İnsanlarımız ilk günden bu yana maalesef çok hızlı bulaşan Korona (Covid19) virüsüne yakalanıyor. Bu virüse yakalananların çoğu virüs tedbirlerine azami özen gösteren kişiler. Genellikle virüsün bulaşabileceği yerlerden uzak duruyor, bulaştırma ihtimali olan kişilerden kendilerini koruduklarını düşünüyorlar. Ancak virüs en çok da bu kişileri hiç beklemedikleri yerlerde, hiç beklemedikleri kişiler eliyle yakalıyor.
Bu acımasız virüse yakalanıp hiçbir belirti göstermeden, zahmetsizce atlatanlar olsa da birçok hastanın yaşadıkları acının, ağrıların tarifi imkânsız. Bu virüsle yaşamak zorunda kalanların çektikleri acıların tarifleri ortada. Dayanılmaz baş ağrıları, kas ve eklem ağrıları, boğazları yırtan kuru öksürükler, ciğerleri tıkayan sıvılar, yüksek ateş ve daha nice acı veren belirtiler…
Korona (Covid19) virüs bulaşan insanların yaşadıkları en önemli sorun ise direkt olarak ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmaları. Hem kendileri hem de yakınları için endişeliler. Bu yüzden oldukça stresli ve yıpratıcı bir baskınında altında eziliyorlar. Çekilen maddi acılar bu psikolojik baskının yanında çok masum kalıyor.
Korona virüs hastalarının bu süreçte çektikleri acıların ve ölüm tehlikesinin yanında baş etmek zorunda oldukları yıpratıcı bir diğer önemli sorun ise yalnızlık. Bu yalnızlık hastanın virüs bulaştırması tehlikesinden dolayı insanların onlardan uzak durmasının da ötesine bir durum. Bu durum hastalığa yakalananların toptancı bir zihniyetle suçlu ilan edilmesi ve virüse yakalananların tedbirsiz olduğu inancının otomatik olarak ortaya çıkması ve bu düşünceyle bu hastalara kötü davranılması. Mahalle arasında potansiyel virüs hedefi olarak yaşayanların bu illetin kendilerine hiç bulaşmayacakmış gibi düşünmeleri kibirli bir şekilde insanlara yaklaşmaları, hastaları açıkça suçlayıp küçümsemesi, kızması, sağlık çalışanlarından bazılarının hastalara önyargılı kötü ya da sorumsuz yaklaşımları hastaların durumunu iyice zora sokuyor, ümitsizliğe sürüklüyor.
Korona (Covid19) virüs hastaları genellikle evlerinde tedavi oluyor, olmaya alışıyor. Evlerinde tedavi olmaya çalışan insanların en büyük yardımcısının moral olduğunu düşünüyorum. Bu insanları “Neden dikkat etmedin? Dikkat etseydin bulaşmazdı! Kesin dikkat etmedi!” deyip kaderine terk ederken onları yaftalamak da çok büyük bir haksızlık. Çünkü bu virüse karşı dikkatsiz olanların ve bulaştıranların çoğu hiçbir sıkıntı yaşamadan hatta hasta olup olmadıkları bile bilinmeden hastalıktan kurtuluyor. Ceremesi ise talihsiz hastalara kalıyor.
Korona (Covid19) virüs tehlikesi bir gün geçecek, ama bıraktığı enkaz yıllarca toplumu kemirecek. Yaftalanan, ezilen, kibirli bakış açılarıyla değersizleştirilen insanların bu illetin pençesinden kurtulsa bile artık topluma güven içinde bakabilmesi de zaman alacak, belki de artık hiç güvenmeyecekler. Bu insanların çoğu masum, peşin hükümlü insanların çoğu da bu kafileye er de geç de yakalanacaklar. Tepeden baktıkları bu insanların kaderini yaşayacaklar. Çok geç olmadan aklımızı başımıza alıp bu insanlara karşı davranış biçimlerimizi gözden geçirmeliyiz, empati kurup bu insanların uzaktan da olsa bir an önce sağlıklarına sağlıklı bir şekilde kavuşmaları için çalışmalıyız.
Korona (Covid19) virüs belasına yakalanan birçok masum insan aramızdan kalbi kırık, yapayalnız bir şekilde öbür dünyaya göç ederken bir gün bizlerin de aynı kaderi yaşayabileceğini göz önünde bulunduralım. Bu hastalık sadece hastaları değil bizleri de hızla yalnızlığı itiyor. Toplumsal düşünce yapımızı yıkıp bireysel yaşamaya alıştırıyor. “Her koyun kendi bacağından asılır.” sözünün içini dolduruluyor. Bu hastalıkla tedbirlere uyarak, hastalananların bir an önce sağ salim kurtulmaları için çabalayalım. Toplum olarak Türk kültürünün en önemli ilkelerinden biri olan yardımlaşmanın, birlik ve berberliğin ne kadar önemli olduğunu idrak edelim.