Tarih: 10.11.2022 07:19

“MİLLET FUKARALIKLA BOĞUŞURKEN, GETİRDİĞİNİZ SIĞINMACILARIN BİZE MALİYETİ KAÇ MİLYAR DOLAR”

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA - 2023 Yılı bütçe görüşmeleri Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye devam ederken, 8 Kasım Salı günü Dışişleri Bakanlığı bütçesi Plan Bütçe Komisyonunda görüşüldü.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Bakanlığının 2023 bütçe sunumunu gerçekleştirdiği toplantıya İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un sözleri damga vurdu.

Partisi adına söz alan Milletvekili Cesur; Bakanlığın bütçesinin yetersiz olduğunu, Rusya-Ukrayna krizinin sebep olduğu global enerji ve gıda krizini, dünya genelinde yaşanan iklim krizi, Doğu Akdeniz ve Yunanistan krizi, turistik vizelerde yaşanan sorunlar gibi kamuoyunda yer alan daha birçok sorunu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sordu.

Cesur’un Bakan Çavuşoğlu’na yönelttiği sorular içerisinde kamuoyunun çok merak ettiği sığınmacılar meselesi de geniş şekilde yer aldı. 

Milletvekili Cesur, Bakan Çavuşoğlu’na; ülkemizde bulunan 4 Milyonu aşkın sığınmacının maliyetini sordu.

Milletvekili Dr. Aylin Cesur’un konuşmasının tam metni;

Sayın Başkan, Sayın Bakan, Sayın Milletvekilleri, Değerli Bürokratlar, Basınımızın Değerli Temsilcileri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle devlet kurumları işlevsizleştirildi, bürokrasi ve kamu atamalarında en önemli kriter liyakat değil iktidara yakınlık oldu üzülerek ifade ediyorum.

Sistem değişikliğinden maalesef Bakanlığınız da payına düşeni aldı. Türkiye’de dış politikayı yöneten ve yönlendiren kurum Bakanlığınız olmalı iken; tek karar mercii artık Cumhurbaşkanlığı’dır.

Bu yıl genel bütçe içerisindeki payınız yüzde 0,37’ye düşmüş. 

Tüm dünya ülkeleri küresel sorunlarla karşı karşıya ve Covid-19 Pandemisinin yarattığı ekonomik sorunlar henüz atlatılamadı.

Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı enerji ve gıda krizi, yeni bir zorluk olarak sorunlar arasında.

İklim krizinden birçok çevre sorununa, küresel ekonomideki resesyon endişelerinden düzensiz göçe ve terörizme kadar, ülkeler milli menfaatleri çerçevesinde diğer ülkelerle stratejik anlaşmalar yapıyor ve Bakanlığınıza böyle bir ortamda son derece yetersiz bir bütçe ayrılmış.

Dış politikamızın stratejik unsurları olan sınırlarımızın güvenliği, Kıbrıs / Yunanistan / Doğu Akdeniz ve Azerbaycan ile Bulgaristan ve Yunanistan’da yaşayan Türk azınlık konuları odak olmaktan uzaklaşmış görünüyor.

Ve, AB süreci. Avrupa Parlamentosu İlişkileri Dondurma kararı aldı. Tüm müzakere başlıkları askıda. AB Mevzuatına uyum sıfır. Hukukun üstünlüğü, insan hakları, yargının bağımsızlığı, hakim güvenceleri, ifade özgürlüğü ve laiklik gibi konularda Türkiye geriye gitti çünkü. 

İlerleme raporunun pek çok yerinde GERİLEME (Back sliding) deyimi var. Yani son rapor ilerleme değil Gerileme Raporu.. Bu işi bitirme sürecine evirdiğinizi belirtmek zorundayım, umarım çok geç kalmadan sandık ve demokrasi yetişir de dünya üzerinde eski yerimizi alırız. 

Stratejik önemi bulunan göç ve göçmenler konusunda (Suriyeliler başta, Afgan ve diğer göçmenlerin ülkelerine geri dönüşlerine ilişkin) ilgili diğer Bakanlık (İçişleri) ve kurumlarla (Göç İdaresi Başkanlığı) gerekli planlamalar yapılıp politika belirlenmemekte.

