9549,89%1,94
34,54% 0,18
36,00% -0,62
3005,99% 1,50
5006,70% 1,01
İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş, depremi yaşayan insanlara yaklaşımın önemine işaret ederek, 'Eleştirel ve suçlayıcı söylemlerden uzak durulmalı, 'Zaman her şeyin ilacı.', 'Dua et sen hayattasın.', 'Senden beter durumda olanları düşün.' şeklindeki konuşmalardan kaçınılması gerek.' ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi'nden yapılan açıklamada, depremzedelere doğru yaklaşım hakkında bilgi verildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş, doğal afetler sonrası ortaya çıkan travmalar çerçevesinde, özellikle depremi yaşayan bireylerle konuşulurken kullanılmaması gereken ifadelere ve gösterilmesi gereken yaklaşımlara değindi.
Depremlerin travma oluşturma açısından çocukları, hamile kadınları, sevdiklerini kaybetmiş bireyleri ve ruhsal hastalıkları olan kişileri etkilediğini belirten Akcanbaş, depremi yaşayan insanlarla konuşurken bazı söylemlerden uzak durulması gerektiğine dikkati çekti.
Ölüm, ağır yaralanma ve cinsel saldırıyla doğrudan karşılaşma, buna tanık olma, sevdiklerinin başına geldiğini öğrenme veya meslek gereği bu tür olayların detaylarına maruz kalma sonrası ortaya çıkan durumun psikolojik travma olarak tanımlandığını belirten Akcanbaş, şunları kaydetti:
'Travma herkesin başına gelebilir. Ancak bazı insanlar travma yaşadıkları halde Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) geliştirmezler. TSSB olasılığının kişilik yapısı ile olan bir bağlantısı olduğu bilinmiyor. Kişinin geliştirdiği TSSB belirtilerinin sıklıkları ve şiddetleri belirli testlerle ölçülebilir. Travmanın başlıca özelliği ansızın ve beklenmedik şekilde ortaya çıkmasıdır. Deprem riski olduğunu bilsek bile bunun zamanını bilemeyeceğimizden afet ansızın ortaya çıkacaktır.
Değişik ülkelerde meydana gelmiş çeşitli doğal afetler sonrası ortaya çıkan TSSB görülme oranları, değişik çalışmalarda farklı veriler ortaya koyuyor. Örneğin yetişkinler için TSSB görülme oranları yüzde 4.1- 67.7 iken bu oran sel felaketleri için yüzde 2.07 – 37 ve büyük yangınlar için yüzde 9 – 36.7’dir. Travmatik olaylar sonrası önce akut stres reaksiyonları görülür ve bunlar olaydan 3 ila 30 gün sürerler. Ancak 30 günden uzun olması durumunda stres kronik hale gelip TSSB’ye dönüşünce tedavi ihtiyacı oluşur.'
- 'Çocuklar ve ruhsal hastalıklı bireyler risk altında'
Dr. Mert Akcanbaş, 'Depremlerde en riskli gruplar hamile kadınlar, kadınlar, çocuklar, sosyal yardım kurumlarında yaşayan çocuklar, fiziksel ve ruhsal hastalıkları olan kişiler, sevdiklerini yitirmiş bireyler, bağımlılık problemi olanlar ve bölgede yardım faaliyetlerinde bulunan personeldir. Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanılan depremler sonrası depresyon ve intihar vakalarının arttıkları biliniyor.' bilgisini paylaştı.
Deprem sonrası belirtilerin 30 günden fazla sürmesi halinde Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ortaya çıktığını aktaran Akcanbaş, “Bu rahatsızlığın tedavisinde Bilişsel ve Davranışsal Terapi, EMDR, Maruz Bırakma, Sayma Yöntemi gibi uzmanların tercih ettikleri ve yetkinliklerinin olduğu tekniklerle tedavi edildiği gibi ilaçlarla da bazı belirtiler ortadan kaldırılabiliyor.' ifadelerini kullandı.
- 'Tutulmayacak sözler verilmemeli'
Dr. Mert Akcanbaş, depremi yaşayan insanlara söylenmemesi gereken cümleleri ise şu şekilde sıraladı:
'Eleştirel ve suçlayıcı şekilde konuşulmamalı, konuşmalarda teknik terim kullanmaktan kaçınılmalı, mağdurların nasıl hissettikleri ile ilgili söylemler kullanılmamalı. 'Zaman her şeyin ilacı.', 'Dua et sen hayattasın.', 'Senden beter durumda olanları düşün.' şeklinde konuşmalardan kaçınılmalı, mağdurlara tutulamayacak sözler verilmemeli, mağdur insanlar konuşmaya zorlanmamalı, özel yaşamlarının gizliliği korunmalı. Mağdurlara saygıyla davranılmalı, her zaman ulaşılabilir olunmalı, yardımlar kaliteli ve hızlı şekilde yapılmalı, mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterilmeli.
Mağdurların özel yaşamlarının gizliliği korunmalı, mağdurların gereksinimlerine odaklanılmalı, mağdurlar defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlanmalı, mağdurlara gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verilmeli, mağdurların ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterilmeli.'