9285,26%2,81
34,49% 0,10
36,41% 0,19
2956,69% 0,74
4955,48% 0,56
203 Allahû Teâla (cc)`nın ilmi, dilemesi ve yaratması sözkonusu olmadan kâinatta hiçbir olay meydana gelmez."Kader"; vücûda gelecek şeyleri ve o şeyleri ne zaman, nerede, ne gibi evsaf ve hususiyetlerle meydana geleceğini Allahû Teâla (cc)`nın tahdid ve takdir etmesidir.(160) Takdir buyurduğu şeyleri, zamanı gelince birer birer icad etmesine de "Kaza" denir. Dolayısıyla "Kader"; Allahû Teâla (cc)`nın ilim ve irade sıfatına, "Kaza" da; tekvin sıfatına dayanır. Esasen Allahû Teâla (cc)`ya iman eden bir kimsenin; kaza ve kadere inanmaması düşünülemez.
204 Resûl-i Ekrem (sav) kaza ve kaderi yalanlayanlara lânet etmiştir.(161) Ayrıca "Kader" konusunda münazara yapılmasını da yasaklamıştır.
205 Kur`an-ı Kerim`de: "Bununla beraber işledikleri bütün işler defterlerde (kayıtlı) dır. Küçük ve büyük hepsi (Levh-i Mahfuzda) yazılıdır."(162) hükmü beyan buyurulmuştur. Kâinatta meydana gelmiş ve gelecek olan herşey; Allahû Teâla (cc)`nın ilmi ve iradesiyle yakından alâkalıdır. Dolayısıyle hepsi levh-i mahfuzda kayıtlıdır. Sonuç olarak Allahû Teâla (cc)`nın dilediği ve hükmettiği olur; dilemediği kat`iyyen olmaz.
İNSANLARIN FİİLLERİ VE İRADE
206 Kullardan ve diğer canlılardan zuhur eden fiilleri Allahû Teâla (cc) yaratmıştır.(163) Fiil; mümkünü, imkan halinden alıp gerçek varoluşa irca etmekten ibarettir. Bu noktada karşımıza "Halk" ve "Kesb" ıstılâhları çıkar. Herhangi bir fiili Allahû Teâla (cc)`nın yaratmasına "Halk" denir. Kulun yaratılmış olan o fiili kendi ihtiyariyle işlemesine "Kesb" denilir. Sadrüddin Teftazani: "İnsanların sevab ve mükâfat almaya, ceza ve azab görmeye esas teşkil eden ihtiyari fiilleri vardır"(164) hükmünü zikreder. Dolayısıyla "Kesb" insanın kudret mahallinde (yani bedeninde) bulunur. Sonuç olarak: Allahû Teâla (cc) hâlik (yaratıcı) dır. İnsan Kâsib(Kazanan)dir.
207 Şeriat`a uygun olan her fiil Allahû Teâla (cc)`nın rızasıyladır.
208 Çirkin olan insan fiili (yani dünyada yerilme ve ahirette azab görme durumu ile ilgili bulunan) Allahû Teâla (cc)`nın rızasıyla değildir. Kur`an-ı Kerim`de: "Eğer küfrederseniz, şüphesiz ki Allah sizden müstağnîdir. Bununla beraber Allah, kullarının küfrüne razı olmaz"(165) hükmü beyan buyurulmuştur.
209 İnsanın fiillerinin oluşmasını ve meydana gelmesini sağlayan kudrete "İstita`at" denir. Ayrıca sebeb, alet ve organların sıhhatli ve salim olmalarına da isim olarak kullanılmıştır. Nitekim "Ona (Kabe-i Muazzama`ya) bir yol bulabilenlerin (İstita`at sahibi olanların beyt-i hacc (ve ziyaret) etmesi Allah`ın insanlar üzerine bir hakkıdır"(166) Ayet-i Kerimesinde "istita`at" bu manada kullanılmıştır. Allahû Teâla (cc)`nın tekliflerinin sıhhati bu istita`ata dayanır. Zira insana gücünün yetmediği bir şey teklif olunmamıştır. Allahû Teâla (cc)`nın tekliflerinin tamamı, insanın istita`atı dahilindedir. Ehl-i Sünnet`e göre, Teklif-i ilâhinin gayesi imtihandır.
210 Helal olsun, haram olsun herkes kendi rızkını tam olarak alır. Bir kimsenin, başka birisinin rızkını yemesi asla tasavvur edilemez. Kur`an-ı Kerim`de: "Hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkı Allahû Teâla (cc)`ya ait olmasın"(167) hükmü beyan buyurulmuştur. Resûl-i Ekrem (sav)`in: "Rızkı tamamlanıncaya kadar hiç kimsenin ölmeyeceği bana vahyedildi. O halde Allahû Teâla (cc)`ya karşı gelmekten sakınınız. Rızkınızı araştırırken güzel (Şer`i şerife uygun) bir yol tutunuz"(168) buyurduğu da malûmdur. Sonuç olarak, herkes kendi rızkını yer.
211 Ecel birdir. Asla tegayyür etmez. Ölüm Allahû Teâla (cc) tarafından yaratılır. Ne yaratma, ne de kesb yönünden insanın buna herhangi bir tesiri yoktur. Maktûl eceliyle öldüğü gibi, intihar eden de eceliyle ölmüştür. Zira "Ecel" vakit ve vade manasına gelir.