İklim değişikliğinin etkisiyle günümüzde enerji konusu kadar stratejik hale gelen (Fırat ve Dicle başta olmak üzere) “sınıraşan sular” konusunda ileriye yönelik politika belirlenmemesini kaygıyla karşılıyoruz.

Bölgesel uzmanlık, dil eğitimi öncelikli hale getirilememişine, Hukuk danışmanı/hukuk müşaviri kadroları arzu edilen seviyede değil. Deniz hukuku, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi/Mahkemesi, iklim değişikliği/çevre gibi ön plana çıkan dış politika konularında yeterli uzman bulunmamasına dikkat çekmek istiyorum.

TBMM’den gelen yazılı soru önergelerinin bir bölümünün yanıtsız bırakılmasını garipsediğimi belirtmek istiyorum. 

Son dönemde bize çok ulaşan sorunlardan biri, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan turistik vize başvurularındaki reddedilme. 

Türkiye'nin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne sunduğu rapora göre, 2014’de yüzde 4 olan Schengen vize reddi, 2020’de yüzde 12,7’ye yükselmiş, 4.5 kat artmış yani. 2015’te yüzde 95,71 olan vize başvurusu kabul oranı yüzde 80,98’e inmiş.

Tüm belgelerini eksiksiz tamamlayan ve tüm vize koşullarını sağlayan vatandaşlarımıza dahi artık ret cevabı veriliyor. 

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında, Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması 16 Aralık 2013’de imzalandı. İmza törenine katılan Sayın Cumhurbaşkanı, vize serbestisi tanınacağına dikkat çekerek: “Yük olmaya değil yük almaya gidiyoruz” dedi.

Ve 2016’da Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden vizesiz seyahat hakkı alamaması halinde, göçmenlerin geri kabulünü durduracağını söyledi. O günden bugüne ne vize serbestisi gerçekleşti ne de Geri Kabul Anlaşması iptal edildi. 

Ve Bakanlığınızın resmi sayfasında Türkiye-AB Arasında 18 Mart’ta Varılan Mutabakata İlişkin Soru-Cevaplar bölümünde  “Vize serbestisi sağlanmaması halinde atılabilecek adımlar nedir?” başlığında şu ifadeler yer almaktadır:

“Vize diyalog sürecinin öngörülen süre içerisinde vize serbestisi ile sonuçlanmaması halinde, Geri Kabul Anlaşması’nın tarafımızdan tek taraflı feshi mümkündür (24. madde). Bu konudaki tutumumuz net bir biçimde AB tarafına bildirilerek kayıt altına alınmıştır.” 

O zaman soruyorum Sayın Bakan; vatandaşlarımız üçüncü dünya ülkeleri vatandaşları ile aynı zorlukları yaşarken, 2016 yılında AB ile imzalanan “18 Mart Mutabakatı” kapsamında yaptırımınız ne olacaktır?

Örneğin 27.07.2022 tarihli Resmi Gazete ’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile Bulgaristan Cumhuriyeti kimlik kartı bulunan kişilere vize muafiyeti verildi; ülkemize kimlik kartları ile vize serbestisi sağlanan ülkeler ile mütekabiliyet ilkesi gereği kendi vatandaşlarımız için de vize serbestisi neden sağlanmadı?

Bizim bu anlaşmalardan kazancımız ne olacak? 

Aradan 9 yıl gibi uzun bir süre geçti ve ülkemiz dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke oldu. 

Resmi rakamlara göre düzensiz göçmenleri saymazsak Türkiye genelinde sığınmacı sayısı 4 milyonu aştı ve bunların 3,6 milyonu Suriyeli.

Milletimiz fukaralıkla boğuşurken, yiyecek ekmek bulamazken; sığınmacılarla gelen artı yükün bize maliyeti nedir?

Resmi kalkınma yardımları çerçevesinde sığınmacılara ayrılan pay kaç milyar dolardır?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —