Haberi Sesli Oku
  • BIST 100

    9285,26%2,81
  • DOLAR

    34,49% 0,10
  • EURO

    36,41% 0,19
  • GRAM ALTIN

    2956,69% 0,74
  • Ç. ALTIN

    4955,48% 0,56

İNSANI KÜFRE DÜŞÜREN FİİLLER

İNSANI KÜFRE DÜŞÜREN FİİLLER

VESEN`E VE SANEM`E TAPMAK: Önce "Vesen ve Sanem" kelimeleri üzerinde duralım. İbn-i Abidin:

229 VESEN`E VE SANEM`E TAPMAK: Önce "Vesen ve Sanem" kelimeleri üzerinde duralım. İbn-i Abidin: "Vesen; cüssesi olan, yani insan sûretinde ağaçtan, taştan veya gümüşten, cevherden oyulan heykellerdir. Cem`i "Evsan" gelir. Sanem ise cüssesiz sûrettir. Lugat ulemasından birçokları, aralarında böyle fark yapmışlardır. Bazıları aralarında fark olmadığını söylemiş; bir takımları da sûretten (resimden) başkasına "Vesen" denileceğini bildirmişlerdir. Binâye`de böyle denilmiştir"(204) buyurmaktadır. Dikkat edilirse Zâhir rivâye; insan heykellerine (neden yapılırsa yapılsın) "Vesen" resimlerine de "Sanem" denilmiştir. Bu iki kelime (Vesen ve Sanem) Türçe`de ortak bir lafız ile ifâde edilmiştir: Put!.. Ancak "Put" kelimesinin Farsça olduğu ve bu iki mahiyeti kuşatmadığı da açıktır. Şurası muhakkaktır ki; Allahû Teâla (cc)`dan başkasına ibadet etmek küfürdür. İslâm ulemâsı Vesen`e (heykele) Sanem`e (resime), güneş`e, ay`a, Yıldız`a ve Ateş`e secde etmenin küfür olduğu hususunda ittifak etmiştir.(205) Günümüzde Allahû Teâla (cc)`nın indirdiği hükümleri çirkin görüp, kendi heva ve heveslerinden hükümler icad eden ve İslâm`a karşı savaşan Tağut`ların varlığı mâlumdur. Bu Tağut`lar, kendisinden önce ölen atalarının heykellerini yaptırmayı ihmâl etmezler. Bunlara "Veseni" (Heykelperest) denir. İnsanlardan bir kısmı; Tağut`ların heykellerine, değişik isimler altında tapmaktadırlar.



230 KUR`ÂN-I KERëM`E HAKARET ETMEK VE PİSLİĞE ATMAK: Kasden ve taammüden Kur`ân-ı Kerîm`in tamamını veya bir kısmını pisliğe atmak, insanı küfre sürükleyen bir fiildir.(206) Zira bu fiildeki hakaret unsuru, inkârın bir neticesidir. Ayrıca alay etmek niyetiyle; def ve ney gibi müzik aletleri eşliğinde Kur`ân-ı Kerîm okumak da, insanı küfre sürükler.(207) "Feteva-ı Zahiriye" de: "Eğlence tarzında bir kimse Kur`an`dan bir ayet okursa kâfir olur"(208) denilmiştir. Sonuç olarak; Kur`an-ı Kerim`e hakaret etmek ve alaya almak insanı küfre sürükleyen fiillerdir.



231 KÜFÜR ALÂMETLERİ`Nİ TAKMAK VE GİYMEK: Küffar`a ta`zim ve küfrü te`yid niyetiyle: Haç takınmak, zünnar kuşanmak, mecusî şapkası giymek (Kalensüvetu`l mecus) ve omuza gıyâr koymak, insanı küfre sürükleyen fiillerdir.(209) Ancak dikkat edilecek husus; "Küfrün âlâmet-i farikası" olan giyim ve kuşamda benzemenin haramlığıdır. Meselâ: Haç takınmak, Hristiyanların bir alamet-i fârikasıdır. Küffar`a ta`zim ve küfrü teyid niyetiyle "Haç takınan" kimse kâfir olur. Zira Haç işareti, Hz. İsa (as)`ın çarmıha gerildiği akaidinin simgesidir. Halbuki Nass`la sabittir ki, Hz. İsa (as) çarmıha gerilmemiştir. Haç işaretini boynuna takan bir kimse, nass`ı yalanlama durumundadır.



