9285,26%2,81
34,49% 0,10
36,41% 0,19
2956,69% 0,74
4955,48% 0,56
Aileleri çocukların cep telefonu kullanımı konusunda uyarılarda bulunan Sağlam, “Cep telefonu ahizesini farklı aprikatörlerle kulaktan uzaklaştırılması gerekir. Çocukların cep telefonu kullanması belli bir yaş öncesi, çocukların kemik yapısı, kafatası yapısı tam yerine gelmediği için, beyin koruması tam olmadığı için, özellikle cep telefonuyla direkt temas etmeleri beyin dokusuna, radyasyonun maruz kalmasına neden oluyor ve beyin dokusuna radyasyonu alıyorlar. Bu da beyin gelişimini ve ileride beyin tümörü olmalarını arttırıyor. Tabi ki bu tümör gelişimi bir günde üç günde olmuyor. 10-20 yıl gibi uzun sürelerde oluyor. Cep telefonu kullanımları da artık yavaş yavaş bu süreler yaklaşıyor. Biz bu vakaları görmekten korkuyoruz” dedi.
ÇOCUKLAR CEP TELEFONUNU KULAĞA DAYAYIP KONUŞMAMALI
Sağlam şöyle devam etti:
“Özellikle çocuk yaş grubunda direkt cep telefonuyla kulağa dayayarak konuşmamaları. Ara kablolar, cep telefonu kendilerinden uzaklaştırıcı farklı aprikatörler var bunları kullanabilirler. Hoparlörleri açıp konuşabilirler, konuşmayabilirler. Ailelerin bu konuda biraz da bilinçli olup çocuklarını korumaya alması ve teknolojiyle direkt maruz bırakmaması gerekiyor. İleride de şuan yavaş yavaş görmeye başladık ki bu tip maruzatlara bağlı olarak özellikle telefonların alırken ve kullanırken bir radyasyon değerleri vardır. Değerleri düşük olan telefonları almayı düşünebilir. Ya da telefon ahizesini kulaktan uzaklaştırarak ara kablolar kullanarak cep telefonuna direkt teması engelleyerek bunun önlemini almak mümkün olabilir” dedi.
VÜCUT RADYO TERAPİSİ İLE HASTALIĞI YÜZDE 90 YOK ETMEK MÜMKÜN
Vücut radyo terapisinin radyo onkolojisi alanında son zamanların önemli gelişmelerinden bir tanesi olduğunu ifade eden Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, vücut radyo terapisi ile yüzde 90 ve üstünde hastalığı yok etmenin mümkün olduğunu belirtti. Prof. Dr. Sağlam, “Türkiye’de bu konuyla özel olarak ilgilenen arkadaşlarımız var. Öncelikle kobalt kaynaklı makinelerde yapılan ve beyin dokusunda yapılan tedaviler vardı. Şimdi kobalt bazlı makineler daha eski makineler oldu. Artık daha spesifik makinelerde bu tedaviler yapılmaya başlandı ve sadece beyinde değil, vücudun diğer bölgelerinde de etkili olmaya başlandı. Akciğer tümörlerinde, erken evre, evre bir akciğer tümörlerinde ilk başlı yaşlı anestezi sorunu olan, ameliyat olmayan, ameliyatı riskli olan hastalarda bu tedaviyi uygulayabiliyorduk. Sonuçların iyi olduğunu gözlemledikçe ve bilgi birikimi arttıkça cerrahi ile eş değer sonuçlar olduğunu gördük. Şuan hasta ve hekim tercihine göre ilk devre olan akciğer tümörlerinde vücut radyo terapisi ile yüzde 90 ve üstünde hastalığı kür elde etmek ve hastalığı yok etmek, cerrahi ile benzer şekilde mümkün olmaya başladı. Karşılaştırmalı çalışmalarda cerrahi yapılan ve radyo terapi yapılan iki kollu karşılaştırmalı çalışmalarda gösterdi ki her iki kolda da gerek hastalığın lokal kontrolü gerekse hastanın sağ kalımı beklenen yaşam süresi benzer şekilde. Böyle olunca da artık hastalarda özellikle erken evreli akciğer tümörlerinde radyo cerrahiyi fazla kullanmaya başladık ve artarak devam edecektir. Biz bu yöntemi hastalarımıza teklif ediyoruz” şeklinde konuştu.
PROSTAT TÜMÖRLERİNDE DE VÜCUT RADYO TERAPİSİ ÖNEMLİ
Prostat tümörlerinde de vücut radyo terapisinin önemli bir kullanım olduğunu söyleyen Sağlam konuşmasını şöyle tamamladı:
“Akciğer tümörleri dışında yine önemli bir kullanım noktası prostat tümörleri. Çünkü prostat hastaları da erken dönemli ve belli grup hastalarda aynı şekilde prostat cerrahisine birebir eş değer, radyo terapisiyle de aynı sonuçları almak mümkün. Böylece hasta bir ameliyata maruz kalmıyor, anestezi ile durumlara maruz kalmıyor. Bunlar genellikle yaşlı hastalar, ameliyatsız bir şekilde tedavi olmaları mümkün oluyor. Tabi giderek yaygınlığı arttı. Bizim de kullanma alanlarımız genişliyor. Ağrıları kontrol etmekte, akciğere yayılmış hastalığı kontrol etmekte ve diğer organlara da noktasal yüksek dozlu birkaç tedavi vererek tümörü yok etmek mümkün olmaya başladı.”