Tarih: 25.12.2014 10:49

KIYAS-I FUKAHA

Facebook Twitter Linked-in

48 Kıyas; Arapça bir kelime olup "K-Y-S" kökünden (kâyese`nin) dili geçmiş masdarıdır. Lugatta "iki şeyi birbiri ile ölçmek, mukayese atmak ve iki şey arasınaki benzerlikleri tesbit etmek " anlamına gelir. (71) Fıkıh usûlü kitaplarında; "kitap, sünnet ve icma ile sabit olan bir hükmün; illet ve sebeplerini dikkate alarak, hakkında nass bulunmayan (fakat aynı illetlere sahip olan) meselenin hükmünü ortaya koymaya kıyas denilir" (72) tarifi yapılmıştır. Hz. ömer (ra)`in Ebû Musa El Eş`ari`ye: "Birbirine benzeyen şeyleri iyi kavra, illet ve sebeblerini çok hassas olarak tahlil et ve daha sonra kıyas yap"(73) tavsiyesinde, aynı unsurlar görülmektedir.

49 Kur`an-ı Kerim`de: "Onlara eminlik veya korku haberi geldiği zaman onu yayıverirler. Halbuki o (haberi) peygambere ve içlerinden ûlû`lemr olanlara arzetseler, elbette bunların istinbata kadir olanları onu anlar, bilirlerdi" (En Nisâ Sûresi: 83) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu ayet-i Kerime`de geçen "Yestenbitûnehû" ibaresinden kasdın, istinbat ve kıyas yoluyla hüküm çıkarmak olduğu hususunda ittifak mevcuddur.(74) Meselelerin ve haberlerin "Ulû`lemr" hükmünde olan alimlere sorulması bir vecibedir.

50 Resûl-i Ekrem (sav), Hz. Muaz b. Cebel`i, "Yemen" iline vali olarak gönderirken: "- Ya Muaz, bir hadise ile karşılaşırsan nasıl hükmedeceksin?" diye sormuştur. Hz. Muaz b. Cebel (ra): "Allahû Teâla (cc)`nın kitabı ile ya Resûlallah" diye cevap verir. Resûl-i Ekrem (sav): "- Peki hükmü kitap`ta bulamazsan nasıl hükmedersin?" diye sordu. Hz. Muaz (ra): "Allah`ın(cc) resûlü`nün sünnet`ine başvururum" diye cevap verdi. Resûl-i Ekrem (sav): "Peki hem Allahû Teâla (cc)`nın kitabında, hem Resûlü`nün sünnetinde bulamazsan nasıl hükmedersin?" sualini sordu. Hz. Muaz (ra): "- O zaman reyimle (Kıyas yaparak) hükmederim"(75) cevabını verdi. Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz (sav), Hz. Muaz b. Cebel (ra)`in bu cevabından memnun olmuş ve: "Resûlullah`ın elçisini, Resûlullah`ı hoşnud edecek şeye muvaffak kılan Allahû Teâla (cc)`ya hamd olsun" diye duada bulunmuştur. Bu hadis-i şerif, bir cemaat tarafından rivayet edilmiştir.

51 Kıyas; kitap, sünnet ve icma`ya bağlı olan, zanni bir delildir. Hakkında muhtem ve müfesser nass bulunan konularda kıyas yapılamaz. Mücmel olan haberlerde, kıyas usûlü ile hüküm çıkarılır. Müctehid seviyesinde ilme sahip olmayan kimseler; taharri (araştırma) yapabilirler, fakat kıyas ile hüküm veremezler.

52 Hanefi fûkahası: "Taabbüdi olan ve illetleri akılla kavranamayan hükümlerde kıyas`ın geçerli olmayacağı hususunda" ittifak etmiştir.(76) Meselâ: ibadetlerin biri, diğerine kıyas edilerek, yeni bir ibadet şekli tayin edilemez. Ayrıca Hadd cezalarında ve keffaretlerde, kıyas yoluyla yeni hüküm konulamaz.

53 Kitap, sünnet ve icma; her alanda delil olduğu halde, kıyas-ı fukaha sadece fıkhŒ meselelerde hüccet teşkil eder. Kıyas-ı fukaha; mutlak müctehidler ile mezhepte veya meselede müctehid olan fakihlerin başvurabileceği bir kaynaktır. Herhangi bir mukallidin; akli melekelerini kullanarak yapmış olduğu akıl yürütme kıyas-ı fukaha olarak nitelendirilemez.. Bu nevi akıl yürütmeler, şahsi kanaat hükmündedir. Şahsi kanaatlerini kıyas kabul edenler, büyük bir vebal ile karşı-karşıyadırlar. Nitekim Tabiûndan Şa`bi`ye bir kimse gelip bir mesele sorar. Hz. Şa`bi (rha); sualle ilgili olarak Abdullah İbn-i Mes`ud (ra)`un bir rivayetini nakleder. Sual soran kimse: "- Sen bu konudaki şahsı kanaatini söyle" deyince, Hz. Şa`bi (rha): "- Şu adama bakın, ben ona Abdullah İbn-i Mes`ud şöyle dedi diyorum. O bana şahsi kanaatimi soruyor. Ben dinimi bundan tenzih ederim. Vallahi müzikle meşgul olmayı, sana şahsi kanaatimle fetva vermeye tercih ederim"(77) diyerek, bir inceliğe işaret etmiştir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —