Kur’ân-ı Kerîm’de, tilâvet secdesi bulunan âyetlerin kenarında ‘secde’ ibâresi yazılıdır. Kur’ân-ı Kerîm okuyan kimsenin, bu âyeti okuduğu zaman secde etmesi vâcip olur. Bu kimse, kıbleye döner, tilâvet secdesi yapmaya niyet eder ve ellerini kaldırmadan “Allâhü Ekber” diye tekbir alarak secdeye varır.
Secdede 3 kere “Sübhâne rabbiye’l-a‘lâ” dedikten sonra tekrar “Allâhü Ekber” diye tekbir alarak kalkar. Ayağa kalkarken de “Semi‘nâ ve eta‘nâ ğufrâneke Rabbenâ ve ileyke’l-masîr” der. Secde âyetini işiten kimsenin de secde etmesi lazım gelir. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neş.)
ÎTİKÂF SÜNNET-İ MÜEKKEDEDİR
Îtikâf, erkekler için, cemâatle beş vakit namaz kılınan bir mescitte; kadınlar için, kendi evlerinde namazgâh edindikleri (mescit olarak kullandıkları) bir yerde îtikâf niyetiyle bir müddet kalmaktan ibârettir. Îtikâf; vâcip, sünnet-i müekkede ve müstehab olmak üzere üç kısımdır:
Nezredilen (adanan) îtikâf, vâciptir.
Ramazân-ı Şerîf’in son on gününde yapılan îtikâf, kifâye olarak müekked sünnettir. Yani, bir beldede bir kişi bu îtikâfı yaparsa diğerlerinden de mesuliyet kalkar.
Ramazân-ı Şerîf ayı dışında ibâdet ve tâat maksadıyla bir mescitte bir müddet yapılan îtikâf da müstehabdır.
Îtikâfın şartları:
Îtikâfa girecek kimse; îtikâfa niyet etmiş olmalı, Müslüman ve akıllı olmalı, cünüp, hayız ve nifas hâlinde olmamalıdır.
Îtikâf, cemâatle namaz kılınan bir mescitte veya mescit hükmünde bulunan bir yerde yapılmalıdır. Kadınlar için kendi evlerinde mescit olarak kullandıkları yerler, mescit hükmündedir.
Vâcip olan îtikâfta, oruçlu bulunmalıdır.
Îtikâflının, özrü olmadan mescitten çıkması veya hanımı ile münâsebette bulunması îtikâfını bozar.
Îtikâflının; dînî, beşerî veya zarûrî bir ihtiyaçtan dolayı mescitten dışarı çıkması îtikâfı bozmaz. Bulunduğu mescitte Cuma namazı kılınmıyorsa Cuma namazını kılmak için en yakın bir câmiye gitmesi gibi.