Tarih: 27.02.2023 08:35

DEPREMZEDEYE ÇÖZÜM GETİRMEYEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, MÜLKİYET HAKLARI BAKIMINDAN DA RİSK OLUŞTURMAKTADIR

Facebook Twitter Linked-in

DEPREMZEDEYE ÇÖZÜM GETİRMEYEN CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, MÜLKİYET
HAKLARI BAKIMINDAN DA RİSK OLUŞTURMAKTADIR

6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremlerden
11 ilimiz büyük zarar görmüş, 44 binin üzerinde yurttaşımız hayatını
kaybederken milyonlarcası da evsiz kalmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından 8 Şubat günü, depremden
etkilenen 10 ilimizde OHAL ilan edilmiştir. 24 Şubat günü ise, OHAL
Kapsamında 126 sayılı yeni bir Kararname yürürlüğe girmiştir.
Kararnamenin konusu 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Kahramanmaraş
merkezli depremlerden etkilenen illerde yerleşme ve yapılaşma
konusunda bazı tedbirlerin alınmasıdır.

Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Orman Kanunu Ek 16. maddesinde
sayılan orman alanları ve Mera Kanunu’na tabi alanlar, Çevre
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın talebi üzerine vasıf
değişikliğine gidilerek geçici ve kesin yerleşim sahaları için
kullanılabilecektir.

Kadastrosu yapılmamış ve tescil edilmemiş alanlar, Çevre Şehircilik ve
İklim Değişikliği Bakanlığı’nın gerekli görmesi ve talebi halinde
Hazine adına tescil edilecek ve yapılaşmaya açılabilecektir. Köy
yerleşim alanları dahil belirlenecek geçici ve kesin yerleşim
alanlarında hiçbir ölçekte imar planı aranmayacak, sadece jeolojik
rapor ve zemin etüd raporu yapılacaktır. Bunun devamında Bakanlığın
belirlediği proje ve vaziyet planına göre uygulamalar yapılacaktır.

Bu kararnameyle 3194 sayılı İmar Kanunu yok sayılmaktadır. İmar
planları askıya çıkmayacak, yurttaşlarımızın planları görme ve itiraz
hakları olmayacaktır.

Mülkiyet konusunda da tüm yetki ilgili Bakanlığa ait olacaktır.
Depremzede yurttaşlarımızın mülkiyet ve imar hakları başka alanlara
aktarılabilecek, Bakanlık ve TOKİ eliyle deprem bölgelerinde acele
kamulaştırma yapılabilecektir. Bakanlığın ayrıca depremzede
yurttaşların mülkiyet hakları üzerinde de cins ve pay değişikliği
yapmaya yetkisi olacaktır. Görüldüğü üzere deprem bölgelerinde iskân
ve yapılaşmayla ilgili tek yetkili Bakanlık olmakta, başka kişi kurum
ve meslek örgütlerine hiçbir hak tanınmamaktadır.

Deprem bölgesindeki enkaz atıklarının dökümü için de tek yetkili Vali
olarak belirlenmiş ve atık sahaların tespiti her tür belgeden muaf
tutulmuştur. Kararnamede “Çevrenin korunmasına yönelik önlemler
alınmak kaydıyla” denmesine rağmen tek belirleyicinin Vali olduğu ve
mevzuattan ari olduğu anlaşılmaktadır. Bu belirlemenin hangi çevresel
ve koruma kıstaslarına göre yapılacağı belirsizdir.

Bu Kararname ile Anayasa’ya aykırı olarak Çevre Şehircilik ve İklim
Değişikliği Bakanlığı, deprem bölgesinde Olağanüstü Hal Bakanlığı gibi
yetkilendirilmiştir. Anayasa’da belirtilen dilekçe hakkı dahi işlemez
duruma sokulmuş, yasal kurum ve kuruluşların yetkisi ellerinden
alınmıştır. Kararname ile Medeni Kanun, Orman Kanunu, Mera Kanunu,
Tapu ve Kadastro Kanunu ve bunları yürütmekle sorumlu Bakanlıklar ve
Kurumların yetkileri ellerinden alınmıştır.

Ülkemizin ihtiyacı, planlanmış ve alt yapısı tamamlanmış kentler
yaratmaktır. Depremzede yurttaşlarımızın acil barınma ihtiyacının
çözümü de gerekmektedir. Ancak acil ihtiyaçlar ile kentleşme
politikaları birbirine karıştırılarak plansız ve hukuksuz
yapılaşmaların önü açılmaya çalışılmaktadır.

Yaşanabilir kentlerin bütüncül bir planlaması yapılarak, tarım ve mera
alanları ile doğal alanlar ve kıyı alanlarının statüleri korunarak
depremzede yurttaşlarımız için yaşanabilir kentler ve konutlar yapmak
mümkündür. Bunun için bilim ve hukuku saf dışı bırakmak değil,
bizatihi onlarla beraber çalışmak gerekmektedir. Ülkenin tüm
kaynaklarını bir Bakanlık emrine vermek de iyi niyetli bir yaklaşım
olmaktan çok uzak, bizi yeni afetlerden koruyamayacak akıldan yoksun
bir yaklaşımdır. Demokratik geleneklerden yoksun, oldu bittiye
getirilmiş kararnamelerle bu ülke yönetilemez.

Ülkemizi tüm toplumsal dinamikleriyle ve ortak organizasyonlarla bilim
ve hukukla yeniden inşa edebiliriz.

Anayasa’ya aykırı bu Kararname depremzedelerin sorunlarına çözüm
olamayacağı gibi mülkiyet hakları da risk altında kalacaktır. Bilime
ve akla aykırı kabul edilemez bu Kararnameye TBMM geçit vermemelidir.

Türkiye Barolar Birliği
Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —