Prof. Dr. Bekir Sami UYANIK

Tarih: 21.05.2018 11:15

OBEZİTE (AŞIRI ŞİŞMANLIK) SAĞLIĞIMIZI TEHDİT EDİYOR!

Facebook Twitter Linked-in

Çok önemli bir sağlık sağlık sorunu olan şişmanlık, vücudun yağ kütlesinin aşırı artması sonucunda, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının normal ya da arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.

Şişmanlık artmaya devam ederek,  hastalık derecesinde olduğu zaman buna obezite diyoruz.

Günümüzde insanlar, hızlı ilerleyen teknolojinin getirdiği yeniliklerin hizmete sunulmasıyla, yaşam tarzlarını değiştirmektedirler. Daha az hareket etmekte, çok yakın yerlere bile araçlarla gitmekte, bilgisayar, televizyon karşısında saatlerce kalmakta, işlerini otomatize makinalarla yapmaktadır. Ayrıca, gelişen teknoloji beslenme alışkanlıklarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Beslenme tarzındaki değişiklikler ve fiziksel hareket azlığı gibi bir takım olumsuz şartlar bir araya geldiğinde obezite (şişmanlık) riski artmaktadır.

Beslenme, doğumdan ölüme kadar hayatın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Büyümek, gelişmek, çalışmak ve sağlıklı olmak için besinlerin yeterli ve dengeli miktarda alınmalıdır. İnsanın sağlıklı bir hayat sürdürmesi için, besinlerle aldığı enerji ile harcadığı enerjiyi dengede tutması gerekmektedir.

Günlük ihtiyaç duyulan enerji, yaşa, cinsiyete, yapılan işe, fizyolojik ve genetik özelliklere göre değişmektedir. Kısaca, insan ihtiyacı kadar enerji almalıdır ya da besinlerle aldığı enerjiyi kullanabilmelidir.

Günlük olarak besinlerle alınan enerji, harcanan enerjiden fazla olduğunda, harcanamayan enerji vücudun özellikle karın ve kalçalarda bölgelerinde yağ şeklinde depolanarak şişmanlığa sebep olmaktadır.

Yağın karın bölgesinde ve iç organlarda toplanması insülin direncine yol açmaktadır. İnsülin direnci ise, obezite ile yol açtığı Tip 2 Diyabet, hipertansiyon, koroner arter hastalıkları arasındaki ilişkiyi sağlayan en önemli faktördür.

Obezitenin ölçüsü nedir?

Bir kişinin fazla kilolu veya obez olduğu, vücut kitle indeksi(VKİ) dediğimiz, bir kişinin kilogram olarak ağırlığının, o kişinin metre olarak boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir orana (kg/m2) göre belirlenir. Bu oran 25 ve daha yüksekse kilo fazlalığı, 30 ve üzerinde ise patolojik kilo fazlalığı, yani obezite var demektir. VKİ, 18.5-25 arasında ise sağlıklı, arzu edilen, normal bir kiloya sahip olduğu söylenebilir.

Vücut kitle indeksi yanında, bel çevresi ölçümü, karın bölgesindeki yağ dağılımı ve sağlığın bozulmasında önemli ve pratik bir gösterge olarak kullanılmaktadır.

Tek başına bel çevresi ölçümünün erkeklerde 94 cm, kadınlarda 80 cm ve üzerinde olması hastalık riski ile ilişkilidir. Buna ilaveten VKİ >25 kg/m2 olan kişiler aşağıdaki risk gruplarından birine mensup olmaları halinde, daha genç yaşlardan itibaren ve daha sık araştırılmaları gerekir.

?             Birinci derece yakınlarında diyabet bulunan kişiler

?             Hipertansiyonu olanlar  (kan basıncı: KB?140/90 mmHg)

?             Kan yağ düzeyleri normal sınırlardada olmayanlar (HDL-kolesterol <35 mg/dL,

LDL-kolesterol >140 mg/dL, Kolesterol >200 mg/dL, trigliserid >200 mg/dL)

?             Damar hastalığı olanlar (özellikle kalp, beyin)

?             İri bebek doğuran veya daha önce gebelik diyabeti olan kadınlar

?             Sedanter yaşam süren veya fizik aktivitesi düşük olan kişiler

?             Doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük beslenme alışkanlıkları olanlar.

Kilo verme ya da diyette özellikle ne yapılmak istenilir?

Günlük ihtiyaç duyulan enerji, yaşa, cinsiyete, yapılan işe, fizyolojik ve genetik özelliklere göre değişmektedir. Kısaca, insan ihtiyacı kadar enerji almalıdır ya da besinlerle aldığı enerjiyi kullanabilmelidir.

Kilo verme sürecinde harcanan enerjiden daha düşük enerji almak için, özellikle diyetteki yağ ve şeker alımı kısıtlanır.

Genellikle insanlar, tahıllar, kuru baklagiller, sebze ve meyve gibi doğal karbonhidrat kaynağı olan besinlerden aldıkları şeker ile yetinilmemektedir. Çocukluktan itibaren insan hayatında sürekli çikolata, dondurma, çeşitli şekerlemeler yer aldığından, yetişkinlik döneminde de beslenmede aynı alışkanlık devam etmekte, tatlı yerken mutluluk duyulmaktadır.

Günlük olarak besinlerle alınan enerji, harcanan enerjiden fazla olduğunda,, harcanamayan enerji vücudun özellikle karın ve kalçalarda bölgelerinde yağ şeklinde depolanarak şişmanlığa sebep olmaktadır.

Fazla karbonhidrat veya şeker tüketiminin ne gibi zararları görülür?

Hızla ve hemen kana karışan, saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar. Vücut, kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye dönüştüremez. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında; pankreastan salınan insülin hormonu fazla şekerin depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. Glukozun bir kısmı, kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır. İhtiyacından fazla enerji alımı durumunda vücut, bir kısım glukozu vücut yağına çevirir. Böylece obezite ve beraberinde çok sayıda hastalık ortaya çıkmaktadır.

 Obezitenin sebep olduğu sağlık sorunları ve hastalıklar

?             İnsülin direnci, kan insülin yüksekliği

?             Kan Şekeri yüksekliği (Hiperglisemi,Tip2 Diyabetes Mellitus)

?             Kan yağları yüksekliği

?             Karaciğer yağlanması, Safra kesesi hastalıkları

?             Hipertansiyon, Koroner arter hastalığı

?             Kemik ve Kas hastalıkları, (eklem kireçlenmeleri,artrozlar)

?             Beyin ve sinir hastalıkları, Felç

?             Solunum zorluğu, Astım, Uyku apnesi

?             Hormon bozuklukları, Aşırı kıllanma

?             Menstruasyon düzensizlikleri

?             Gebelik komplikasyonları

?             Ameliyat risklerinin artması

?             Ruhsal sorunlar

?             Deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları

?             Bazı kanser türleri (kadınlarda safra kesesi, rahim, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kalın barsak ve prostat kanserleri )

SONUÇ OLARAK,

Hangi yaşta olursak olalım, sağlığımız bizim için önemliyse;

Bedensel hareketsizliğimize ve yanlış beslenmemize dur demeliyiz. Bunun için, yaşımıza uygun fiziksel aktivite, eksersiz yanında, yemek alışkanlığımızı ve gıdalarımızın kalitesini gözden geçirerek, dengeli ve ölçülü beslenmeliyiz.

Günlük hayatta hepimizin her gün kullandığı yiyecek ve içeceklerde sayısız kimyasal madde var. Tatlandırıcılarla birlikte, katkı maddeleri bulunan tüm yiyecek ve içeceklerden uzak durmalıyız.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —