MANİSA - Tarihi ile doğal güzelliklerin iç içe girdiği ve buram buram tarih kokan Manisa’da zaman bir başka geçer. Tarih boyunca jeopolitik önemini koruyan Manisa geçmişten günümüze açılan kapı...
Anlata anlata asla bitmeyen Manisa’yı 7 adımda sizler için derledik...
Yakın tarihimizde 'Şehzadeler Kenti' diye anılan güzeller güzeli Manisa cazibesiyle insanları kendine çekiyor. Tarihi ile doğal güzelliklerin iç içe girdiği Manisa'da zaman bir başka akar. Tarih boyunca jeopolitik önemini koruyan Manisa geçmişten günümüze açılan kapı niteliğinde. Manisa yaklaşık, 1 milyon beş yüz bin nüfusuyla Türkiye'nin en kalabalık illeri arasında yer alıyor. Anadolu Yarımadası'nın batısında bulunan Manisa'nın komşuları ise Uşak, Kütahya, Aydın, Denizli, Balıkesir ve İzmir illeridir. Toplam 17 ilçeye sahip Manisa Ege Bölgesi'nin ikinci büyük ili ve ticaret merkezidir. Mesir macunu, Sultaniye üzümü ve Manisa Tarzanı ile tanınır. Antik çağda "Magnesia", Roma İmparatorluğu döneminde "Magnesia ad Sipylum" olarak anılmıştır. Şehir, Spil Dağı'nın eteklerinde kurulmuştur. Gediz Nehri'nin büyük bir bölümü il sınırları içerisinden geçmektedir.
YUNUS EMRE VE TAPDUK EMRE TÜRBESİ
Kula'ya bağlı Emre köyünde bulunmaktadır. Günümüze, bir çeşme, iki hamam kalıntısı ve medrese temeli ulaşabilmiştir. Tapduk Emre Türbesi olarak anılan yapı mimari unsurlar bakımından Manisa'daki Saruhan Bey Türbesi ile büyük benzerlikler taşımaktadır. Türbe içinde ortadaki Tapduk Emre'ye diğerleri ise aile fertlerine ait olduğu söylenen on mezar bulunmaktadır. Türbe kapısının hemen önünde, taşında balta tasviri bulunan mezarın ise Yunus Emre'ye ait olduğuna inanılmakta ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
KULA VOLKANLARI
Kula ilçesinde bulunan volkanlar, volkanik özellikli jeolojik yapıya sahiptir. Sönmüş küçük volkanların bulunduğu bu alanda, çeşitli dönemlerde püskürmeler olmuş ve lav akıntıları çevreye yayılmıştır. Bu özelliğinden dolayı tarihte Kula ve çevresine 'Yanık Ülke' denilmiştir. Volkanik tepelerin en büyükleri Sandal ve Kara Divlit'tir. Kula ilçe merkezinden başlayarak, Demirköprü Barajı'nın batısına kadar uzanan volkanik alan 600-700 metre yükseklikte bir yayla üzerindedir. Bu yayla, kuzeyde Gediz Nehri ve güneyde Alaşehir- Salihli Grabeni ile sınırlanmıştır.
'AİGAİ' ANTİK KENTİ
'Aigai', eski Yunanca'da keçi anlamına gelmektedir. Aigai Antik Kenti, Manisa'nın Yunus Emre ilçesinin Yunt Dağı Köseler Mahallesi yakınında bulunmaktadır. Aigai, alışılmış Hellen yerleşimlerinden farklı olarak, Ege Denizi'ne nispeten uzak, dağlık bir coğrafyada, antik ismi Aspordenos olan Yunt Dağı'nda kuruludur. Aigai halkı, kıyıya uzak, verimsiz, dağlık bu coğrafyada görkemli bir Hellen kenti kurmuş ve bu kenti bin yıl boyunca ayakta tutmuşlardır. Bouleuterion (meclis binası), Macellum, Athena Kutsal Alanı, Agora (pazaryeri) ve tiyatro binası ile zengin antik kalıntıları gezerken yorulduğunuzu bile anlamayacaksınız.
