Dünya Çocuk Hakları Günü, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Prof. Dr. Cemil Bilsel Konferans Salonu’nda düzenlenen programla kutlandı. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesinin 20. yılı dolayısıyla düzenlenen programa, Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu Başkanı Avukat Figen Özbek, derneğin kurucu üyelerinden Yasemin Öney Cankurtaran, eğitmenler, davetliler ile öğrenciler katıldı. Program, Borusan Çocuk Korosu’nun mini konseri ile başladı. Ardından “Çocuk Hakları Sözleşmesi`nin 20. Yılında Neredeyiz” konulu foruma geçildi.
Forum öncesinde açıklama yapan Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu kurucu üyesi Yasemin Öney Cankurtaran, “BM’nin 1959 yılında imzalamış olduğu Çocuk Hakları Bildirgesi, Türkiye tarafından 1994 yılında kabul edildi. Aradan 20 yıl geçti biz bu sözleşmeyi kabul edeli. Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu olarak bu 20 yıl içerisinde Türkiye’de neler yaptık bunu değerlendireceğiz. Hangi noktadayız, neler yapılıyor ve hangi eksikliklerimiz var ve BM’nin çocuğun yüksek yararı tutumuna karşın Türkiye ne durumda bunu değerlendireceğiz” dedi.
Okullarda çocuk haklarının öğretilmesi için ek ders verilmesi gerektiğine dikkat çeken Cankurtaran, “Bizim hedefimiz 21. yüzyılda çocuklar artık haklarını kendileri koruyabilmelidirler. En büyük hedefimiz çocukların kendi haklarını bilebilmesi. Burada da teklif edebileceğimiz en güzel husus artık okullarımıza çocuk haklarıyla ilgili ders verilmesi. Çocuklar kendi haklarını bildiği zaman emin olunuz ki çocuk evlilikleri çocuk işçilikleri ve çocuk suçları sayısı çok daha azalacaktır” diye konuştu.
Çocukların karıştığı suç oranındaki artışa dikkat çeken Cankurtaran, “Bugün Türkiye’ye baktığımızda son 15 yıl içerisinde iki katına çıkmış bir çocuk suçluluk oranı var. Cezaevlerindeki duruma baktığımızda BM’nin Çocuk Hakları Bildirgesi`ne hiçte uygun olmayan şartlar var. Çocuk işçiliği konusunda maalesef dünya standartlarının ve evrensel boyutların çok aşağısında kalan standartlar var” dedi.
“CEZAEVLERİNDE 334 ÇOCUK ANNELERİYLE YAŞAMAK ZORUNDA KALIYOR”
Cezaevlerinde anneleriyle birlikte yaşamak zorunda kalan 334 çocuğun bulunduğunu ifade eden Cankurtaran, “Bugün cezaevlerinde anneleriyle beraber yaşamak zorunda kalan 334 tane çocuğumuz var. 1999 yılında 4,5 milyon olan sayı 2012 yılında 7,5 milyon olmuş işçi sayımız var. Aile içinde istihdam edilen ve kayıtlara yansıtılamayan. Kayıtlara yansıtılan işçi çocuk sayısı 893 bin. Bu sayıların ötesinde şuna bakmak gerekiyor; devlet hangi noktada çocuğun yüksek yararını koruyor. Bunlara baktığımızda özellikle çocuk gelinlerde yaşanan intiharlar, psikolojik depresif durumlar olduğu sürece bunlara bakmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
“ÇOCUK GELİNLER İLE İLGİLİ KONU ÇOK VAHİM”
Çocuk gelinler ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Cankurtaran, “Maalesef çocuk gelinler ile ilgili konu çok vahim. Türkiye’de çocuk gelinlerimiz sesini çıkaramıyor. Bakınız Niğde’de bir genç kızımız 13 yaşında silahla intihar etti. Oysa Norveç`te 13 yaşında bir kız kendi blokundan ‘beni büyük biriyle evlendirmek istiyorlar, kurtarın’ dedi, bütün Norveç ayağa kalktı. Demek ki toplum olarak bir şey yapmak gerekiyor. Devlet olarak, STK olarak, vatandaş olarak çocuk haklarına hep birlikte sahip çıkmamız gerekiyor. En önemlisi devletin projeksiyonlarında, siyasi politikalarında borçlu çocuk doğurmamamız gerekiyor. Çocukları biz hem ekonomik olarak borçlu doğuruyoruz, hem sosyal alanda borçlu doğruyoruz. Savaş ortamında doğurduğumuz çocuklara barışı öğretmemiz gerekiyor. Barış ortamında, huzur ortamında çocuklar yetiştirmemiz gerekiyor. Barışı öğretemezsek barışı yaşatamayız. Çocuklar barışı öğrenmenin hakları olduğunu bilmelidirler. Ve biz bu konuda burada bunu tartışacağız” dedi.