Haberi Sesli Oku
  • BIST 100

    9285,26%2,81
  • DOLAR

    34,49% 0,10
  • EURO

    36,41% 0,19
  • GRAM ALTIN

    2956,69% 0,74
  • Ç. ALTIN

    4955,48% 0,56

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu KORONA COVID 19  BİZE NE YAPTI

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu  KORONA COVID 19  BİZE NE YAPTI

Bir çırpıda kucaklaşmaktan, tokalaşmaktan, öpüşmekten, sarılmaktan vazgeçtik.  Virüs paranoya, panik ve fobik reaksiyonlar yarattı. Sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline geldi. Peki bize ne oldu?

SARUHANLI - Bir çırpıda kucaklaşmaktan, tokalaşmaktan, öpüşmekten, sarılmaktan vazgeçtik.  Virüs paranoya, panik ve fobik reaksiyonlar yarattı. Sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline geldi. Peki bize ne oldu?

COVID 19 veya sık kullanıldığı şekliyle Korona virüsü hayatlarımıza aniden ve beklenmedik bir şekilde geldi ve hepimizi bütün yaşam rutinimizi temelden değiştirmeye mecbur etti. Her birimiz okulda, işte, evde kendi günlük rutinlerimizde yapmamız gereken şeyleri yapıyor, sosyal hayat kafelerde, lokantalarda, semt pazarları, AVM’ler ve sokaklarda alabildiğince sürüyordu. Ama Korona salgını insanları evde kalmaya mecbur edince yalnızca alıştığımız rutinlerden birdenbire kopmanın ötesinde, evde, alıştığımız sosyal hayattan izole bir varoluş durumuna adapte olmak, ölümcül bir virüse yakalanma ve ölüm korkusu ve tabii ki işini kapatmak zorunda kalanlar veya işsiz kalanlar için bir de geçinme, karnını doyurma kaygısı ortaya çıktı.

Korona virüsü sebebiyle oluşabilecek psikolojik problemler arasında en başta krizin ne kadar süreceği, olası sonuçları, geçimini sağlayamama, ölüm riski gibi nedenlerle insanlarla yaratacağı genel kaygı sendromudur. Kaygının en önemli sebepleri arasında içinde bulunduğumuz duruma adapte olamama, hoşlanmadığımız bir durumdan kurtulmanın çaresini bulamama ve en önemlisi de geleceğin ne getireceğinden emin olamama ve daha da kötüsü geleceğin umut verici olmadığını düşünmektir. Hastalığın henüz bir aşısının bulunmamış olması ve her gün medyada bütün dünyadan günlük ölüm sayılarını duymak özelikle kaygıya meyilli kişilerde daha yüksek düzeyde panik atak ve fobi davranışı ortaya çıkaracaktır. Koronaya karşı fobi geliştiren kişiler için yeni bir terim de bulundu; koronafobi. Virüsten korunma yöntemi olarak hijyene yönelik tedbirleri almanın ötesinde eğer kişiler insanlarla temas etmekten aşırı düzeyde kaçınma davranışı göstermeye, evin içinde bile maske ve eldivenle dolaşmaya ve karşılaştıkları her insanın kendilerine virüs bulaştıracağını düşünmeye başladıklarında koronafobi ortaya çıkmış demektir.

