SARUHANLI - Eğitim-Bir-Sen Manisa Şubesi Kasım ayı İl Divanını Kula İlçesinde gerçekleştirdi. Toplantıda Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, Kadınlar Komisyonu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İlçe Temsilcileri, İlçe Yönetimleri hazır bulundular.
Türkiye ve yerküre için tarihsel şuurumuzun ürettiği bir misyon hareketi olduklarını vurgulayan Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, “ Sendikacılığa yeni bir soluk getiren bir teşkilat olarak, Türkiye’de bilgi, birikim, entelektüel kapasitemizle nice sorunların çözülmesinde, nice engellerin aşılmasında öncü rol oynadık, öncü olmaya da devam ediyoruz. ”dedi.
Sorun üreten değil, çözüm öneren bir sendikayız
Dünyadaki en büyük sorununun gelir dağılımındaki adaletsizlik ve buna neden olan kapitalist emperyalizm olduğuna dikkat çeken Öner, “ Emperyalizm sadece bizi açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmiyor, fikirsel, zihinsel olarak da sömürüyor. En büyük soykırımı zihinlerde gerçekleştiriyor. En büyük yıkım kültürümüzde yaşanıyor. En çok zararı aile ve toplumsal bağlar, inanç ve kültürel değerler görüyor. Bütün güçleriyle emeğimize, ahlakımıza, değerlerimize saldırıyorlar. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, bu saldırılara karşı değerlerimizi korumak için kuruldu. Biz, 27 yıl evvel çıktık şehrin meydanına ve kral çıplak dedik. O gün bugündür, krallar, diktatörler, vesayetçiler, darbeciler bizi nerede görseler ödleri kopuyor. Çünkü biz yeni bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz. 27 yıllık mücadelemiz sıradan bir mücadele; tesadüfi bir çıkış, plansız programsız bir hamle değildir. Öyle olmadığı içindir ki bir fark ürettik; emeğin tarihini, emek hareketlerinin dilini, tarzını, eksenini değiştirdik. Diğerlerine göre değil, değerlerimize göre sendikacılık yaptık. Çözüm odaklı olduk hep. Sorun üreten değil, çözüm öneren; kaostan değil, çözüm ve barıştan beslenen bir anlayışla yolculuğumuzu sürdürdük, sürdürüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut öğretmenlik sistemiyle hedeflenen yerlere ulaşmak mümkün değildir
Öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarıyla ele alınıp kapsayıcı bir yasal düzenlemeye kavuşturulmasının artık ertelenemez bir noktaya geldiğini dile getiren Öner, mesleki standartlara kavuşmamış bir öğretmenlik sistemiyle eğitimde hedeflenen yerlere ulaşılmasının mümkün olmadığını belirterek, “Biz sahadan edindiğimiz tecrübeyi de entelektüel kapasite ve birikimimizi de en iyiyi üretmek için paylaşmaya hazırız. Hep birlikte, el ele verip mesleği bu durumda kurtarmalıyız. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarını sık bir şekilde yaşamaya başladık. Bizler öğretmenin, öğretenin, eğitimcinin itibarının yükseltilmesini, elinin güçlendirilmesini, öğretmene el uzatmanın bedelinin ağır olduğu bir zeminin oluşturulmasını istiyor, bu anlamda yasal bir düzeneğin kurulması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.” ifadelerini kullandı.
Biz medeniyet şuurunun inşa ettiği pusulayız
Eylemlerle, sivil itaatsizliklerle, diyalogla vesayetin kalın surlarını yerle yeksan ettiklerinin altını çizen Öner, şöyle devam etti: “Eğitim çalışanlarının, kamu görevlilerinin kazancına kazanç, kazanımına kazanım kattık. Millete rağmen değil, milletle birlikte, millet için çalıştık, ürettik. Türkiye ve yerküre için tarihsel şuurumuzun ürettiği bir misyon hareketiyiz. Temel gerçek budur. Biz bu ülkede bilgi, birikim, entelektüel kapasitemizle nice sorunun çözülmesinde, nice engelin aşılmasında öncü rol oynadık, öncü olmaya da devam ediyoruz. Bizim derdimiz, sorunların aşılmasında birikim ve kapasitemizden faydalanılmasıdır. Biz
istiyoruz ki ülkemiz daha fazla zaman ve enerji kaybetmesin, insan kaynaklarını israf etmesin. Değerlerine sahip çıkıp, milletin kapasitesinden istifade etsin. Çünkü biz medeniyetin, şuurun inşa ettiği pusulayız. Bu pusulanın yönü sadece hakkı, hakikati, adaleti, gayreti gösteriyor.”
Kurum yöneticiliği ikincil görev olmamalıdır
Eğitim kurumu yöneticilerinin hizmetlerine rağbet edilmesi gereken yerde onların töhmet altında bırakılmasını kabul etmediklerini vurgulayan Öner, ” Okulların temizlik, güvenlik, kırtasiye, bakım-onarım, hizmetli gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayacak, eğitimcileri velilerle karşı karşıya gelmekten kurtaracak, yöneticilerin okulun esas işlerine yoğunlaşmalarına imkân sağlayacak okul bütçesi uygulamasına bir an önce geçilmesi gerekmektedir. Kurum yöneticiliğinin ikincil görev kapsamından çıkarılması, münhasır kadro verme fikrinin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Yöneticilere, okullara bağış toplamamaları için baskı uygulayan idare, zorunlu harcamalar için kaynak üretmekten kaçınmaktadır. Ucu parasız okul-paralı okul ayrımına varan bu durum en başta eğitim-öğretime zarar veriyor. Okullarımız; okul-veli iş birliğini zedeleyen, yönetici/öğretmen ile velileri karşı karşıya getiren, yöneticileri mağdur eden, adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere fırsat veren bütçesizlik sorunundan kurtarılmalıdır” şeklinde konuştu.