İYİ Parti Milletvekili Dr. Aylin Cesur; “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI’NIN 20. YILINDA TÜRK HEKİMLERİ YOKSUL, YORGUN, KAYGILI”
İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunları Meclis gündemine taşıdı. TBMM ‘nde 14 Mart Tıp Bayramı’nda basın toplantısı düzenleyen Milletvekili Cesur, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda da söz alarak, afet bölgesinde görev yapan hekimlerin ve sağlık personelinin de depremzede oldukları gerçeğinin unutulmaması gerektiğini belirtti; “Hekimlere afetlerde yaşa var ol sloganları ile teşekkürlerini ileten iktidar yetkilileri, afet geçince hatta yaşanırken sağlık çalışanlarını unutuyor maalesef. Covid-19 pandemisi gibi, depremde de ön safta idi sağlık çalışanlarımız. Maalesef onlara depremzede olma hakkı bile o anda tanınmadı. Sağ çıkabilenler, ilk günden itibaren hasarlı hastanelerine dönerek aç, susuz çalıştılar. Ailelerini kaybetmişlerdi, ne kalacak çadır, konteyner, vardı, ne bir damla su, insanüstü gayretle ön safta çalıştılar. Halen ihtiyaçları tam olarak sağlanmadı.” ifadelerine yer verdi.
Milletvekili Cesur, depremin vurduğu illerde görev yapan sağlık çalışanlarının dışardan gelen ekiplerle yer değiştirmeleri gibi esnek çalışma usullerinin uygulanması konusunda yetkililere çağrıda bulundu.
Aile hekiminden hemşiresine, sağlık teknisyeninden ambulans şoförüne, tüm sağlık çalışanlarının ucuz işgücü olarak görülmesine tepki gösteren Cesur, “Bugün hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız 21 yıllık iktidarın, yıllardır uyguladığı yanlış sağlık politikaları nedeniyle verdikleri emeğin karşılığını alamıyor, yapılan iyileştirmeler bir parmak bal niteliğinde. Maaş-nöbet-taban-teşvik şeklinde parçalanmış ücretlerle şiddet ve mobbinge maruz kalarak, zorlu koşullarda çalışıyorlar“ dedi.
İYİ Partili Cesur, iktidarın yıllardır uyguladığı yanlış sağlık politikaları nedeniyle hasta garantili şehir hastaneleri için köklü hastanelerin kapatıldığını, hastaların aylarca randevu alamadığını, ilaç bulma konusunda sıkıntılar yaşandığını ve herkesin parası kadar sağlık hizmeti alabildiğini dile getirdiği konuşmasında “Herkese parasız, eşit, nitelikli sağlık hizmeti sunacağız” dedi.
Kendisi de tıp doktoru olan Aylin Cesur, sağlık hizmeti sınıfında çalışan tüm sağlık personeline, her yıl 14 Mart Tıp Bayramı’nda dört maaş tutarında ikramiye verilmesini, depremzede sağlık çalışanlarına ve depremde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının birinci derece yakınlarına iki yıl boyunca her ay iki maaş ödenmesini ve afet bölgesindeki çalışmalara destek olmak için gönüllü sağlık çalışanlarına da bölgede bulundukları süre boyunca aylık, brüt maaşlarının iki katı ücret ödenmesine öngören bir kanun teklifini bir önceki gün TBMM’ne vermişti. Milletvekili Cesur, yine, depremzede sağlık çalışanlarının ve görevlendirme ile bölgeye giden hekimlerin ve sağlık personelinin çalışma ve barınma koşullarının araştırılması amacıyla da Meclise Araştırma Önergesi sunmuştu.
İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur’un konuşmasının tam metni:
Deprem felaketinde 102’si Hekim, 448 Sağlık Çalışanımızı kaybettik, 528’i de yaralı. Kaybettiğimiz meslektaşlarımıza Yüce Allah’tan Rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.
Gördük ki, sağlık kurumlarımızın bir kısmı sağlam yapılmamış. 2012’de depreme dayanıksız raporu verilen ama çalıştırılmaya devam eden İskenderun Devlet Hastanesi’nin A bloku ve birçok hastane, Aile Sağlık Merkezi yıkıldı ve yıkılan hastaneler, mezar oldu.
Bize bölgede özellikle köyler en çok sağlık hizmeti talebi iletildi vatandaşlar tarafından. Çadır kentlerin çoğunda sağlık birimi yok, kırsalda özellikle gezici sağlık hizmetinin çok daha iyi verilmesi gerekiyor.
