Muammer Kökcüoğlu


Bu işin sonu nereye gidecek?

İnsanlar pandeminin garabetinden kurtulmadan ekonomik krizin pençesine düştü.


İnsanlar pandeminin garabetinden kurtulmadan ekonomik krizin pençesine düştü.

Dünya geneline yayılan COVID-19 salgınının Türkiye'de tespit edilen ilk vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Mart günü açıklandı. Ülkedeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Nisan 2020'de yaptığı açıklamada koronavirüs vakalarının tüm Türkiye'ye yayıldığını açıklamıştı.

O günden sonra Türkiye’de insanların yaşam biçimi değişti, covid salgınında nice canlar verildi. Her yerde olduğu gibi ilçemizde de ekonomi alt-üst oldu, gıda servisi yapan; kıraathane, lokanta, kafe, kantin, çay ocağı, büfe ve hatta berber ve kuaför esnafları kapanmıştı, açıldığında ise kısıtlamalar olmuştu. Ciddi ciddi ekonomik krizler yaşandı.

Halkımız daha covid salgının sıkıntılarından kurtulmadan 2021 yılının Kasım ayında döviz, altın ve petrolün yükselmesiyle daha büyük ekonomik kriz baş gösterdi.

Enflasyon yüzde 120'lere yükseldi, toplumun alım gücü düştü. Dar gelirli vatandaşımız geçim sıkıntısı çekmeye başladı. Ama siyahı beyaz diyenlerin tuzu kuru. Muhabbet arasında konuşulduğunda 'ne var Türkiye'nin durumunda' veya pahalılık için 'dış güçlerin oyunu' yaftasıyla geçiştiriyorlar. Bu pahalılığın ve insanların alım gücünün düşmesi inkâr edilebilir mi?

Bazı kıyaslamalar yapacağım ama affınıza sığınarak. Şu an Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin çilesini artık insanlar çeke çeke ümidini yitirmiş ve bu ekonomik sıkıntılar, yoksulluk, tükenmişlik toplumumuz için öğrenilmiş bir çaresizlik haline geldi. Mesela küçük bir fil yavrusunu düşünün, bir kazığa bağlarsınız uğraşır uğraşır söküp kurtulamaz. Artık 5 tonluk olur büyür ama zamanında kurtulamayıp ümidini kestiği için bir daha da asla denemez. Bu bir öğrenilmiş çaresizliktir.

Şimdilerde öyle değil mi?

7-8 aydan beri akaryakıt 6-7 liralardan 25 liralara yükseldi fakat insanlar yukarıda fil misalinde olduğu gibi yükselmiş o kocaman zamların altında inliyor ama kurtulmaktan ümidini kestiği için öğrenilmiş bir çaresizlik olarak görüyor.

Geçtiğimiz yıllarda hep denirdi 'bu günler iyi günlerimiz' diye, kötü günler geçmedi, şimdi yine bu günler iyi günlerimiz Türkiye'de zam sağanağı daha da şiddetlenerek devam edecek. Dolar/TL kuru 1 liradan 5 liraya 17 yılda yükselirken, 5 liradan 10 liraya 3 yılda, 10 lirada 18 liraya ise sadece 1 ay 5 günde tırmandı.

Araştırmaya göre, 2021 yılında akaryakıt fiyatlarında 46'sı zam olmak üzere 58 farklı değişiklik yaşandı; akaryakıt fiyat değişiklikleri 27 milyondan fazla kez görüntüledi. Bu yıla sormayın, daha 6. Aya yeni girdik zam sayısını bilmiyoruz.

Bir tek bildiğimiz var oda akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar hızla devam ediyor. Son yedi ayda benzine yüzde 197, motorine ise yüzde 187 oranında zam geldi. Yükselen akaryakıt fiyatları nedeniyle sadece araç sahipleri değil tüm tüketici sıkıntı çekiyor. 28 Ekim 2021'de 8.41 TL'den satılan benzinin 25 TL'ye gelmesi vatandaşın psikolojisini bozdu.

Ekonomi uzmanlarının yılsonu için yaptığı yıllık yüzde 110 -120 enflasyon tahminini yüzde 190-210 arasına, 29-30 liralık dolar tahminini de 37-41 lira arasında bir değere yükseleceği. Hani yukarıda demiştik ya, 'bu günler iyi günlerimiz' …

Sahi, Bu işin sonu nereye gidecek?