MCBÜ´de ?Din-İktisat-Zihniyet Bağlamında Ahilik Kurumu ve Osmanlı Türk Toplumunda Ahiliğin Rolü? anlatıldı
Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aznavur Demirpolat tarafından verilen ?Din-İktisat-Zihniyet Bağlamında Ahilik Kurumu ve Osmanlı Türk Toplumunda Ahiliğin Rolü? konulu konferans, Prof. Ümit Doğay Arınç Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü tarafından düzenlenen konferansa MCBÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Kamil Şirin, MCBÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Huriye Tekin Önür, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Demirpolat ilgiyle dinlenen konferansında, ?Ahilik, loncalardan farklı olarak sadece ?iş disiplini, işin ahlakileştirilmesi? olarak ele alınmamalıdır. Ahiliğin ne olduğunu fütüvvetnameleri inceleyerek anlayabiliriz. Fütüvvet kelimesinin kökeni olan feta kelimesi ? yiğit, delikanlı? gibi anlamlara sahiptir. Bu anlam, kabile değerlerinin hâkim olduğu Arap toplumunda ?kabilesi için kendini feda eden, bıçkın delikanlı? anlamında bir içeriğe sahiptir. Ahilik, kabileye bağlılığın yerine Allah´a bağlılığı ikame etmiştir. Dolayısıyla, Ahilik kabile değerlerini dönüştürmüştür. Nitekim, İbn-i Haldun´un belirttiği gibi İslam, söz konusu kabile değerlerine zıt bir yaklaşım sergileyerek onları şehirli değerler yönünde değiştirmeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda Ahiliğin temelini oluşturan feta-fütüvvet, şehir kültürüyle sosyalleşmiş medeni bir insan tipolojisi ortaya çıkarır. Bu insanın, daha doğrusu bütün Müslümanların dünyevi ve uhrevi ilişkilerini yatay ve dikey eksende tasavvur etmek mümkündür. İnsanın dikey eksendeki ilişkileri Allah´la olan bağını, yatay eksendeki ilişkileri diğer insanlarla olan bağını sembolize eder. Dikey ilişkilerin iyi olması yatay ilişkilerin iyi olmasına bağlıdır. Bu, tasavvufi bakış açısında vurgulanan insan-ı kamil tipolojisi ile ahilikte vurgulanan hilm sahibi insanın birbiriyle örtüştüğü anlamına gelir? dedi.
Bahsedilen bu dönüşümde Horasan Melamiliğinin büyük rolü olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Aznavur Demirpolat, ?Çin, Hint ve İran havzasında yer alan Horasan, yüksek ilim ve kültür merkezi olarak yetiştirdiği alimler vasıtasıyla bu rolü oynamıştır. Ahilik Selçuklu Devleti ve toplumundaki birikimin Osmanlıya aktarılmasını sağlamıştır. Bu aktarım dört koldan gerçekleşmiştir. Gaziyan-ı Rum (Anadolu gazileri), Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları), Ahiyan-ı Rum (Anadolu Ahileri) ve Abdalan-ı Rum (Anadolu Abdalları). Anadolu´nun Türkleşmesi-İslamlaşması sürecinde bu kolların mühim rolleri olmuştur. Ömer Lütfi Barkan´ın ifadesiyle, ?kolonizatör dervişler? vasıtasıyla Rumeli de bu şekilde İslamlaştırılmıştır? diye konuştu.
Konferansın sonunda öğrencilerin sorularını da cevaplayan Yrd. Doç. Dr. Aznavur Demirpolat´ın çiçek ve teşekkür belgesi ,Yrd. Doç. Dr. Kamil Şirin ve Yrd. Doç. Dr. Huriye Tekin Önür tarafından takdim edildi.