Uzmanlar, yaşlanmayı geciktirmek ve sürekli genç görünmenin bazı basit önlemlerle mümkün olduğunu belirtiyor.
Fizyoterapist Gamze Şenbursa, başta tatlı ve tuz kullanımının minimuma indirilmesini belirterek, stresli ortamlardan da uzak durulması gerektiğini söyledi.
Şenbursa, kızartma, ızgara, kavurma ve konserve yiyecek tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Dirençli spor egzersizi yapılmasını ve mutlaka düzenli ve yedi saat uyku alınması gerektiğini vurgulayan Şenbursa,
"Faal olmak daha mutlu olmanıza, daha güçlü bir bağışıklık sistemine, iyi bir dolanım sistemine sahip olmanıza, daha fazla kalori yakmanıza ve hatta sekiz yıl daha uzun yaşamanıza sebep olur. Seks kas tonusunu ayarlar, sizi daha fit ve genç gösteren büyüme hormonunun üretimini arttırır. Seks sırasında salınan kimyasallar stresi azaltır ve enerjinizi arttırır, böylelikle daha mutlu bir ruh haline sahip olmanızı sağlar" dedi.
Duruş (postür) bozukluklarının da önemli olduğuna dikkat çeken Şenbursa, şu önerilerde bulundu:
"İnsanlar 40 yaşından sonra her 10 yılda 1 santimetre boy uzunluğundan kaybeder. Sırtın yuvarlaklaşması, bel ağrısı, başın öne doğru pozisyonlanması yaş ile alakalı en tipik postür bozukluklarıdır. Yanlış şekilde oturmak, ayakta durmak, eğilmek sadece daha yaşlı görünmenizi sağlamakla kalmaz aynı zamanda fiziksel hasarlar da oluşturur.
Eğer otururken veya ayakta dururken kemiklerin diziliminde bir aksaklık var ise, kaslarımız fazla çalışmak zorunda kalır ve bu da eklemlerinizi güçsüzleştirir. İyi bir postür sağlıklı görünmenize, güçlü ve esnek kalmanıza, ağrılardan kurtulmanıza, enerjinizi yükseltmeye, daha sakin ve hareketli kalmanıza yardımcı olur.
Otururken kalçanızın sert yüzeye temas ettiği kemikli kısımların üzerine oturun. Ayakta dururken, çenenizi geriye doğru çekin, ağırlığınızı topuklarına doğru aktarın, her iki omzunuzu geriye ve aşağıya alın, başınızı çenenizi çok fazla kaldırmadan geriye doğru alın. Eğilirken ise kalça ve diz ekleminizden eğilin belinizden değil."
Şenbursa, rafine karbonhidrat alımının kan şekerini ve insülin seviyesini hızla yükselttiğini vurgulayarak, işlenmiş gıdalardan uzak durulması tavsiyesinde bulundu:
"Doğadaki karbonhidrat kaynakları tahıllar, sebze ve meyvelerdir. Günümüz şartları tahılları karşımıza işlenmiş olarak getirir. Rafine karbonhidrat kan şekerini ve insülin seviyesini hızla arttırarak dokuların hızla yaşlanmasına, serbest radikallerin oluşumunu hızlandırmaya ve bunun sonucunda insülin direnci ve metabolik sendroma sebep olur.
Doğadaki diğer karbonhidrat kaynağı olan sebze ve meyveleri tüketin. Sebze ve meyvelerden de antioksidan değeri en yüksek olan özellikle mor meyveler (karaüzüm, yaban mersini, karadut) kırmızı meyveler (çilek, kiraz, domates, nar, kırmızı elma) gibi koyudan açığa doğru beslenmenizi düzenleyin."
Şenbursa`nın bir önerisi de cildi güneşten gelen zararlı ışıklardan koruma üzerine oldu. Şenbursa, her gün güneşe ve sokağa çıkmadan önce yüksek koruma faktörlü güneş kremi kullanılması önerisinde bulunarak,
"Çok fazla güneşin en ciddi sonucu deri kanseridir ama aynı zamanda kırışıklık, güneş lekeleri, kılcal damarlarda çatlama, kuru ve donuk bir cilde de sebep olabilir. Ve tabii ki bu sadece kumsalda güneşlenerek harcadığınız vakitleri kapsamaz. Güneşin yüzde 80’i günlük hayatta yürüme veya araba sürme sırasında açığa çıkar.
Diğer kaynaklar ise kum, su, büyük aynalı odalar, bilgisayar ekranı, spotlar, yüksek irtifa ve kardan yansıyan ışıkları içerir. Günlük olarak en az 30 veya daha üstü koruma sağlayan güneş kremlerini kullanın. (Çinko oksit ve titanyum dioksit içerenler kimyasal içermez) Bulutlu havalar dahil koruyucu kıyafetler giyin, şapka kullanın. Gözlerinizi koruyun; 400 veya daha üzerinde UV koruması sağlayan güneş gözlüğü kullanarak göz çevrenizi koruyun" ifadelerini kullandı.