İlâhî vahyi Hazreti Peygambere getiren emin elçi Cebrail`dir. Vahye müvekkel melek odur. Kur`an-ı Kerim`de birkaç yerde vahiy getirdiği zikrolunur. Rûhul-Kudüs ve Rûhül-Emin unvanı da verilmektedir. Bakara sûresinde şu âyetlerde aynı mukaddes vazife ile ismi geçmektedir:
"De ki: "Kim Cibril`e düşman olursa, bilsin ki, kendinden öncekileri tasdik eden, mü`minleri hidayete götüren, müjdeleyici, Kur`an`ı Allahın izni ile senin kalbine O indirmişti "(Bakara: 87)
"Her Kim Allah`a,
Meleklerine, Peygamberlerine,Cibril`e ve Mikâil`e Düşman Olursa, Şüphesiz Allah da
Kâfirlerin Düşmanıdır."
(Bakara: 88)
Zemahşeri (Keşşâf) adlı tefsirinde bu iki âyetten bahsederken şöyle demektedir:
Rivayet olunduğuna göre Fedek Yahudi Hahamlarından Abdullah bini Suriyâ, Resulullah`ı ziyaret ederek ona vahyi kimin getirdiğini sordu. Peygamberimiz de: "Cebrail" dedi. Bunu işitince: "O bizim düşmanımızdır, eğer başka birisi getirmiş olsaydı, sana biz de îman ederdik." dedi. "O bize kaç kere düşmanlık etti. En büyük düşmanlığı da şu olmuştur: Bizim Peygamberimize Beyti Mukaddesi, Buhtunnasrın harab edeceği vahyedildi. Onu öldürmek üzere bir adam gönderdik, Babil`de ona yoksul bir çocukken karşı geldi. Cebrail onu müdafaa etti; dedi ki: "Eğer Rabbiniz sizin helâkinizi onun elinde kıldı ise siz ona bir şey yapamazsınız. Eğer o değilse o zaman onu ne hakla öldüreceksiniz?"
Yine rivayet olunduğuna göre Hazreti Ömer`in Medine`nin üst tarafında arazisi vardı. Yolu Yahudilerin kervanlarının yanından geçiyordu. Oradan geçerken bazan oturur, onları dinlerdi. Bir defasında dediler ki: "Ya Ömer, seni çok sevdik, bizim sende ümidimiz var."
Hazreti Ömer cevaben dedi ki: "Vallah sizi sevdiğimden geliyor değilim. Dinimde şüphem olup ta size soracağım bir şey de yok. Sizin yanınıza gelmemin sebebi şu: Hazreti Muhammed`in dinine vukufum ve onun hakkında sebatım artsın, diyedir. Çünkü sizin kitabınızda onun alâmetlerini görüyorum."
Sonra Yahudilere Cebrail Aleyhisselâm hakkında ne diyeceklerini sordu. Dediler ki:
"O bizim düşmanımızdır, Muhammed`i bizim esrarımıza muttali kılıyor, her azap ve felâket onun vasıtasiyledir; Mikâil ise bolluk ve selâmet getirir.``
Hazreti Ömer onlara sordu :
"Allah indinde hangisinin mertebesi yücedir?"
Dediler ki:
"Cebrail`in derecesi daha yakındır, o sağında, Mikâil solundadır, Mikâil Cebrail`e düşmandır."
Hazreti Ömer dedi ki:
"Eğer iş sizin dediğiniz gibi ise onlar düşman değiller demek. Siz ne inatçı kâfirmişsiniz. Onlardan birisine düşman olan diğerine de düşman demektir. Onların ikisine düşman olansa Allaha düşmanlık yapıyor demektir."
Hazreti Ömer bunu söyledikten sonra döndü. Bir de ne görsün, Cebrail ondan önce vahiy ile gelmiş. Resulûllah Efendimiz dedi ki:
"Yâ Ömer, Rabbin sana muvafakat etti."
Hazreti Ömer de dedi ki:
"Bundan sonra Allah dininde taştan daha çetin ve sağlam oldum."