Hekimlere afetlerde yaşa var ol sloganları ile teşekkürlerini ileten iktidar yetkilileri, afet geçince hatta yaşanırken sağlık çalışanlarını unutuyor maalesef. Covid-19 pandemisi gibi, depremde de ön safta idi sağlık çalışanlarımız. Maalesef onlara depremzede olma hakkı bile o anda tanınmadı. Sağ çıkabilenler, ilk günden itibaren hasarlı hastanelerine dönerek aç, susuz çalıştılar. Ailelerini kaybetmişlerdi, ne kalacak çadır, konteyner, vardı, ne bir damla su, insanüstü gayretle ön safta çalıştılar. Halen ihtiyaçları tam olarak sağlanmadı.
Deprem bölgesinde görev yapan tüm sağlık çalışanlarının dışardan gelen ekiplerle yer değiştirmeleri, gibi esnek çalışma usullerinin uygulanması gerekiyor.
Bugün hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız 21 yıllık iktidarın, yıllardır uyguladığı yanlış sağlık politikaları nedeniyle verdikleri emeğin karşılığını alamıyor, yapılan iyileştirmeler bir parmak bal niteliğinde. Maaş-nöbet-taban-teşvik şeklinde parçalanmış ücretlerle şiddet ve mobbinge maruz kalarak, zorlu koşullarda çalışıyorlar.
Genel Sağlık-İş Sendikası’nın Raporu’na göre, sağlık çalışanlarının yüzde 81’i borçlu, yüzde 92,2’si, borcunu ödeyemiyor. Yüzde 50,3’ü, şiddet görmüş, yüzde 65,2’si, iş yerinde mobbing ile karşılaşmış.
Atatürk’ün kendisini emanet ettiği Türk Hekimleri yoksul, Türk hekimleri güvencesiz, Türk hekimleri şiddete uğruyor, Türk hekimleri artık yorgun, umutsuz ve kaygılı.
Hastalarımız aylarca randevu alamıyor, ilaç bulamıyor ve parası kadar sağlık hizmeti alabildiği için mağdur.
Hasta garantili şehir hastaneleri için köklü hastanelerimiz bir bir kapatılıyor. Asistan hekimler yeterince mesleki pratik yapmadan, nitelikli eğitim almadan uzman olmakta. Aile hekiminden hemşiresine, sağlık teknisyeninden ambulans şoförüne, tüm sağlık çalışanları ucuz işgücü olarak görülmekte, yoğun iş yükü altında ezilmekte.
Hastaneleri ticarethanelere, hastaları müşteriye dönüştüren Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın 20. yılına gelinen yerde, hekimlerimiz ve hemşirelerimiz daha iyi ve güvenli koşullarda çalışabilmek için yurtdışına göç ediyor. Yani durum vahim. Dün kanun teklifi verdim, araştırma önergesi sundum ama iktidar bunları görmeyecek biliyoruz artık ancak bundan sonrası bizde! Sağlıktaki çürümüşlükten ülkemizi çıkaracağız, torunlarımızı dahi borçlandıran hasta garantili şehir hastanelerini kamulaştırıp, sözleşmeleri feshedeceğiz ve 3-5 müteahhide verilen kaynakları sağlık sistemimize ve sağlıkta büyük bir transformasyona ayıracağız. Herkese parasız, eşit, nitelikli sağlık hizmeti sunacağız.
Sağlık sistemimizin sorunlarını çözecek, sağlık çalışanlarımızın koşullarını iyileştirecek bir programla geleceğiz.
Biz hekimler mesleğimizi para için icra etmiyoruz. Bunu anlamayanlara anlatacağız yeniden. Bedeli verdiğimiz gençliğimiz olan mesleğimizden de, mesleği en doğru şekliyle yapma yeminimizden de vazgeçmeyeceğiz.
Bizim tek zırhımız beyaz önlüğümüz ve gururumuz da milletimizin bize olan güvenidir. Ne bu güvene, ne önlüğümüze leke sürülmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü biz sadece şifa dağıtmayız, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete de sahip çıkarız. 14 Mart’ta vatanın işgaline karşı 102 yıl önce, canlarını koyan Tıbbıyeli Hikmet’lerin ruhuyla biz hekimler, vatan sathında her yerde en ön safta yerimizi tutarız, bugün de o günkü kararlılıkla görevimizin başındayız. Umudu kaybolan varsa umut da oluruz.
