Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Corona için önemli açıklamalarda bulundu
SARUHANLI - Corona Virüsü Türkiye’ye gelir gelmez mercek altına alarak sosyal medya hesabından yaptığı önemli açıklamaları ile Türkiye Gündeminde yer alan İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Meclis’te Corona’dan korunma yöntemlerini anlattı. İlk olarak Cesur ve İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın önerdiği, insanların evlerinde kalmaları önerilerini, dünkü konuşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da yapmış olması ve önemle altını çizmiş olması dikkat çekti.
MUHALEFET ZAMANI DEĞİL; SİZ DE YANLIŞ SAVUNMA YOLLARIYLA SİYASİ RANT YAPMAYIN
Corona’nın bu yeni formunun dünyada Pandemi olarak kabul edildiğini ve acil önlem alınmazsa var olan sağlık araç gereç ve personelin de yetersiz kalacağını belirten Milletvekili Dr. Aylin Cesur; muhalefet zamanı değil, yapmayacağım ancak bir doktor ve milletvekili olarak eksiklikleri, önerilerimi net şekilde ve kararlılıkla söylemeye devam edeceğim. Siz de “her şey tam, en az vaka bizde” gibi siyasi rant içeren söylemlerden uzak kalın diyerek, Meclis’in siyaset değil, bu felakete karşı çözüm üretmesini gereğini vurguladı.
TEST, TEST, TEST; ANAHTAR BU!
Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni açıklamasını kürsüden dile getiren Cesur; test miktarının yetersiz olduğunu, daha çok test yapılmasının gereğini, az test yapılan İtalya ve herkese test yapılan Güney Kore örnekleri ile anlattı.
EN ÖNEMLİ İLAÇ: SOSYAL İZOLASYON
Corona’nın Türkiye’ye gelişimin ilk günlerinde herkesin evde kalmasını ve sokağa çıkmamasının önemine değinen ve bu açıklamasıyla Türkiye gündemine oturan Aylin Cesur, Türkiye’nin kendi imkanları ve sosyal durumu göz önüne alındığında yapılacak en hızlı ve doğru stratejinin evde 14 gün Sosyal İzolasyon olduğunu söyledi ve herkesi evde kalmaya, devleti de bunu sağlayacak tedbirleri almaya davet etti.
Genel Başkan Meral Akşener tarafından İYİ Parti Corona Takip Komitesi’ne seçilen Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un yapıcı önerilerine devam etmesi bekleniyor.
Milletvekili Dr. Aylin CESUR’un Meclis’teki Corona konuşması şöyle:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnsanlık, çok zorlu bir süreçten geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü adına "PANDEMİ" dedi. Ben "Dünyada Yüzyılın Kabusu" diyeceğim müsaadenizle Corona’ya. Corana aslında 1920'li yıllardan beri var. Bu yeni formu: Covid-19, farklı bir form. Bu, yüzeylere yapışıyor. Birtakım yayınlara göre farklılık olsa da dokuz güne kadar civarında yapışılı kalabiliyor. Bu yüzden el dezenfeksiyonu ve diğer önlemler tavsiye ediliyor. Irk, dil, din, kıta fark etmeden belli yaşların üzerindeki kişilerde daha fazla olmak üzere ölümle sonuçlanan ağır sonuçlar maalesef bu virüsle insanlarda karşımıza çıkıyor.
Yeni tanıyor dünya. Aslında asıl sorunumuz da bu. Yetmiş bir gün oldu bu kabusla dünya karşılaşalı ve bu süre sonunda elimizde belli bilenenler var. O bilinenler üzerinden hareket etmek zorundayız. Birinci bilenen, çok kayıp var. Buna göre önlemler almamız gerekiyor. "Önlemler yeterliydi, değildi" tartışması şu anda çok gereksiz. Muhalefet milletvekili olarak ben bunu yapmayacağım, bir doktor olarak da yapmayacağım. Ama bir doktor ve milleti temsil eden bir milletvekili olarak eksiklikleri ve önerilerimizi en net ve kararlı şekilde söylemek zorundayız. “Rakamlar ortada. En az kayıp Türkiye'de gibi" söylemlerle siyasi rant için harcanacak vakit kesinlikle yok. Hiç açmadığımız kadar kulaklarımızı açıp hep beraber çözüm üretmek zorundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi siyaset değil çözüm üretecek önlemler almalı. Maalesef logaritma dünyadaki ülkelerle aynı gidiyor ve dünyadaki birtakım istatistiklere baktığımız zaman; Türkiye'de de aynı oranların gittiğini hep beraber görmek mümkün. Elimizde ilaç yok, aşı yok. 300 milyonun üzerinde aşı olabilmesi lazım ki bu da en iyi ihtimalle sonbaharda mümkün gibi görünüyor. O zaman elimizdeki verilerle tedbir alacağız değerli milletvekilleri.
