Haberi Sesli Oku
  • BIST 100

    9549,89%1,94
  • DOLAR

    34,54% 0,18
  • EURO

    36,00% -0,62
  • GRAM ALTIN

    3005,99% 1,50
  • Ç. ALTIN

    5006,70% 1,01

İYİ PARTİLİ AYLİN CESUR: “DOYURMAYAN EKONOMİ; İŞLEMEYEN DEMOKRASİ İLE NEREYE KADAR"

İYİ PARTİLİ AYLİN CESUR: “DOYURMAYAN EKONOMİ; İŞLEMEYEN DEMOKRASİ İLE NEREYE KADAR

Partisi adına söz alan Milletvekili Aylin Cesur, ekonominin kötü gidişatından, çiftçinin haline Türkiye’nin sorunlarını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi ve günü gelince vatandaşı bu hale getirenlerden hesabın da yargı önünde

SARUHANLI - Partisi adına söz alan Milletvekili Aylin Cesur, ekonominin kötü gidişatından, çiftçinin haline Türkiye’nin sorunlarını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi ve günü gelince vatandaşı bu hale getirenlerden hesabın da yargı önünde sorulacağını ekledi.

TBMM’nde kooperatifçilik kanunu görüşülürken söz alan Cesur; Cumhuriyet tarihinin en kötü ekonomi yönetimi ile karşı karşıyayız dedi ve şöyle devam etti:

“Türkiye'de ciddi bir gıda ve aslında artık açlık sorunu var ve üreticileri teröristlikle suçlamaya kadar varan anlaşılamaz milletten bir kopuş, bunun sonucu olarak işlemeyen bir demokrasi ve doyurmayan bir ekonomi, işte bununla mücadele eden vatandaş”

Gelişmekte olan ülkeler arasında 2011-2020 yılları içinde sefaletin en çok arttığı ülkeyiz diyen Cesur, 34 milyon 119 bin 250 kişinin bankalara borçlu olduğunu, kişi başı borcun 25.600 lira, asgari ücretin 2.825 lira olduğunu da belirtti. 383 dolar olan asgari ücretin, 303 dolara indiğini ve yıl bitmeden asgari ücretlinin yüzde 25 gelirinden kaybettiğini söyledi.

Milletvekili Cesur, gelirinden daha fazla harcamak zorunda kalan 44 milyon vatandaşın olduğunu, 3 milyon 644 bin kişinin borcunu ödeyemediği için yasal takipte olduğunu belirterek. 16 milyon vatandaşın her öğüne 1 simit parası bile kazanamadığını, evlerin yarısına kırmızı et girmediğini ve 3,75 milyon hanedeki toplam 10 milyon insanın da beyaz et alamadığına dikkat çekti.

Yüzde 20 enflasyona karşı maaşların, emekli aylıklarının, bursların, yardımların hiç bu rakamlarda olmadığını da ekleyen Aylin Cesur;  ev kirası artışı ve öğrencilerin yurt bulamaması sorununun da yara olarak karşımızda olduğuna değindi:

“Kiralar yüzde 34,6 artmış, satılık evler yüzde 38,9 artmış. 2002'den beri yüzde 10 artmış öğrenci sayısı ama yurtlar yerinde sayıyor, öğrenciler sokakta kalıyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 23,5'in üzerinde, 8,5 milyona yakın işsiz vatandaş var.”

HER GÜN 300 ESNAF KEPENK KAPATIYOR
2019'da 114 bin, 2020'de 99.588 esnafımızın kepenk kapattığını ekleyen Milletvekili Cesur, her gün 300 esnaf kapatmış dükkânı dedi.

13 MİLYON EMEKLİNİN 9 MİLYONU YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA
En düşük emekli maaşıyla 2002'de 8 çeyrek altın alınıyordu, bugün 2 çeyrek altın alınıyor. 13 milyon emeklinin 9 milyonu yoksulluk sınırının altında. Zamlar peş peşe geliyor, ürettiğini satamıyor ki sanayici. Sanayici ve aslında sanayiyle uğraşan kesim de çok zor durumda. Son beş yılda neredeyse iş imkânı, istihdam hiç yaratılamamış.

Milletvekili Cesur’un konuşmasının tamamı;

AYLİN CESUR :
Bir önceki konuşmamda dedim ki "Cumhuriyet tarihinin en kötü yönetilen ekonomi yönetimiyle karşı karşıyayız." Oradan sesler geldi "Neden?" falan diye. Şimdi, konuşmamı değiştirdim, başka bir şey konuşacaktım, belki tam anlaşılmadıysa neden en kötü ekonomi, biraz daha anlatayım istiyorum.

Dolar her gün yükseliyor malum, onu herkes biliyor, yükseliyor da ne oluyor yani değil mi ne oluyor?

 Onu hemen söyleyelim: Enerji ithal, gübre yem ithal, teknoloji ithal, mercimek ithal, buğday ithal, ithal de ithal. İhracat yapmak için bile ithalat gerekiyor. Dolayısıyla artık Türkiye işte böyle bir ülke oldu. Ekonomiye gelince, ekonomimiz doyurmayan bir ekonomi artık.

Türkiye'de ciddi bir gıda ve aslında artık açlık sorunu var ve üreticileri teröristlikle suçlamaya kadar varan anlaşılamaz milletten bir kopuş, bunun sonucu olarak işlemeyen bir demokrasi ve doyurmayan bir ekonomi, işte bununla mücadele eden vatandaş. Gelişmekte olan ülkeler arasında 2011-2020 yılları içinde sefaletin en çok arttığı ülkeyiz mesela. Hani "Neden?" diyorsunuz ya. 34 milyon 119 bin 250 kişi bankalara borçlu, kişi başı borç 25.600 lira, asgari ücret 2.825 lira. 380 üç dolarmış asgari ücret, şimdi 303 dolara inmiş. Daha yıl bitmedi, yıl bitmeden yüzde 25 asgari ücretli yine gelirinden kaybetmiş. Giyim, konut, ulaşım ve sağlığı eklediğiniz zaman yoksulluk sınırı 9.931 lira, tekrar ediyorum asgari ücret 2.825 lira.

Türkiye gelirinden daha fazla harcamak zorunda kalan 44 milyon vatandaşı besliyor ve 3 milyon 644 bini borcunu ödeyemediği için yasal takipte bunların. 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için harcaması gereken para yani açlık sınırı 3.049 lira. Şimdi, 16 milyon vatandaşımız her öğüne 1 simit parası bile kazanamıyor, evlerin yarısına kırmızı et girmiyor ve 3,75 milyon hanedeki toplam 10 milyon insan da beyaz et alamıyor.

Şimdi, enflasyon neredeyse yüzde 20 ama maaşlar, emekli aylıkları, burslar, yardımlar falan hiç bu rakamlarda değil. Kiralar yüzde 34,6 artmış, satılık evler yüzde 38,9 artmış. 2002'den beri yüzde 10 artmış öğrenci sayısı ama yurtlar yerinde sayıyor, öğrenciler sokakta kalıyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 23,5'in üzerinde, 8,5 milyona yakın işsiz vatandaş var.

2019'da 114 bin, 2020'de 99.588 esnafımız kepenk kapattı. Yani her gün 300 esnaf kapatmış dükkânı.

Ve en düşük emekli maaşıyla 2002'de 8 çeyrek altın alınıyordu, bugün 2 çeyrek altın alınıyor. 13 milyon emeklinin 9 milyonu yoksulluk sınırının altında. Zamlar peş peşe geliyor, ürettiğini satamıyor ki sanayici. Sanayici ve aslında sanayiyle uğraşan kesim de çok zor durumda. Son beş yılda neredeyse iş imkânı, istihdam hiç yaratılamamış.



ASAYIŞ


POLİTİKA


SON DAKİKA


MEDYA


Foto Galeri Tümü


TÜM HABERLER


Yükleniyor