Hazreti Ömer`in sözlerinin vahye uygun düşmesi
MUVAFAKAT-I ÖMER
yalnız bu hâdisede değildir. Bunları Buhari şârihi olan İbni Hacer 15 kadar sayar. Süyutî ise yirmibire çıkarır. Bizzat Hazreti Ömer der ki: "Üç şeyde Rabbime muvafakat ettim:
1- Yâ Resulûllah, bu Makam-ı İbrahim`i namazgâh ittihaz etsen, dedim. "Makam-ı İbrahim`i musallâ ittihaz edin`` âyeti nâzil oldu.
2- Bir de hicap âyeti. Yâ Resulûllah, emretsen de zevceleriniz örtünseler. Çünkü iyi, kötü insanlar onlarla konuşabiliyor, dedim. Bunun üzerine hicap ve tesettür âyeti nâzil oldu.
3- Resulûilahın zevceleri kendisine karşı kıskançılık göstermek üzere ittifak ettiler. Onlara: "Sizi boşarsa Allah ona sizden daha hayırlısını verir" dedim. Derken bu meâldeki âyet nâzil oldu.
Diğer bir kaçını daha sayalım:
4- Bedir esirleri hakkında ne gibi muamele yapalım? diye eshaba soruldu. Müşaverede Hazreti Ebubekir: "Bunlar senin kavmindir, ehlindir. Günün birinde belki hidayete kavuşurlar. Canlarına kıyma da fidye al`` dedi.
Hazreti Ömer ise: "Allah seni onlardan alacağın fidyeden müstağni kılmıştır. Bunlar seni vatanından cüda ettiler, ana yurdundan çıkardılar. Bunların işlerini bitirelim" dedi. Fakat onun re`yi kabul olunmadı. Sonra "Velevlâ Sebeka" âyeti nâzil oldu. "Eğer Ehli Bedrin azab olunmayacağına, ganimetin ümmete helâl olduğuna dair geçen hüküm-ı ilâhî olmasaydı, şu aldığınız fidyeden dolayı pek büyük azaba duçar olacaktınız.`` buyuruldu.
5- Münafıkların Reisi Abdullah İbni Ubey öldüğünde oğluna mücamele yaparak Hazreti Peygamber bu münafıkın namazını kıldırmaya niyet etti. Hazreti Ömer dedi ki: "Şöyle böyle her şeyi diyen bu Allah düşmanının namazını mı kılacaksın?" Çok geçmeden bu mânadaki âyet indi.
6- Şarabın kötülüklerini gördükçe Hazreti Ömer şarabın haram olmasını ister dururdu. Nihayet bu arzusu gerçekleşti. Şarap hakkında tedricî olarak, en sonunda kat`î haram olduğunu bildiren âyet nâzil oldu.
???? ????? ??????? ?? ????? ?? ???
"Velekad halaknel insane min sülâletin min tîn" âyeti nâzil olunca Hazreti Ömer, Allahın hüsnü kudreti, bedi` sun`u karşısında hayran olarak
?????? ???? ???? ????????
"Fetebârekâllahü ahsenül hâlikîn" demişti. Ayetin sonu böyle nazil oldu.
8- Hazreti Aişe`ye sürülmek istenen "ifk" hakkında henüz Beraet âyeti inmemişti. Dedikodular sürüp gidiyordu. Peygamberimiz eshabiyle bu yakışıksız sözler hakkında müşavere yaparken Hazreti Ali boşaması için imalarda bulunmuşken, Hazreti Ömer:
Ya Resulûllah, Aişe`yi sana tezvic eden kim? diye sordu.
Allahü Taâlâ cevabını alınca:
Rabbinin seni aldatmış olması hiç hatıra gelir mi?
?????? ??? ????? ????
``Süphâneke hâzâ bühtanün azîm." dedi. Ve sonra tebriye eden âyetler içinde bu kelimeler de vardı.(11)
________
(11) Her mevzuda kalem oynatan Celâleddin`i Süyuti (H. 911/M. 1494), Hazreti Ömer`in muvafa-katini toplayıp ``Katfus-Semer fi muvafakati Ömer ??? ??????? ??????? ??? ünvanlı bir eser yazmıştır.