Korona virüsünden korunmak için televizyondaki açık oturumlardan sosyal medya paylaşımlarına kadar her yerde virüse karşı korunmak için eldiven ve maske takmamız, ellerimizi sık sık yıkamamız, cep telefonumuzu veya kullandığımız eşyaları, dokunduğumuz yerleri alkol veya dezenfektanla temizlememiz ve insanlarla temas etmekten kaçınmamız söylenmektedir. Bu gerçekten de etkili hijyen önlemleri, toplumda takıntı veya temizlik hastalığı diye bilinen obsesif kompulsif bozukluğunu tetikleme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Obsesif kompulsif bozukluk temelde anksiyete duygularından kaynaklanan bir bozukluk olarak kendini gösterir ve en önemli belirtilerinden birisi de hastalık derecesinde temizlik yapma ve etrafını kontrol etme dürtüsüdür ki bizim hastalık belirtisi olarak kabul ettiğimiz bu sendromlar Korona salgınıyla birlikte neredeyse bir norm haline gelmiş durumda. Hangimiz ellerini gün de 30 kere sabunla yıkayıp, cep telefonunu dezenfekte etmiyor? Hangimiz çantasında kolonya veya dezenfektan taşısam iyi olur diye düşünmüyor? Hangimiz elimizde eldiveni olmadan veya maske takmadan dışarı çıktığında huzursuz olmuyor? Hangimiz maskesiz konuşurken rahatsız olmuyor ve maske olmadan da insanları yanına yaklaştırmak istemiyor? Virüse yakalanma ve hasta olma korkusu ile diğer insanlarla yakın ilişkiye girme konusunda ürkek, endişeli ve tedbirli davranıyoruz; sokakta yürürken ve hele de maskeli değilsek diğer insanlarla yüz yüze gelmekten kaçınıyoruz, diğerlerine aramızda en az 1 m. veya daha fazla mesafe bırakacak şekilde yaklaşıyoruz, insanlara dokunmaktan ve hatta konuşmaktan kaçınıyoruz. Bir çırpıda kucaklaşmaktan, tokalaşmaktan, öpüşmekten, sarılmaktan vazgeçtik.

Şu an için yaşamsal ve elzem görülen bu tür tavırlar ilerde kaçıngan kişilik bozukluğuna benzer bir tablonun ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğer kişi olağan şeylerden bile birçok tehlikenin oluşabileceğini düşünüp, hayatını alıştığı ortam ve kişilerle geçirmeye, kendi kozası içinde yasamaya çalışıyor ve diğer insanlarla bir arada olduğunda korkulu, endişeli ve diken üzerinde davranmaya devam ederse kaçıngan kişilik bozukluğu belirtileri gösterdiğini söyleyebiliriz.

Durumu yaşlılar açısından değerlendirecek olursak işin psikolojik boyutlarının daha da derin olduğunu söyleyebiliriz. Yaşlılar normal şartlarda da son derece yetersiz emekli maaşları, yalnızlık, hastalıklara açık olma gibi sıkıntılarla boğuşmakta ve işsizliğin giderek artmasıyla iş hayatından giderek dışlanma ve toplum tarafından sisteme bir yük olarak görülme sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Üstelik Türkiye’de yaklaşık 350 bin 65 yaş üstü bireyin emekli maaşına bile sahip olmadığı ve geçimini günlük sokaklarda çeşitli işler yaparak sağladığı söylenmektedir. Normal şartlarda bile yaşam şartları kolay olmayan yaşlıların durumu Korona salgınıyla daha tehlikeli boyutlara gelmiştir. Virüse en fazla yenik düşen grup olarak virüsün birincil mağduru olan yaşlılar, krizin insanlarda yarattığı paranoya, panik ve fobik reaksiyonlar nedeniyle virüsün nedeni olarak algılanmaya başlamışlar ve toplumsal damgalanma ve dışlanmayla karşı karşıya kalan yaşlıların mağduriyeti ikiye katlanmıştır.

Travmanın insanlarda bencillik, dürtüsellik, saldırganlık ve damgalama gibi yıkıcı davranışların ortaya çıkmasına sebep olduğu bilinen bir olgudur. Korona virüsü gibi ölümcül bir krizle karşı karşıya gelmenin yarattığı travma ile insanlar, yaşadıkları korku, panik ve yıkıcı duyguları virüsün sebebi gibi gördükleri yaşlılara aktararak onları korumak için alınan karantina kararını yaşlılar için bir hapishaneye dönüştürmüşlerdir. Durum rızkını günlük sokaklardan çıkaran yaşlılar için daha da vahim olmakta ve onlar sadece insanların saldırganca davranışlarıyla değil, aynı zamanda karantina kararına uymadıkları için devletin kolluk kuvvetleriyle de karşı karşıya gelmektedir. Hayat onlar için açlık, dışlanma, damgalanma ve ölümcül virüse karşı savunmasızlık çemberinde geçmektedir. 



ASAYIŞ


POLİTİKA


SON DAKİKA


MEDYA


Foto Galeri Tümü


TÜM HABERLER


Yükleniyor