SARUHANLI - Türkiye’de eğitime yeni bir bakış açısı getirme hedefiyle yola çıkan ve ilk akademik yılını başarılarla dolu geçiren Atlas Üniversitesi’nin Rektör Yardımcısı ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr Dilek Şirvanlı Özen, zorlu bir süreç sonrasında motivasyon eksikliği ile sınav için geri sayan adaylar ve ailelere önerilerde bulundu.
Evlere kapanılan ve öğrencileri motivasyonsuzlukla boğuşturan zorlu bir eğitim & öğretim yılı ardından, üniversite adaylarını ilgilendiren önemli bir dönemin kapısı aralanıyor. 26 – 27 Haziran 2021’de gerçekleşecek Yükseköğretim Sınavları, bu yıl Türkiye’de 2 Milyon 607 Bin 903 adayın başarı yolculuğunda önemli bir rol oynayacak. Pandemi sebebiyle diğer yıllara oranla daha da belirginleşen sınav stresini nasıl yenebiliriz? Motivasyonu artırmak için aileler neler yapabilir? Başarılı bir sonuç için sınav öncesi son dönemler nasıl değerlendirilmeli? Atlas Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr Dilek Şirvanlı Özen bu konuda önerilerde bulunuyor. “15 ay gibi bir süre önce yaşam rutinimizde radikal değişimler yaşadık. Bu süreçten en çok etkilenen gruplardan biri gençler oldu. Okullar kapandı ve eğitimin uzaktan eğitim ile devam edeceği bildirildi. Öğrencilerimiz gerçekten zor bir süreç geçirdi, hayatlarının doğal akışı sekteye uğradı, birçoğu kaygı ile ilgili sorunlar yaşadı. Üstelik kısa zamanda düzene girmesini bekledikleri süreç uzadı ve eğitim hayatlarını, sosyal hayatlarını büyük ölçüde değiştirdi. Tüm bunlara rağmen şimdi soğukkanlı bir şekilde sınava odaklanmalıyız” şeklinde konuşan Özen, özellikle pandemi döneminde pik noktaya ulaşan kaygı konusunda merak edilenleri yanıtlıyor.
Özen: ‘Stresli ve kaygılı olmak çok normal, sadece bu duygularla nasıl baş edeceğimizi bilmeliyiz… ‘
İçinde bulunduğumuz ortamı ve sınav dönemini düşündüğümüzde öğrencilerin kaygılı ve stresli hissetmesinin çok normal bir duygusal tepki olduğunu belirten Özen, “Sadece bu duyguları nasıl yönetmemiz gerektiğini bilmeliyiz’ diyor. Özen, ‘Unicef’in yaşları 13-29 yaş arasında değişen 9 ülkede yaşayan gençlerle yaptığı çalışma sonuçları, katılımcıların %27’sinin kaygı, %15’inin depresyon belirtileri rapor ettikleri, %30’unun ise duygularını etkileyen ana nedenin ekonomik durum olduğu bildirilmekte. Gençlerin %46’sı genellikle yaptıkları aktiviteleri yapmak için daha az motivasyona sahip olduklarını bildirirken, %36’sı düzenli işlerini yapmak için motivasyonlarının çok düşük olduğunu belirtmekte. Ayrıca pandemi geleceğe yönelik algıları da olumsuz etkiledi. Konuyla ilgili yapılan diğer çalışmalarda ise farklı bulgular da söz konusu. Örneğin yapılan bir çalışmada çevresinde hastalığa yakalanmış bir kişinin varlığı üniversite
öğrencilerinin kaygısını anlamlı derecede arttırırken, ailenin sabit aylık gelirinin olması ve gencin ailesiyle yaşıyor olması, kaygı için koruyucu faktör olarak bulunmuş. Öte yandan, pandemi dönemi ile birlikte çevrimiçi eğitim uygulamalarına geçilmesi ve öğrencilerin kendilerini evlerinde izole etmesi durumunun uyku ile ilgili değişkenleri (kalitesi, süresi, hijyeni vb) olumsuz yönde etkilediği görülmüş. Nitekim uyku kalitesiyle ilgili yapılan bir çalışmada pandemi döneminde genç yetişkinlerin uyku kalitesinin kötü olduğu ve uyku süresi ortalamalarının da yetersiz olduğu ifade edilmiştir.” diyor.
Olumsuz duygularla nasıl baş edeceğiz?
“Aslında her tehdit kendi içinde fırsatlar barındırır. Dolayısıyla bu olumsuzluktan nasıl çıkılacağı, duruma yapılan yüklemelerle ilişkili. Durumu gereğinden fazla büyütüp bu durumdan travmatize olarak çıkmak da mümkün ya da bu durumdan bir şeyler öğrenmiş, deneyim kazanmış ve buna bağlı olarak çok daha güçlenmiş olarak çıkmak da. Seçim bizim!..” diyen Özen, stresin bağışıklık sistemini zayıflattığının da altını çiziyor. ‘Sınav günlerinde en fazla ihtiyaç duyulan şey, güçlü bir bağışıklık sistemi. Onun için, var olan durumu stres haline getirmemeye çalışmalı. Bunun için de, hayatta her şeyin kontrol edilemeyeceği kabul edilip buna göre hareket edilmelidir. Kişi, başına gelenlerle mutlu ve sağlıklı yaşamayı başarmalıdır.
Olumsuzlukla baş ederken sergilememiz gereken bir diğer davranış biçimi ise, normal hayatı sürdürmek ve rutinlerden mümkün olduğu ölçüde vaz geçmemektir. Şu unutulmamalı ki, rutin, güven demektir” şeklinde konuşan Özen, sınava sayılı günler kala önemli noktaların altını çiziyor.
Son uyarımız da adayların yakınlarına olsun. Sınav öncesi, başarı dilemek için aramasınlar. İyi niyetli bu yaklaşım, adayda kaygı ve stresi arttırıyor. Merak eden yakınların, sınav sonrası nasıl geçtiğini sormaları daha yerinde olacaktır.