Yeterli mi tedbirler? Değil. Yanlış var mı? Evet, yanlışlar var! Ama “umrecilerdi, şöyle yapıldı, yabancılardı” gibi tartışmalara hiç zaman yok , bunları şimdi konuşmamak bile lazım. Olduğu yerde durdurup, elimizde olanla mevcut vaka sayısını durdurup, onların tedavisine yoğunlaşmamız gerekiyor. Ve testlerimiz yeterli değil. Bunun en büyük örneği İtalya: “En az test, yaşlı hastalar, çok ölüm”; tersi Güney Kore; “çok ve erken test, genç hastalar, az ölüm”. Yaygın test yapıp, erken dönemde sayıların farkına varıp, vakalar yüksek risk grubunu vurmadan, yani bir pik yapmadan, gerekli önlemleri almak, ölümleri ve yayılım hızını azaltmak zorundayız. Amerika geç kaldı. Türkiye de bugün hemen bunu yapmaya eğer başlamazsa aynı duruma düşecek.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bugünkü mesajını burada size sunmak istiyorum, diyor ki: “Bir kez daha tekrar: test, test, test...Geç kalmadan." Evet, anahtarımız bu. Daha çok kişiye test.
Süreci hâlen tam olarak doğru yönetemiyoruz. Hem hastalığın yayılmasını önlemek hem de hızlı izolasyon için hızlı tanı şart değerli arkadaşlar. Mevcut altyapıyla halk sağlığı laboratuvarlarının bu yükün altından kalkamayacağı, kaldıramayacağı ortada.
Akredite merkez sayısını iki gün önce artırdı Bakanlık ve Bilim Kurulu. Ancak henüz başlamadı çalışmaya! Diğer illere de yayılmalı.
Üniversiteler çalışmak istiyor, hekimler hastaya müdahale etmek istiyor ama izin verilmediği için hasta Covid mi, değil mi test edemiyor ve bilemiyorlar. Derhâl bunun uygulanması lazım.
Bir üniversite hastanesinde, maalesef -biraz önce aldığım bir teyit edilmiş bilgi- dört gündür yatan, acilde bekletilen bir hastada pozitif çıktı test. Dört gündür neler oldu kim bilir, Allah vermeye...
Şunu söylemek istiyorum: Bilim Kurulu test tanımlamasını, test yapma tanımlamasını derhâl değiştirmeli, genişletmeli ve daha çok akredite merkezle her yerde test yapılabilir hâle gelmeli, Bakanlığın kontrolünde olmalı elbette bu!
Vaka artışı bütün ülkelerde aynı demiştim. Ani bir vaka artışı eğer olacak olursa bizim bunu kaldırma imkânımız yok; yoğun bakım yatağı, mekanik ventilatör sayısı ve en önemlisi yoğun bakım hastasını ve ventilatörü yönetebilen özel donanımlı sağlık personeli sayısı yeterli olamaz.
Neden olamaz? Çünkü bütün dünyada olamaz, bütün dünya ülkelerini bekleyen bir sonuç bu; pandemi, adı üzerinde. O yüzden bunlar üzerinden bir savunma yapmaya geçmek tamamen vakit kaybı. Tek çaremiz var ve en basit kural şu: Aslında bu çareleri belirlerken, ülkelerin kendi stratejilerini belirlerken dünyanın önerdiği veriler ışığında ancak kendi sosyal şartlarına göre de belirlemek gerekiyor. Bizim şu anda tek çaremiz..”Evde Kal" Bu slogan da çıktı hatta ancak evde kalan da var kalmayan da çok. Salgının anormal seviyeye ulaşmaması için, gecikmemek için sosyal izolasyon şart. Siz buna KARANTİNA deyin, ben SOSYAL İZOLASYON diyeyim ama bugün bunu uygulamamız gerekiyor, burada da uygulamıyoruz.
Semptomsuz birinin ortalama beş-altı gün habersiz, bulaştırıcı olarak dolaştığı ve testi pozitif bir hastanın, yirmi güne kadar bulaştırıcı olduğu, 1 kişinin ortalama 4 kişiye bulaştırdığı bir pandemiyle karşı karşıyayız. İnsanlar, evlerinde kalmak, devlete ve yöneticilere yardım etmek ve onların önerdiklerini tam olarak uygulamak zorundalar! Buradan milletimize bunu söylemek istiyorum. Onun dışındaki tüm siyasi söylemler ve spekülasyonlar zaman kaybı!
"Bir pandemi öncesinde yapılan her şey 'panik' ve 'alarmist' olarak algılanır. Pandemi sonrasında ise yapılan her şey yetersiz görülür." diyor bir Amerikan Sağlık Bakanı, 2007'de söylemiş.
Ben, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarken, bu konuda milletimizi, herkesi iş birliği içerisinde ve Coronayla mücadele konusunda söylenenlere tam olarak uymaya davet ediyorum. En önemli kural: Eller. Ellerinizi çok sık ve hijyen çerçevesinde dezenfekte etme kurallarına uymanızı istiyoruz. Mümkün olan herkesin evde kalması lazım, devletin mümkün olabildiği ölçüde insanların evde kalabilmelerini sağlaması gerekiyor. Burada, aslında Meclisin de çalışıyor olmasını sakıncalı bulduğumu söylemeliyim. Daha doğrusu; Meclis elbette açık olmalı ama torba kanunu erteleyebiliriz, on beş gün erteleyebiliriz. Eğer çalışacaksak, sadece bunu konuşalım değerli arkadaşlar ve çok acil başka meselelerimizi konuşalım, mesela sağlık çalışanları için gerekli kanunun geçmesi gibi.
Saygılar sunuyorum.