SARDES ANTİK KENTİ
Lidya Devleti'nin başkenti olan Sardes Antik Kenti'nin kalıntıları Salihli ilçesinin Sart beldesindedir. Sart ve yöresinin beş bin yılı aşkın bir süredir çeşitli yerleşimlere sahne olduğu, Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim merkezi olduğu kazı çalışmalarından anlaşılmaktadır. Tarihte devlet güvencesinde paranın ilk basıldığı yer olarak bilinen Lidya döneminin Sardes Kenti, tarım, hayvancılık, ticaret ve Paktolos (Sart) Çayı'nda yapılan altın madenciliği sayesinde zengin bir kent olmuştur. MÖ 7. yüzyıldan başlayarak MS 7. yüzyıl erken Bizans dönemine kadar süren 14 yüzyıl boyunca Sardes gerek ulaşım gerekse idari ve ticari bakımdan önemli bir kent olma özelliğini korumuştur.
BİN TEPELER
Marmara Gölü'nün güneyinde, Gediz Ovası'nın kenarında, yaklaşık 90 kadar tümülüs içeren Bin Tepeler ya da diğer adıyla Lidya Kral Mezarlığı bulunmaktadır. İki büyük tümülüsün, Kral Alyattese ve Kral Gyges'e ait olduğu sanılmaktadır. Tümülüslerin hemen hepsi ilk ve orta çağlarda soyulmuştur. Tapınağın arkasında MS. 400'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen küçük kilise, ilk 7 kiliseden birisidir. 'Bin Tepe', daha erken ve daha geç dönemlere tarihlenen kalıntıları ile Lidya Dönemi'ne ait sadece bir mezarlık alanı değil, adeta bu kültürün devamını gösteren bir anıttır.
KULA PERİ BACALARI
Kula ve çevresi, volkanik özellikli jeolojik yapıya sahiptir. Burgaz mevkiinde Gediz Nehri'nin üst kısmında ısı değişiklikleri, yağmur, rüzgar ve erozyon etkisiyle oluşmuş, peri bacaları görünümlü doğal oluşumlar görülür. Gediz Vadisi içinde, pastel tonlarda görkemli bir peyzaj oluşturur.
TAŞ OLAN NİOBE'NİN EFSANESİ
Tantalos'un kızı olan Niobe Manisa'da doğmuş, yine efsaneye göre Tanrıça Leto ile birlikte çocuklukları bu yörede geçmiştir. Daha sonra Thebai Kralı Amphion ile evlenen Niobe'nin yedi kız, yedi erkek olmak üzere 14 çocuğu olur. Çocukluk arkadaşı ve Zeus'un eşi Leto'nun ise Apollon ve Artemis olmak üzere iki çocuğu vardır. Her fırsatta çocukları ile gururlanan Niobe'nin kendisinin çok çocuğu olduğunu, Leto'nun ise sadece iki çocuğu olduğunu söylemesi Tanrıça Leto'yu öfkelendirir ve çocuklarından Niobe'yi cezalandırmalarını ister. Niobe'nin bütün çocukları Apollon ve Artemis'in oklarıyla öldürülür. Niobe çocuklarının cesetleri başında günlerce ağlar. Sonunda tanrı Zeus, Niobe'nin haline acır ve ızdırabına son vermek için onu Spil Dağı eteklerinde taş haline getirir. O taşın adı Ağlayan Kaya olur.
YOĞURTÇU KALESİ
Kale, son Bizans döneminde, XIII. yüzyılda karakol kalesi niteliğinde, stratejik bir noktaya yapılmıştır.
Kesme taş ve moloz taştan yapılan kalenin planını çıkarmak mümkün olamamıştır. Günümüze çok az sur duvarları ile bir burç parçası gelebilmiştir. Buna dayanılarak da kalenin kareye yakın planda olduğu sanılmaktadır.
Manisa merkeze 20 km kadar uzaklıkta, Uzunburun Köyü yakınlarındadır. Gediz Vadisi’ne hâkim bir konumda bulunan kalenin 12.yüzyıl sonları veya 13.yüzyıl başlarında yapılmış olması muhtemeldir.
Kuzey cephesi sarp kayalık üzerine oturmuş olan, karemsi planlı iç kale doğu, batı ve güney yönlerinde bir dış surla çevrilmiş ve dış sur belirli aralıklarla kulelerle tahkim edilmiştir. Güney cephede belirgin olan dış surun doğu ve batı bölümleri yıkılmıştır. Kuzeyden bakıldığında oldukça sağlam ve etkileyici bir görünüme sahip olan iç kaledeki mekanların büyük bir kısmı yıkık durumdadır..
Halk arasında “Yoğurtçu Kalesi” adıyla anılmaktadır. Kalede henüz kazı çalışmaları yapılmamıştır.