi; zamana, mekâna ve cinlere şeref kazandıracaktı.
Kıymetli okurlarımız,
ilâhî esrar hazinelerini içinde saklayan mübarek Reğâib gecesine rağbet göstermek, gönlü uyanık her mü´minin şiarı olmalıdır. Bu gece yaklaşırken oruç tutarak, kendini murakabe edip hesaba çekerek, istiğfarlar ederek derûnunu tasfiyeye çalışmalıdır. Zira, gönül nur-» lanmadıkça marifetullah zevki doğmaz.
Sür, çıkar ağyarı dilden tâ tecelli ede Hak. Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.
Bu geceyi ihya için kaza ve nafile namazı kılmalı, tevbe-i istiğfar etmeli,
Kur´ân-ı Kerim ve salâvat-ı şerife okumalıdır. Günün mânasını birbirine anlatıp mü´min kardeşinin kandilini tebrik etmeli ve gecenin feyzini ruhumuza sindirmelidir.
Minarelerdeki kandiller gibi letâyif kandilleri yanmalı şule şule iklim-i ruhu "aydınlatmalıdır. Okunan sala sesleriyle coşmalı, camilere koşmalı ve yapılan nasihatlerden faydalanmahdır. Gökte melek, yerde m ü´minler gecenin tesldi için birbirleriyle yarışmalı, Allah Teâlâ´ya kullukta bulunmalıdır.