İNSANI KÜFRE DÜŞÜREN SÖZLER (ELFÂZ-I KÜFR)



232 İrtidat`ın meydana gelmesi için yegâne rükûn; müslüman olan bir kimsenin; diliyle, küfür olan bir hususa itikad ettiğini ikrar etmesidir. Yani küfür sözünün ikrar edilmesidir.(210) Küfür olduğu sabit olan herhangi bir hususu ikrar eden kimsenin; bu ikrarı sırasında akıllı olması şarttır.(211) Delilik, bayılma, uyku halinde iken sayıklama, hastalık (cinnet vs.) ve sarhoş iken küfür kelimesini söyleyen kimsenin irtidadına hüküm verilemez. Ayrıca mükellefin; kendi irade ve ihtiyariyle, herhangi bir ikrah sözkonusu olmadan küfür kelimesini söylemesi esastır. Ölüm tehdidi veya herhangi bir uzvunun koparılması tehlikesi ile başbaşa kalan (İkrah-ı Mülci) mükellef; kalbi ile mutmain olduğu halde küfür kelimesini söylerse, mürted olmaz. Çünkü bu hale şer`an ruhsat verilmiştir.(212)



233 Kur`an-ı Kerim`de: "Kalbi iman üzere (sabit ve bununla) mutmain olduğu halde; (cebr-ü) İkrah`a uğratılanlar müstesna olmak üzere kim iman ettikten sonra Allahû Teâla (cc)`yı tanımaz, küfre sine (-i kabul) açarsa, işte Allah`ın gazâbı o gibilerin başınadır. Onların hakkı en büyük azabtır"(213) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu Ayet-i Kerime`de "İkrah" halinin müstesna olduğu sabittir. Ancak "İkrah-ı Mülci`nin" bütün şartlarının bulunması şarttır. Eğer İkrah-ı Gayr-i Mülci (Eksik olan ikrah) sözkonusu olursa, küfür kelimesini söylemeye ruhsat yoktur.(214) Bağlanma, hapis veya herhangi bir uzvun telef olmasına yol açmayan dövme; eksik olan ikrah cümlesindendir. Bu durumlarda kelime-i küfrü söyleyen kimse; ihtiyar ortadan kalkmadığı için, küfre düşer.



234 Kalbi imanla dolu olduğu halde; herhangi bir zorlama olmadan kendi irâde ve ihtiyariyle küfrü gerektirecek herhangi bir söz söyleyen kimse kâfirdir.(215) Ayrıca şaka yapma huyuna sahip olan bir mükellef, şaka olsun diye veya hoş vakit geçirme kasdıyla küfür olan bir sözü söylerse, inancı söylediği söze zıt bile olsa âlimlerin hepsine göre tekfir edilir.(216) Zira kat`î olan nass`ları, şaka konusu haline dönüştürmüştür.



235 Bir mükellef; küfrü gerektirmeyecek bir sözü söylemeyi kasdederken, dil sürçmesi veya bir hata sebebiyle küfür kelimesini konuşsa kâfir olmaz.(217) Zira kasdı; küfür kelimesini söylemek değildir. Durumu derhal düzeltmesi gerekir.



236 Kur`an-ı Kerim`de "Münâfıkların" durumu beyan buyurulurken: "Şayed onlara (Niçin alay ettiklerini) sorsan, "andolsun ki "biz ancak (yol zahmetini hissettirmemek için lafa) dalmış bulunuyor, şakalaşıyorduk" derler. De ki: Allah ile, O`nun ayetleriyle, O`nun Resûlü ile mi eğleniyordunuz? (beyhûde) Özür dilemeye kalkmayın. Siz iman (ettiğinizi ikrar)`dan sonra küfrettiniz"(218) hükmü zikredilmiştir. İslâm ulemâsı Allahû Teâla (cc)`nın zâtı, sıfatları, isimleri, emir ve nehiylerinin inkârının küfür olduğu hususunda ittifak ettikleri gibi(219), bu hususlarda, şaka olsun diye veya alay etmek için küçümseyici sözler sarfetmenin de küfre mûcip olduğu hususunda müttefiktirler.



237 Allahû Teâla (cc)`nın varlığına ve birliğine inanmakla beraber; O`nun diri ve ezelî oluşunu kabul etmemek, kat`î nass`larla sabit olan sıfatlarını inkâr etmek veya insan zihnince tasarlanabilen bir varlık olduğuna inanmak ayrıca Allah`ın bazı varlıklara hulûl ettiğini kabul etmek küfürdür.(220)



238 Allahû Teâla (cc)`nın emir ve nehiylerini tebliğ için peygamber gönderdiğini kabul etmemek küfürdür.(221) Bu hususta hiçbir ihtilaf yoktur.



239 Allahû Teâla (cc)`nın peygamberler gönderdiğini kabul etmekle birlikte; bazı peygamberlerin nübüvvetini (Kur`an-ı Kerîm`de isimleri zikredilen) inkâr etmek küfürdür.(222) Çünkü bu konudaki kat`î nassları yalanlama sözkonusudur.



240 Kur`ân-ı Kerîm`in tamamını, bir kısmını, sûrelerinden herhangi birini inkâr etmek küfürdür. Ayrıca Kur`ân-ı Kerim`den olduğu sabit olan herhangi bir Âyet-i Kerîme`yi inkâr da tıpkı tamamını inkâr gibidir.(223)



241 Zarûret-i Dîniyye`den olduğu sabit olan herhangi bir hususun inkârı; mükellefi küfre sürükler.(224) Beş vakit Namaz`ın, Zekât`ın, Hacc`ın, Oruç`un, Cihad`ın farziyeti, zinâ`nın, adam öldürmenin, içki içmenin haram oluşu gibi kat`î nass`larla sabit olan emir ve nehiylerin reddedilmesi küfürdür. Ayrıca Delâlet-i ve Subûti Kat`î nass`larla sabit olan "Farz`lar dan ve "Haram"lardan şüphe etmek de tıpkı inkâr etmek gibidir.



242 Sihir yapan ve sihrin mübah olduğuna itikad eden kimse kâfirdir.(225) Bu hususta hiçbir ihtilâf yoktur.



243 Gaybten verdiği haber konusunda Kâhin`i tasdik etmek küfürdür. Kâhin gelecek zamanda vukû bulacak hâdiseleri veren, sırları bildiğini ve gayb âlemine ait bilgilere vâkıf olduğunu iddia eden kimsedir. Kâhin`in yaptığı işe kehanet denir. Resûl-i Ekrem (sav)`in: "Bir kimse Kâhin`i verdiği haber konusunda tasdik ederse, Allahû Teâla (cc)`nın Muhammed`e indirdiğini inkâr etmiş olur"(226) buyurduğu da bilinmektedir. Mûteber bütün fıkıh kitaplarında: "Gaybı bildiğini iddia eden kimse de, Kâhin`e gidip onu tasdik eden kimse de kâfir olur" hükmü kayıtlıdır. Burada şunu da belirtelim ki; mutlak olarak gaybı bilme iddiası ile bazı emâreleri esas alıp hüküm verme birbirinden farklıdır. Bir doktorun; hastanın nabzını kontrol edip, bazı hükümlere varması gaybten hüküm vermesi manâsına gelmez. Ayrıca Peygamberlerin, ileride zuhur edecek hadiseleri haber vermeleri de; kehanetle değil, vahiy yoluyladır.



244 Küfür ile imanın aynı şeyler olduğunu, mahiyet olarak birbirinden farklı olmadığını söylemek küfürdür.(227) Zira "İman" ile "Küfür`ün" ayrı ayrı şeyler olduğu kat`î nass`larla sabittir.



245 Bir insanın, kendi nefsinin küfrüne rızâ göstermesi küfürdür.(228) Zira herhangi bir baskı olmadan hür iradesiyle kâfir olmaya râzı olmuştur. Bu hususta icma tahakkuk etmiştir. Ancak küfrü sevmemekle beraber; Allahû Teâla (cc)`nın kâfirlerden intikam alması için, onların küfür üzere ölmelerini temenni etmek küfür değildir.(229)



246 İbn-i Abidin: "Bir müslümanın dinden çıkıp çıkmadığında şüphe edilirse mürted olduğuna hükmedilmez. Bir müslümanın söylemiş olduğu küfür kelimesi ile dinden çıktığı kesin olarak bilinirse, mürted olduğuna hükmolunur. Dinden çıktığı kesin olarak bilinmezse, mürted olduğuna hükmolunmaz. Çünkü sabit olan müslümanlık şüphe ile zâil olmaz. Küfür büyük bir şeydir"(230) hükmünü zikrediyor. Gerçekten; irtidat ettiği sabit olan bir kimse, eğer erkek ise öldürülür, kadın ise hapsedilir. Dolayısıyle zan ile tekfîr câiz değildir. 



ASAYIŞ


POLİTİKA


SON DAKİKA


MEDYA


Foto Galeri Tümü


TÜM HABERLER


Yükleniyor