Bir hayal olarak başlayan yolculuğun adım adım gerçekleşme hikayesini iletmeye çalışacağım size. Sevim Yavaş, Aydın´ın en küçük ilçesi Karpuzlu´da yaşayan bir anne. Anne diyorum öncelikle projesi kendi deyimiyle hayali oğlu Ali üzerine.
Lise sonrası diğer pek çok Ali gibi oğlundan ayrılmak istemiyor. Bu verimli topraklardan gelir kaynağı yaratabilirse daha nice Aliler´in hayatına dokunmak istiyor. Bu röportajı bir bir annenin mücadelisini sizlerle paylaşmak için yapıyorum. Belki sizlerden birçoğu hem doğal ürünler tüketmek hem de bu hayale destek olmak istersiniz.
Size tavsiyem ilk fırsatta o toprakları gidin görün. Belki zeytin hasatının zorluklarını gördükten sonra yemeklerinizi suyla yapmak isteyeceksiniz!
- Aydın Karpuzlu´dan bahseder misiniz? Coğrafi ve bitki örtüsü bakımından nasıl bir yerdir?
- Karpuzlu, Aydın´ın en küçük ilçesi. Belki de Aydın´ın en unutulmuş ilçesi. Aslında belki kelimesi bile fazla. Burası Beşparmak dağlarının arasına sıkışıp kalmış bir yer. Turistik beldeler bizim dağların hemen ötesinde. Burası da tarihi Milas-Bodrum yolunun üzerinde bir yerleşim yeri. İlçemizin nüfusu da unutulmuşluğu gösteriyor sanırım. Köyleri ile birlikte 11 bin nüfusu var.
- Geçim kaynağı tarım olan bölgenin yaş ortalaması nedir?
- Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bir de gurbetçilerin gönderdiği paralar dense yanlış olmaz. Yaş ortalaması nedir bilmiyorum. Ancak burada anne babaların çocukları büyümeye başladığında yüreğine sızı düşmeye başlar. Kız olsun erkek olsun, liseyi bitiren çocuklarımız burada kalmak istemiyor. Türkiye´nin gözbebeği turistik bölgeler buraya 100 kilometre mesafede. Liseyi bitirenlerin aklı fikri oralara kendilerini atmakta.
- Peki niçin ısrarla gitmek istiyorlar? - Gitmek istemelerinin tek sebebi var geçim derdi. Burada tarım yapılıyor, hayvancılık yapılıyor. Fabrika namına bir şey yok. Tarım ve hayvancılık da geçim sağlamıyor. Binbir emekle ürettiklerimizi satacak yer yok. Pazara götürdüğümüzde, zaten burada nüfus yok. Aydın´a götürmek de çok uzak. Masraflı. Bizim çektiklerimizi çocuklarımız görüyor. Onlar bunlara katlanmak istemiyor. Bundan dolayı da çareyi buraları terk etmekte buluyorlar. Gidiyorlar gitmesine de oralarda da asgari ücretle iş bulduklarında seviniyorlar.
Sizin bir projenizi duydum, sanırım Ali de oğlunuzun adı ?Aliler gitmesin diye? sesinizi duyurmaya çalışıyorsunuz. Nedir bu ?Aliler gitmesin diye? projeniz?
Proje olduğunu siz söylüyorsunuz. Ben ona hayalim diyorum. Bizim buraları gezmeye ağabeyimin gazeteci bir arkadaşı gelmişti. Oğlum Ali ile tanıştı. Birlikte pazarı geziyorduk. Ali´nin pazarda köylü kadınların yetiştirip getirip burada satmaya çalıştıklarını heyecanla gözlemlerken, Ali´nin çok yabancı durduğunu gördü. Niye bu kadar uzak durduğu sorusunun cevabını ararken, Ali´nin liseden sonra buradan gitmek istediğini öğrendi. Üniversite okuyamasa da gitmek istediğini örenip benim içimin burkulduğunu görünce biraz sohbet ettik.
Bana, "Elinizde bu kadar değerli ürünler var. Bu ürünlere ulaşmak isteyen Türkiye´de belki milyonlarca kişi var. Onlara doğrudan ulaştırmaya niçin çalışmıyorsunuz. Bunlar değerli ürünler" deyince benim yüreğim pır pır etmeye başladı. Aklıma oğlum Ali geldi. Acaba oğlumun geçimini sağlayacak bir gelir oluşturabilir miyim diye düşündüm.
Gazeteci arkadaş bana "Bir tek senin oğlun Ali değil. Başka Aliler de burada işe kavuşur" deyince nasıl yapabileceğimizi konuşmaya başladık.
- Bu arkadaş ne anlattı ki, sizi böyle heyecanlandırdı? - Aslında bize kendi enerjimizi kullanmayı öğretti dense yanlış olmaz. Bize Facebook´ta bir sayfa açtırdı. Facebook üzerinden satış yapmayı deneyen çok kişi oldu burada. Ama sadece sayfa açmak yetmiyor ki. Oradan doğru kişilere ulaşmak sayfa açmaktan daha önemli. Bize Doğal Dünya diye bir sayfa açtı. Sonra bu sayfayı çevresindeki insanlara tanıtmaya ve onların bizimle irtibata geçmesini sağladı. "Yavaş yavaş olacak. Hızlı büyürseniz ne yapacağınızı bilmezsiniz" diye adım adım ilerliyoruz. Bir taraftan kargo yapmayı öğrendik, öte taraftan bizi arayanlarla nasıl ilgileneceğimizi öğrendik. Aslında hala öğrenmeye devam ediyoruz.
Şimdi başladığımız noktadan daha heyecanlıyım. Bir kez sipariş verenler çok memnun kaldıkları için ikinci, üçüncü siparişlerini vermeye başladı. Bunlar kendi çevresine tavsiye etmeye başladı.
- Bu projeyle hedefiniz nedir? - Siz proje diyorsunuz. İnşallah öyle olur. Ben hayalimi dün gerçekleştirebilir miyim diye düşünüyordum. Ama bugün gerçekleştirebileceğimi görüyorum gibi. Benim heyecanımı, ağabeyimle, onun eşiyle koşturmamı görenler de "Bunlar ne yapıyorlar böyle" demeye başladılar. Başta ilgisiz davrananlar şimdilerde hayli meraklı takip ediyorlar.
- Karpuzlu´da tarım nasıl yapılıyor. Yetiştirilen ürünler nelerdir?
- Bizim yaşadığımız ilçe, başta dediğim gibi küçücük bir ilçe. Ama Türkiye´nin en geniş, sertifikalı organik zeytin üretiminin yapıldığı bir yer. KOZBİR çatısı altında 650 çiftçi var. Bunların hepsi organik zeytin üretimi yapıyor. Ama bu 58 bin dönümlük organik zeytin üretiminin yapıldığı yerlerde bizler öteki pek çok ürünün üretimini de yapıyoruz.
Karpuzlu´da son 20 yıldan bu yana hiç bir şekilde kimyasal ilaçlama yapılmadı. Uzun yıllardan bu yana hiç kimyasal gübre kullanılmadı.
- Karpuzlu´dan organik bölge diye söz ediliyor, tarımcılık standardı nedir bu toprakların?
Peki hangilerinin organik tarım sertifikası var?
- Daha geçen hafta Tarım Bakanlığı´nın denetim elemanları geldi. Bölgemizdeki 58 bin dönüm alandan rast gele yerlerden yaprak ve toprak nümuneleri aldılar. Bunlar tahlil edilecek. KOZBİR Başkanımız Cevat Yetiştirici´nin dediği gibi, Allah´ın izniyle alnımızın akıyla sonuçlar gelecek. Organik sertifika sadece zeytin üretiminde var. Bizim bu konuda yuvarlak laflar etmemiz sakıncalı. Bunu Doğal Dünya sayfamızda da dogaldunya.com.tr internet sayfasında da çok net yazıyoruz. Bu zeytinlerin yetiştiği geniş alanda biz pek çok ürün yetiştiriyoruz. Bu ürünlerin sertifikası yok. Ama öteki ürünler için de biz kimyasal gübreleme ve ilaçlama yapmıyoruz. Bunların sertifikası yok. Dediğim gibi sertifikasız ama aynı toprakta yetişiyor.
Neler yetiştiğine gelince...
Bir kez bizim burada bal en önemli ürünlerden birisi. Belki arıların kendilerini en güvende hissettikleri yerlerin başında geliyor dense yanlış olmaz. Tarım ve hayvancılıkta hemen her ürün yetişiyor. Bizim bir şartımız var. Biz sadece mevsiminde ürün temin ediyoruz. Yazın yaz meyve sebzeleri, kışın kışlık ürünler. Ama bal ve hayvansal ürünler ve unlu mamüller her zaman var.
- Dogaldunya.com.tr sitenizi inceledim. Yoz sığır dikkatimi çekti. Yoz sığır tereyağından bahseder misiniz?
- Aslında bunu bizim buraları bilmeyene anlatmak çok zor. Anadolu´nun pek çok yerinde "yılkı atları" vardır. İnsanlar, ihtiyaçları olduğunda atlarını dağdan bulup getirirler, sonra işi bittikten sonra hayvan serbest bırakılır. Bizim de bölge inekler için müsait. Dağlarımız mümbit. Yeşilimiz, yeşilliğimiz bol. İnekler, yılın büyük bir bölümünde dağlarda serbest otluyorlar. Yani yarı yabani durumda. Yavrulamaya yakın sahipleri bunları bir şekilde bulup eve getiriyor. Hayvan evde buzağıladıktan sonra yine serbest dolaşıyor. Ama her gün yavrusunu emzirmeye geliyor. Bu sırada sütü de sağılıyor. Biz bunlara yoz sığır diyoruz. Bunların sütü ve tereyağı müthiş lezzetli oluyor
- Hayıt bitkisi nasıl bitkidir? Balı neye iyi gelir? -Hayıt denilen şey bir bitki. Akdeniz, Ege ikliminde görülen bir bitki. Morumsu çiçekleri var. Bu bitkiden yapılan balı arıcılar ayrı sağıyor. Çok özel bir bal bu. Aslında siteye yazmıştık bunu. Ama nedense en çok kadınların özel günlerindeki ağrılarını dindirdiği boyutu insanların ilgisini çekti.
-Unlu mamuller gördüm sitenizde buna rağbet var mı?
-Unlu mamülleri aslında biz ürün listemize almamıştık. İnsanlar Facebook sayfamızda bizim sofralarımızda paylaştıklarımızı görünce onlar sordular. "Bu ekmeklerden yok mu" diye. Onun üzerine ürün listemize ilave ettik. Deneyenler beğeniyor. Bu unlar, tam buğday unundan yapılıyor. Kepeği ya da başka bir şeyi alınmadan buğday öğütülüyor ve hamur yapılıp ekmeğe dünüştürülüyor.
-Bu standartlardaki ürünleri tüketiciyle nasıl buluşturuyorsunuz? Sizi nasıl buluyorlar?
- Sanıldığının aksine, tüketiciye ulaştırması işin en kolay tarafı. Biz istenen ürünleri hazırlayıp kargoya akşam saat 17.00´de veriyoruz. Ankara´ya kadar olan bölgenin tamamına yakınında şehir merkezlerinde öğleden önce adreslerine teslim edilmiş oluyor. Zor olan bu ürünlere ulaşmak isteyenlerle bizim buluşmamız. En çok dönüşü, tüketici memnuniyetinden alıyoruz. Bir kez alan bir müşteri, memnuniyetini hem bizimle, hem dostlarıyla paylaşıyor. Bu bir kez almayı daha çok insana yaptırmayı başarmak istiyoruz.
|