Bunlar çok geri düşünceler
Işılay Saygın (Eski Bakan): Talihsiz bir açıklama. Biz insanları ‘erkek-kadın’ diye ayırmıyoruz. Kadınlar zaten başarılarını ispatlamış durumdalar. Ancak, erkeklerin egemen olduğu bir ortamda imkan verilmediği için koca Türkiye’de bir tane kadın müsteşar yok. Üniversitelerin yüzde 40’ı kadın profesörlerden, doçentlerden oluşuyor, bununla övünüyoruz ama karar alma mekanizmalarında kadın yok. Neticede imkan verilirse kadınlarımız her şeyi başaracak güçteler. Aşağılamanın alemi yok. Bunlar çok geri düşünceler. Bir cumhurbaşkanına hiç yakıştıramadım. Toplumu ikiye bölmenin alemi yok.
Köşeli bir zihnin konuşması
Birgül Ayman Güler (CHP İzmir Milletvekili): Bu köşeli bir zihnin konuşmasıdır. Eşitliği fıtratta yani biyolojik yapıda arayan bir zihnin konuşması. Oysa kadın-erkek eşitliği bir sosyal sorundur. Köşeli zihinler, eşitliği sosyal boyutta bir türlü göremiyorlar.
Başarıları o kadar çok ki
Ayşe Akın (Kadın Meclis Üyeleri Derneği Başkanı): Kadın ve erkek arasındaki eşitliğin olması gerektiği inancıyla cinsiyetler arasında eşitsizliğin olmadığı siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda görülmekte ve bunu hepimiz bilmekteyiz. Kadın-erkek adasındaki eşitlikte üstünlük ibresi nerede olmalıdır? Kişisel görüşüm eşitsizliğin kadınların üstünlüğü önünde olduğudur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde idari, mali, teknik, mimari alanlarda kadınların başarısı sayılamayacak kadar çoktur.
Üretirken fıtrata bakmıyoruz
Seda Kaya (Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı): Ben aynı zamanda Kadın Erkek Eşitliği Organizasyonu Başkanı’yım. Bu organizasyonun yüzde 19’u kadın. Yani çoğunluğu erkek. Dolayısıyla biz iş hayatında kadın ve erkeği farklı değerlendirmiyoruz. Üretirken, ihracat yaparken işin fıtratını çok fazla irdelediğimiz söylenemez. Bizim için önemli olan o insanın eğitimi, ahlak anlayışı, kültürü ve hayata bakış açısıdır. Avrupa’da doğum izni, çocuk bakımı gibi konularda erkeklerin de hakkı vardır. Çünkü onlarda çocuk büyütmek sadece kadına ait bir görev değildir. Öte yandan kadınla erkeğin farklı rolleri, bünyeleri olduğu doğrudur ama kadın ve erkeğin yüzde 100 eşit olduğu bir toplumda zaten pozitif ayrımcılığa da gerek kalmaz.
İnsan hakları ihlali olur
Betül Elmasoğlu (Ege İş Kadınları Derneği Başkanı): 1985’te Türkiye’nin de imzaladığı BM Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne göre kadın erkekten ayırt edilemez. Bu insan hakları ihlali olur. Kadın erkek eşittir. Tersini kabul etmiyorum. Ama tabii ki kadının doğurganlık özelliği gibi önemli konular ve kanunlarla bu durumu düzenleyen uygulamalar var. Türkiye’de hala işverenler açısından işe alımlarda bu tür durumlar düşünülebiliyor. Bunda yasal eksikliklerin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Avrupa ülkelerinde şiddetle ekonomik özgürlük arasında bağlantı kurularak kadınların iş yaşamına katılımları güvence altına alınıyor. Bizim dileğimiz de bu.
Eşitsizliği kabul etmiyoruz
Berkay Eskinazi (Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği Başkanı): Türkiye ve dünyada kadının iş yaşamına katılımında öncelikle eşitlik prensibi vurgulanıyor. Bu da tüm bilimsel, ekonomik ve siyasal çevrelerce kabul görüyor. Bu noktada iş kadınları olarak eşitsizliği kabul etmiyoruz. Tabii ki fiziksel olarak kadının yapamayacağı birtakım işler olabilir. Ama hep birlik ekonomiye konan katma değerde kadınların rolünü de hiçe saymamak gerekir.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınların iş gücüne katılımı ne kadar teşvik edilirse Türkiye’nin hedeflerine ulaşması o kadar kolaylaşacaktır. Cumhurbaşkanımızın dediğini fiziksel olarak algılıyoruz. Belki çok ağır işleri kadınlar yapamaz ama kadınlar pekala yönetici olabilir. Yönetmesi için sırtında yük taşıması gerekmiyor.