Şakir SARIÇAY


Bir asrın yarısı, hayatın kaçıdır

Bir asrın yarısı, hayatın kaçıdır


Çocukken büyümek, okulumuzu hemen bitirip, askerliğimizi yapıp işe yerleşmek ve evlenmek isterdik. Çok yavaş geçerdi zaman sanki. Yirminci yaşıma ulaşınca büyüdüğümü anladım. Ama daha otuzuma on yıl vardı.

Öyle bir geçti ki o yıllar otuzuma girdiğimde şaşkın ve hazırlıksızdım. Otuz yaşıma alışmak aylar aldı. Alışınca on yıl rahattım, ta ki kırkıma kadar. Kırk yaşıma girmek oldukça ürkütücü geldi. Kırk yaş gerçekten aklımın başıma geldiğinin farkına vardım sanki. Kırkına alışınca yine bir on yıl daha korkmana gerek yok derken, ellime merdiven dayadım. Merdiven dayamakla kalmadım elli yaşıma girdim bile. ?Hayatı ellisinden sonra anladım´ diyen komşum Ali ağabeyim aklıma geldi. Elli yaşına girmek nedir? Yaşayıp göreceğim inşallah.

Küçükken dedemiz yaşındaki adamlardı yarım asırlık insanlar. Şimdi geldik, çocukların dedesi yaşına. Her şey sırayla demişler eskiler. Bir asır yüz yıl ise yarım asır elli senedir. Buna da şükür, sağ salim sağlıkla ulaştım. Ama yarım asır ne uzundur ne de kısa. Ne yaptığımıza bağlıdır. Artık tecrübelerimizi soranlara aktaracağız, sormayanların da zaman zaman başını ağrıtacağız.

Tabi ki yaşımız elli oldu diye ihtiyarlamadık. Daha kendimizi genç ve enerjik hissediyoruz. Dünya Sağlık Örgütü´nün yeni yaş dilimlerini güncellemesi özellikle 40 yaşın üzerindekiler için umut kaynağı oldu. Bu sıralamaya göre 0-17 yaş arasındakiler ergen, 18-65 yaş arasında olanlar genç, 66-79 yaş arasındaki kişiler orta yaş ve 80-99 yaş arası insanlar da yaşlı grubuna giriyormuş. Ne güzel bir sıralama olmuş, yaşlılığımızı biraz daha ötelemiş olduk.

Hayatta moral ve motivasyon oldukça önemli bir konu. Bir Japon ve bir Avrupalı kadar genç ve dinç kalmak için bol bol seyahat edeceğiz. Emekli olsak bile çalışmayı bırakmayacağız. Gençlerimize örnek olarak genç ve dinamik orta yaşlı gençler olarak öncülüğümüz devam edecek. Daima atik, tetik ve atletik olacağız.

Geçen gün bir haber okudum. Yabancı bir bilim adamı günün 24 saat değil artık 16 saat yaşandığını söylüyordu. Tabi ki saatlerimizin kadranları günü hala yirmi dört saat gösteriyor ama öyle hızlı yaşıyoruz ki, bir gün bize on altı saat gibi geliyor. Hız açısından bazılarımız için bu süre daha da kısalıyor olabilir. Geçmiş elli yılın bile oldukça kısa gelmesi, zamanın ne kadar sübjektif olduğunu gösteriyor.

Bir zamanlar babamızın yaşında olmak güzel bir duygu ama sorumluluk almak ve kendimiz, ailemiz, çevremiz için hatta dünya için ne yapabildik, nasıl bir tavır koyabildik acaba. Tarihteki bazı olaylara karşı tavır almadıkları için geçmiş nesillerimizi suçlarken, şu anki yanlışlara karşı ne yaptığımızın muhasebesini yine gelecekte tarih yapacaktır.

Ülkemizde elli yaşında yaklaşık bir milyon kişi yaşıyor. Ellilikler olarak ne yaptık neler yapacağız. Bir asrın yarısındayız, ama hayatın kaçındayız bilmiyoruz. Allah hepimize ve hepinize sağlıklı ve ailesine, çevresine, ülkesine, insanlığa faydalı işler yapma fırsatı versin. Umarım beklentileriniz ve planlarınız istediğiniz gibi olur.

Elli yaşıma alışmam birkaç ay alacaktır. Alıştıktan sonra ömrümüz olursa inşallah atmışımıza kadar yılları saymakta sorun olmayacaktır. Ellisine ulaşmayanlara ve ellisini geçenlere sağlıklı uzun ömürler dilerim. Kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, milletimiz ve ülkemiz için umutlarınız daima genç ve dinamik kalsın.