MANİSA - Manisa Barosu tarafından düzenlenen seminere katılan Avukat Selin Nakıpoğlu, "Aralık 2016 Kanun Hükmünde Kararnamesi uzlaşmanın kapsamındaki maddeler genişletildi. Basit yaralama, tehdit, hakaret bunlara en çok kadınlar maruz kalıyor. 6284 diyor ki ´Yapamazsın öyle şeyler´ İstanbul Sözleşmesi ´Zinhar. Uzlaşma, arabuluculuk yapamazsın´ diyor. Elimizdeki dosyalar kesildi. Sevgilisinden deli gibi dayak yemiş. Ne uzlaşmasından bahsediyorsunuz?" dedi.
Manisa Barosu tarafından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıysa seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan Hakim Mustafa Karadağ, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve Avukat Selin Nakıpoğlu, katılımcılara kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ve Türkiye´de kadına yönelik şiddetin durumuyla ilgili bilgiler verdi. Panel öncesi konuşan Manisa Baro Başkanı Avukat Ali Arslan, Türkiye´de kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını belirterek, "Türkiye´de taciz, tecavüz, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Toplumun son yıllarda bu olaylara karşı duyarlılığı artmasına rağmen zihniyet değişmediği için, zihniyet daha da kötüye gittiği için ne yazık ki kadın cinayetleri her yıl artarak devam ediyor. Bu anlamda aslında eğitim sistemimizden çocuklarımızın aile ortamındaki yetişme düzeyinden ve siyasilerin hayata bakışına kadar bir çok şeyin değişmesi gerekiyor. Çünkü mevcut ortamda kadını toplumsal yaşamdan soyutlamaya çalışıyoruz. Kadını sürekli kenara itiyoruz. Kadın sürekli kenara itildiğinde, kadın evinde çocuğunu büyütecek, kocasına hizmet edecek gözle bakıldığında ne yazık ki kadına şiddet uygulayan, tecavüz eden, taciz eden diğer kesim erkekler de kadını bir meta olarak görmeye başlıyor. Öncelikle bu anlayışı değiştirmemiz gerekiyor. Sadece yasal düzenlemeler bununla yeterli olmuyor. Hayata bakışımızı hayatın kadınlarla birlikte ortak yürütülmesi gerektiğini, cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırılması gerektiğini çocuklarımıza, topluma, halkımıza anlatmamız gerekiyor" dedi.
"Hunharca bir şekilde 6284´e ilişkin aleyhe yayınlar başladı"
Panelde konuşan Avukat Selin Nakıpoğlu ise 2011 yılında imzalanan ve 2014 yılında yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesiyle ilgili hakimlerin ve savcıların bilgisiz olduğunu savunarak, sözleşmenin getirdiği yaptırımların uygulanmadığından şikayet etti. Nakıpoğlu, "Düzenlemelerimizden geri düşüldüğü noktaya geldik. Çünkü, evet İstanbul Sözleşmesi. Biz bu sözleşmenin ilk imzacısıyız. Kasım 2011 tarihinde büyük bir gururla, büyük bir reklamla ilk imzacısıyız diye ortaya çıktık. 2014 Ağustos´ta yürürlüğe girdi. Çünkü 13 ülkenin de imzacı olması bekleniyordu. Her şey tamam, yürürlüğe girdi. Ne kadar saf bir şekilde bekledik. Anayasa madde 90 gereğince bir takım düzenlemeler yapılır mı, yapılmaz mı? Sonra baktık hiç bir şey yapılmıyor. Dedik ki zaten yapılmasına gerek yok Anayasa madde 90 diyor ki ´kanun hükmündedir´ Ama yok. Hiçbir hakim, hiçbir savcı haberdar değil. Biz avukatlar olarak tek başımıza bunu bilmemiz, ya da benim üniversitede öğrencilere bunu anlatmamın hiç bir önemi kalmıyor. Yine de bu kadar güzel karar ve metnin biz takipçisi olacağız. Adalet Bakanlığı bir türlü eğitim vermiyor çalışanlara. İlgili maddelerin fotokopisini çektik. İlgili dilekçelerin ekine sunduk. ´Yapmayın, etmeyin. Çok güzel bir düzenleme. Elinizdeki ideale yakın en iyi düzenleme bu. Çok büyük gurur duyuyoruz bunun imzacısı olmamızla. Lütfen pratikte de bunun karşılığını görelim´ dedik. Bu sözleşmeyle doğan o güzel düzenlemelerin hepsini hatırlattık. Yok olmadı, olmuyor da. Ben eminim şu an AKP hükümetinin imzacısı olduğu için pişman olduğuna. Hunharca bir şekilde 6284´e ilişkin aleyhe yayınlar başladı. Farkında mısınız son zamanlarda çok fazla var. Özellikle son 3 aydır. Bu tür karalamalardan önce içi boşaltılmaya başlanmıştı" dedi.
"Uzlaşma, İstanbul Sözleşmesindeki 48 ve 57. sayılı maddelere tamamen aykırı"
Arabuluculuk ve uzlaşmanın etkisinin genişletilmesinin İstanbul Sözleşmesine aykırı olduğunu ve kadınların bu durumdan rahatsız olduğunu savunan Avukat Nakıpoğlu, "Elimizdeki o yasal düzenlemelerden geriye gitme noktasındayız. Bu çok tehlikeli. Benim yıllarca bütün sıkıntım karşılığını uygulamada bulamıyoruz. Şimdi düzenlemenin değişmesi söz konusu. Bu mahalle dedikodusu değil. Bunlar gerçek. Mağdur Hakları Daire Başkanlığında yaptığımız çalıştaylarda işin ne kadar ciddi olduğunu, Boşanmış Mağdur Babalar diye bir derneğin ne kadar aktif olduğunu kulaklarımla duyunca inanamadım. 6284 ve medeni kanunun boşanma hukuku ile ilgili maddelerin düşmanı kesilmiş durumdalar. 2016 Haziran´ında boşanma komisyonunun raporu çıkarıldığında gözlerimize inanamadık. Mülga TCK´nin bile ortaya getirdiği hususlar vardı. Çocukların evlendirilmesiyle ilgili falan. Toplumsal tepkinin önemi her zaman belli. Peyderpey geri adım atıldı. Ama fark etmedi. Ufak ufak, yavaş yavaş hayatımıza sokuluyor. Arabuluculuk gibi, uzlaşma gibi. Aralık 2016 kanun hükmünde kararnamesi uzlaşmanın kapsamındaki maddeler genişletildi. Basit yaralama, tehdit, hakaret bunlara en çok kadınlar maruz kalıyor. 6284 diyor ki ´Yapamazsın öyle şeyler´ İstanbul sözleşmesi ´Zinhar. Uzlaşma, arabuluculuk yapamazsın´ diyor. Elimizdeki dosyalar kesildi. Sevgilisinden deli gibi dayak yemiş ne uzlaşmasından bahsediyorsunuz? Yasak şu bu aykırı. Hakimler de ´Biliyorsunuz avukat hanım kanun hükmünde kararname geldi. Mecburum´ diyor. Suça maruz kalan daha çok rahatsız oldu. Daha fazla travma yaşadı. Kadınlar uzlaştırmacının ´Bak sana Ali şunu söylüyor. Sen ne diyorsun?´ laflarına maruz kaldı. Bunun İstanbul Sözleşmesindeki 48 ve 57. sayılı maddelere tamamen aykırı olduğu kimsenin umurunda değil" diye konuştu.
?25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele´ konulu panel, Kadın Ve Çocuk Hakları Komisyonu´nun kısa film gösteriminin ardından son buldu.