Tarih: 23.12.2014 13:05

VAHYİN MERTEBELER

Facebook Twitter Linked-in

Buharî, Hazreti Aişe`den şu Hadîsi Şerifi rivayet ediyor:
"Hârîs: Ya Resulûllah, sana vahiy nasıl geliyor ? diye sordu. Resulûllah da buyurdu ki: Bazan bana çıngırak sesi gibi gelir ki, bana en ağır geleni de budur. Benden o hâl zâil olur olmaz Meleğin bana söylediğini iyice bellemiş olurum. Bazan Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur. Ben de söylediğini bellerim. Aişe der ki: Soğuğu pek şiddetli bir günde kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır: Kendisinden, o hal geçtiği vakit de şakaklarından ter akardı."

İbnül-Kayyüm Cevzîye "Zâd`ül Yaâd"ında. vahyin mertebelerini ve suretlerini şöyle sıralar: (8)
1- Rüyayı sâdıkadır: Resulûllah hiç bir rüya görmezdi ki sabah aydınlığı gibi âşikâr olmasın. Vahyin başlangıcı önceki gecedeki rüyada da vaki olmuştur.

2- Uyanıkken Melek görünmeksizin Peygamberin kalbine ilka eder ki, bu mücerred ilham kabilinden olmayıp vahyolduğuna Allah ilm-i zarurî yaratır. "İnne Ruhal Kudusi nefese fi rav`î`` "Ruhül Kudüs yâni Cebrail kalbime şu sözü nefhetti: Hiç bir nefs, rızkını tamam olarak almadıkça ölmez, öyle ise Allahtan sakınınız da rızkınızı güzel ve meşru yollardan arayınız. Rızkın gecikmesi onu Allaha karşı ma`siyet işleyerek aramaya sizi sakın sevketmesin. Zira Allah indinde olan şey ancak tâatla elde edilir."

3- Melek bir insan suretine temessül edip hitab eder. Peygamber de onun söylediklerini ibaresiyle alıp tebliğ eder. Siyer kitapları ekseriya Cebrail`in Dihye suretinde geldiğini söylerler.

4- Melek çan sesine benzer bir sesle hitab eder ki, bu ses devam ettiği müddetçe heybet içinde kalır, titrerdi. Gerek bilvasıta olsun, gerek vasıtasız olsun, Allahü Zülcelâlin hitab-ı izzetini telâkki etmek güçtür, ağırdır. Beşeriyetten sıyrılıp melekiyete bürünerek melekût âlemine girmek vardır.(9)
Beşerî sıfat içinde Meleklerle karşılaşmak kolay değildir. Bir defa Hazreti Muhammed`in dizleri vahiy kâtiplerinden Zeyd bini Sabit`in dizi üstünde iken vahiy gelmişti. Zeyd`in dizine o kadar ağırlık çökmüştü ki, kırılacak sanmıştı. Bu hali Zeyd şöyle anlatır:
"Resulûllaha gelen vahyi yazıyordum. Vahiy nâzil olduğu vakit te onu bir sıkıntı kaplar, inci taneleri gibi ter dökerdi de sonra açılırdı. Kendileri bana tebliğ buyurur, ben de yazardım. İşimi biti-rinceye kadar vahyin ağırlığından o kadar zahmet çekerdim ki ayağım kırılıyor, zanneder, artık bir daha yürüyemem, derdim. Mâide Süresi nâzil olduğunda sûrenin ağırlığından biz, vahiy kâtiplerinin az kalsın bileklerimiz kırılacaktı."

"Biz Senin Üzerine AĞIR Bir Söz İndireceğiz.
Biz Bu Kur`an`ı
Bir Dağın Üzerine İndirseydik.
Onu allah Korkusundan
Çatlayarak Başını Eğmiş
Bir Halde Görürsün."
(Kur`an-ı Kerim)


5- Cebrail heyeti asliyesi ile görünmüştür ki, bu hal iki defa vâki olmuştur: Birincisi Bi`setin başlarında ve fetreti vahiyden sonra Hira`da idi. İkincisi meşhur kavle göre Miraçtadır.

6- Miraç Gecesinde göklerin fevkinde iken beş vakit namazın farz kılındığı hakkında kendilerine vahiy buyurulmuştur ki, Allah`ın kelâmını vasıtasız işitmiştir.
Mevlid sahibi Süleyman Çelebi`nin dediği gibi:
Bî hurûf-u savt ol Padişah, Mustafaya söyledi bî iştibâh.

7- Melek vasıta olmaksızın kelâmı ilâhîye mazhar olmaktır. Miraç`ta vaki olduğu gibi. Bu şerefe Hazreti Musa da ermiştir.
__________

(8) Zad`ül Maad, c. I, s. 24-25, 1934, Kahire
(9) İbni Mes`ud`dan rivayet olunan şu Hadis-i Şerif şayanı dikkattir: ``Allahü Teala bir emri subhanisini vahiy buyurmak istediğinde Allah korkusundan semayı bir titremedir alır. Gök ehli bunu duyunca hemen secdeye kapanırlar. İlk kendine gelen Cebrail olur. Ve vahyi ilahiyi götürerek gönderildiği yere gider. İster gökte, ister yerde tebliğ edeceği mahalle varıncaya kadar gökten göğe geçtikçe Melekler: Rabbimiz ne buyurdu? diye sorarlar, O da Hak buyurdu, Yücelik ve Ululuk Sahibi O`dur, cevabını verir. Melekler de bu cevabı tekrar ederler."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —