Zirvede hologramla yer alıp, ETZ KoordinatAörü Işıl Boy ile selfie çektirerek sosyal medyada paylaşan Einstein‘in “Korkarım ki bir gün teknoloji insani etkileşimin önüne geçecek ve aptal bir nesil olacak” sözünü hatırlatan Ümit Sanlav, hayatı sanal ortama taşıyıp orada yaşamanın olumlu ve olumsuz yönlerine değindi.
Ümit Sanlav, “Sadece Facebook kullanıcılarının dahi günde ortalama 8 saatini sitede geçirdiği internet dünyası, insan beyni ve düşüncesinde bazı değişiklikler oluşturuyor. Araştırmalara göre hızlı ve hazır bilginin kolaylıkla bulunabildiği bir ortam olan internet, yaratıcılığı ve düşünme kabiliyetini köreltiyor. Artık daha önce öğrenilen bir bilgiyi hatırlamaya çalışmak yerine internetten araştırmayı tercih ediyoruz. Dolayısıyla bunun akıldaki tembelliğe yol açması kaçınılmaz oluyor. İnternet bağımlılığının yüzde 61 oranında seyrettiğini belirten uzmanlar, interneti yoğun kullanan insanların depresif olma olasılığının 2. 5 kat arttığını ifade etmekte. İnternetin kullanımının oluşturduğu stres de dikkat çekilen hususlar arasında yer alıyor” dedi.
“Sosyal Medya Savaşları” yazarı Sanlav, sosyal medya bağımlılığını genel hatlarıyla internet başından ayrılamama, internete girmeyince kendini boşlukta ve huzursuz hissetme, sürekli bir şeyleri kaçırıyormuş hissine kapılma ve günlük yaşamını devam ettirememe durumu olarak özetledi.
Sanlav, internet bağımlılığını şöyle tanımladı: “İşte çalışırken, trafikte araba kullanırken, yolculuk ederken, yolda yürürken, arkadaş ortamında otururken, kısacası nerede ve ne zaman olursa olsun sosyal medyada paylaşımlarının etkileşimini kontrol etmeden duramayanlar. Aile içinde ya da arkadaş ortamında dahi karşısındakinin yüzüne bakıp sohbet etmek yerine, kafaları önlerinde, sosyal medya ile haşır neşir olma durumu. Hayatın ve o anın tadını çıkarmak yerine paylaşmayı tercih ederek yaşam kalitesini düşürenlerin bulunduğu bir durum.”