Tarih: 17.11.2015 09:06

Talk showlarda bu sezon: konukların sessizliği!

Facebook Twitter Linked-in

MEDYA - Talk show programları bu yıl her zamankinden daha sessiz ama bu Okan Bayülgen´in ya da Beyazıt Öztürk´ün suçu mu yoksa konuklar programa tıp oynamaya mı çıkıyor?

Talk Show programlarının yeni sezonu üzerine bir şeyler yazmak lazım ama eleştiriyi başka yerden getirmek istiyorum. Eleştirim bu kez yapanlara değil, katılanlara ve izleyenlere?

?Okan-Beyaz çok bozdu, eskiden böyle değildi, ne muhabbet dönerdi? diyorsunuz ya?

Türkiye´de talk show yapmak artık çok zor! Okan Bayülgen´in ya da Beyaz´ın en büyük sorunu, kendilerinin de güzelce dalga geçtiği üzere, yaşlanmış olmaları falan değil.

Sorun, artık şov dünyasında iki lafı bir araya getiren insan kalmamış olması. Herkes bir şey olmuş, roman yazmış, albüm çıkarmış, film çekmiş ama sanki tesadüfen elde edilmiş başarılar bunlar, açık bir bilinç durumu yok. Öyle olunca da ya kuru kahve muhabbeti dönüyor ya da ?aman hoca beni kaldırmasın? diyen talebe endişesiyle siniyor program konukları?

Sosyal medyada şöyle bir eleştiri var; ?Okan kimseye söz vermiyor, sürekli kendi konuşuyor.?

Bence Okan bunu keyfinden yapmıyor, orada programı alıp götürecek bir konuk olsa çıtını çıkarmaz kocaman bir alan verir ama uzun zamandır aynı dert; konuklar bir festival filmi kadar sessiz! Karizmayı çizdirmemek adına yol kenarlarında satılan alçıdan kuzu heykelleri gibi sabit duruyorlar. Belki de korktukları şey, yanlış bir şey yapıp sosyal medyada recm edilmek. Bu baskıyla çıkıyorlar programa... Hayranlar kızmasın aman!

E, şimdi gel de bu konuklarla 2-3 saat program yap. Zor iş? Rahmetli CNBC-E´de izlediğimiz Amerikan talk showlarındaki konukları al bizimkilere ver bak nasıl program yapıyorlar. Bu kadar alıngan, PR´a muhtaç, mizahtan uzak ve kendinden emin olmayan şarkıcı-oyuncu vs. insanlarla bu iş ancak bu kadar yapılabiliyor.

Dada ve Beyaz Show yıllardır bu işi yapan, yapmasını da bilen insanların elinde, izlemesi gayet keyifli ama o eski güzel muhabbetli insanlar yok artık. Bu da içeriğe değil de şekle tav olmamızın bir yan etkisi olsa gerek.

TV eleştirisinde beyin yakan sınır!

Yazılarımı kızgın tespitler içeriyor sanıyordum ama Akit yazısında Hacı Yakışıklı imzalı Muhteşem Yüzyıl: Kösem Sultan eleştirisini okuduktan sonra titreyip kendime geldim. Bir diziyi eleştirmek için yola çıkan Hacı Yakışıklı hızını alamayıp tek yazıda bütün cephanesini harcamış!

Yazıdan bir pasaj; ?Evlerimizin içine (JR) Ceyyar´lar, Sui´ler girdiğinden beri iflah olmaz şekilde çamura battık. Çanakkale´de toprağa düşen nesil, televizyonla zihinsel fuhuş bataklığına düşürülmeye çalışıldı. Her yılbaşı gecesi, dedeler ve nineler yatsıyı kılıp yatağa girdikten sonra rezilliğin dibine vurmak için saatin 24.00 olmasını bekleyen bir nesil yetişti.?

Bu kadar kızgın bir kaleme şunu sormak isterim; yazdıklarınız bir yapımı beğenmemekten ibaret değil, mutlak bir protesto amacı taşıyor. O zaman neden hala televizyon izliyorsunuz, kapatıp daha mutlu yaşasanıza?

Terör haklı olabilir mi?

Paris´te gerçekleşen ve onca masum insanın hayatını kaybetmesine yol açan terör saldırılarından sonra sosyal medya yeniden alevlendi. Son manzara; profil fotoğrafını Fransa bayrağı yapanlar yapmayanlara karşı bir haklılık mücadelesi vermek zorunda bırakıldı. Neymiş, ?ben Ankara´daki patlamadan sonra Türk bayrağı yapan Fransız görmedim, ben de yapmam?.



Yapma tabii ama kaç Fransız tanıyorsun, merak edip baktın mı, hangi somut veriyle bunu yazıyorsun utanmadan? Bak yukarıdaki fotoğrafa... Kendi acısını yaşarken seninkini de paylaşıyor işte, öyle atıp tutacağına görsene bunu...

Sosyal medya, kendisini akıllı sanan ama hiç öyle olamamışlar için ne güzel bir tapınak!

Türk´ü, Kürt´ü, Fransız´ı yok bu işin? Eğer biri eline bir silah alıp silahsız birine uzatıyor, ateş ediyor ve canını alıyorsa, silahı tutan şeytandır. Ötesi berisi gerisi yok bunun. Bu kadar basit bir şeyi anlamayıp lanetlemekten uzak durmaya çalışmak, teröre destek vermek ve haklı çıkarmaya çalışmaktır, yapma güzel kardeşim.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —