Kanser hastalarının bitkisel ilaç kullanmasının kendisini çok üzdüğünü anlatan İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen,
“Çünkü bu konu çok istismar edilen bir konu. Özellikle piyasada, medyada çok rastlıyoruz. Tıpla ilgisi olmayan insanlar maalesef bu ürünlerin pazarlamasını yapıyor. Çok ciddi ana haber kanallarında hiçbir sorgulama olmadan kullanılıyor. Bunun özellikle Türk Tabipler Birliği olsun, Sağlık Bakanlığı olsun, bir ilacın, bitkinin, sebzenin, meyvenin kanser önleyici olduğunu söylemek için çok ciddi araştırmalar yapmak lazım” şeklinde konuştu.
Araştırma yapmak için en az 15’er bin insanın ele alınması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özmen, “İki grup düşünürsek 30 bin kadını ele alacaksınız. Bir gruba her gün bir kilo brokoli yedireceksiniz. Diğer grup 20 yıl süreyle brokoli yemeyecek. Brokolinin kanseri önleyip önlemediğine dair bir sonuç çıkaracaksınız. Maalesef bunlar istismar edilen konular, internette, açılan mağazalarda bu tarz ürünler satılıyor. Bu kişiler nereden biliyor bir sarımsağın veya başka bir bitkinin kanseri önlediğini ya da kanserli hastayı iyileştirdiğini. Bu insanlar umut tacirleri, tabii ki üzücü şeyler. Bunların çok yakından takip edilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
KANSERİN ADI KORKUTUYOR
Bulunan bir bitkinin hastalığa iyi geldiğini kanıtlamak için önce çok fazla sayıda deney yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özmen, “Bu deneyleri sıçanla veya diğer hayvanlarla yaparsınız. O deneyden olumlu sonuç alırsınız sonra insanlar üzerinde deney yaparsınız, insanlara da uzun vadede bu bitkiden elde edilen ilaçları verirsiniz. Kanserli olmayana ve olana verirsiniz, karşılaştırırsınız, faydası var mı yok mu diye kontrol edersiniz” dedi.
Prof. Dr. Özmen sözlerine şöyle devam etti: “Kanserin adı korkutuyor, tedavisi korkutuyor. Bazı durumlarda tıp çaresiz kalıyor ve kullandığınız ilaçlara rağmen hastalık tekrar ediyor. İşte böyle durumlarda bu umut tacirleri devreye giriyor. Hastalarımız tedavi için Almanya’ya Amerika’ya gitmeyi arzu ediyorlar. Halbuki biz oraları biliyoruz ama çaresizlik insanlara bunları yaptırıyor”.