İsmail Gürol UĞURLU


Komşumuz İRAN

Komşumuz İRAN


Bizim nesil, İran´ı olaylarıyla, yaşantısıyla, depdebesiyle iyi tanır.

Muhammed Rıza Pehlevi, çocuk yaşta Amerika, İngiltere´nin baskısıyla tahttan indirmiş,  tahta oğlu oturtulmuştur. Bir müddet sonra, devlete hâkim olunmuş. Petrollerin üzerine çökmüşlerdir.

Muhammet Mussat başbakan olunca, Emperyalistlerle mücadele etmiş, devleti asalaklardan temizlemiş. Fakat Amerika, İngiltere bunu sabredemez, Mussat´ı sürgüne gönderir. Değişik çalkantılar, İran durulmaz. Prenses Süreyya, mahzun güzel erkek çocuk vermedi diye, Prenslikten ayrıldı.

Arkasından Ferah Diba bizim kuşağın, İran güzelleri. Mutlu olamayan güzel prensesler.

İran´daki ayaklanmalar başlar, Kral hayatı düzeltmek, halka rahat bir hayat vadediyor, ama olaylar durmuyor.

Ayetullah Humeyni İslam devrimi, söylemleriyle, dış güçlerin desteğiyle devrimi gerçekleştirmek üzere İran´a gelir. Rıza Pehlevi vatanını terk eder, ama gidecek bir yer bulamaz. Her ülke bir müddet kabul eder, ama bir müddet sonra ayrılmak zorunda kalır.

Çok güvendiği Amerika bile kabul etmez, David Rockefeller baskı yapar, Amerika kabul etmek zorunda kalır.

Bir müddet sonra, Oradan da atılırlar.

Gelelim Ayetullah Humeyni İslam devleti adı altında, Demokrasiden uzak, monarşi yönetimini uyguladı. Kapalı bir rejim, Ama halkının ekonomisini düzeltti, gelirini arttırdı, dış siyasete önem verdi. Ama Amerika´ya, İngiltere´ye, İsrail´e pek yüz vermedi. Daha çok Rus eksenli bir politika uyguladı.

Aradan dokuz sene geçti, yine karışıklık, protesto gösterileri başladı. Söylenen odur ki halkın ekonomik gücü gayet güzel fakat ayaklanmalar niye yapılıyor.

Halk, öğrenci, kadınlar başörtülerini çıkarıp, protestoya katılıyorlar.

Demek ki, Hürriyet, Demokrasi, İnsan hakları, söz hürriyeti, güvenirlilik bu kadar önemli.

Amerika, İsrail bu konuları kaşıyor, kışkırtıyor.

Türkiye bunlardan ders almalı, halkını tehditten vaz geçmeli, söz hürriyetinin önemini kavramalı, Emperyalistlere güvenmekten vaz, geçmeli.

Atatürk´ü iyi tanımalı, sevmeli. Dış politikasını ona göre belirlemeli.

Tek çaremiz, fikir hürriyetini devletimize hâkim kılmalı.

Hak, hukuk, hürriyet ekmek su kadar önemlidir bu artık Yöneticiler tarafından anlaşılmalı, itici ötekileştirici, nefret dili bırakılmalıdır.