Doğa Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Nazlı Çelik, obezite yani şişmanlığın, vücuttaki yağ dokusunun fazlalığı ve ağırlık artışı olduğunu belirterek, ?Obeziteyi belirleyen genetik, çevresel etkenler, sosyo-ekonomik durum, metabolik hastalıklar, ilaçlar gibi birçok faktör vardır. Genelde hastaların eğilimi, daha çok bu faktörleri sorumlu tutmak yönünde olsa da; obezitenin en önemli nedeni, gereğinden fazla besin alımıdır? dedi.
Günümüzde çalışma hayatının yoğun temposu, mutfağa ayrılan zamanın azalmasının, kolay ve çabuk hazırlanıp tüketilebilen yiyecekleri daha fazla hayatımıza katıldığını söyleyen Nazlı Çelik, bu besinlerin de sebze ve meyveden uzak, fazla miktarda şekerli ve yağlı, yüksek kalorili yiyecekler olup, özellikle çocukların ve gençlerin damak tadına daha hoş geldiğini kaydetti. Nazlı Çelik, ?Egzersizden uzak yaşantıyı benimseyip, en kısa mesafeler için bile araba kullanmak, özellikle bilgisayar ve televizyon karşısında geçirilen zamanlar da buna eklenince obezite kaçınılmaz olmaktadır. Obezite hastalığı, 21´inci yüzyılın kronik hastalıklara ve ölüme neden olan en önemli küresel sağlık sorunları arasındadır. Buna neden olan ise vücuttaki normal olmayan yağ birikimidir? dedi.
Diyetisyen Nazlı Çelik; obezitenin esasen bakıldığında, ?Şeker hastalığına, yüksek tansiyona, kalp krizi riskine, ağır uyku apnelerine, inme sebebiyle felç olma tehlikesine ve damar tıkanıklığına sahip olmak demektir? değerlendirmesinde bulundu.
TİP 2 DİYABET VE OBEZİTE ARASINDAKİ BAĞLANTI NEDİR?
Obezite yalnız estetik bir sorun olmayıp bir çok hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını vurgulayan Çelik, Tip 2 diyabet, hipertansiyon, arterioskletorik kalp hastalıkları, menstrial siklus bozuklukları, gebelik komplikasyonlarında artış, safra kesesi taşları, yağlı karaciğer, uyku apnesi, osteoartrit ve depresyonun bunlardan birkaçı olduğunu bildirdi.
Obezitenin belirlenmesinde önemli ölçüm, beden yağ oranı olduğunu vurgulayan Çelik, ?Bu oran kadında yüzde 20-25, erkekte yüzde 15-18´dir. Ancak, bu ölçüm hassas olsa da uygulanması güç bir yöntemdir. Bu nedenle daha kolay uygulanan Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılır. BKİ, ağırlığın boyun karesine bölünmesi ile elde edilir. İdeal olan 20-25 kg/metrekaredir. 25-30 kg/metrekare fazla kilolu, 30 kg/ metrekare üzeri obez, 40 kg/metrekare üzeri morbid obez olarak tanımlanır? dedi.
Obezitede beden yağı arttığını yineleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Nazlı Çelik açıklamasına şöyle devam etti: ?Bu yağın hangi bölgelerde dağılmış olduğu da önemlidir. Karın ve bel çevresinde artan yağ dokusu, diyabet riskini daha fazla arttırır. Tip 2 diyabet ile obezite arasında çok yakın ilişki olup, Tip 2 Diyabet olan bireylerin yüzde 80´i şişmandır. Obezite, insülin direncine neden olmakta, bu da diyabet oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Obezite aynı zamanda diyabet tedavisi ve kan şekeri kontrolünü de zorlaştırmaktadır. Kilo verme ve egzersiz ile kan şekeri kontrolü çok daha kolay olmakta, oral antidiyabetik ilaç dozları da obez hastalara göre belirgin olarak azalmaktadır.
Diyabet ve obezite arasındaki bu yakın ilişki düşünüldüğünde, erken alınacak önlemler ile sonuçların güz güldürücü olduğu açıktır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, yaşam tarzı değişikliklerinin Bozulmuş Glikoz Toleransı´nın (BGT), Tip 2 Diyabete ilerlemesini engelleyebildiğini göstermiştir. Örneğin; Finnish Diabetes Prevention Study´de, kilo verme, yüksek posalı, düşük yağ içeren diyet ve artmış egzersizle, Bozulmuş Glikoz Toleransı olan ve aşırı kilolu kişilerde Tip 2 Diyabet´e gidiş yüzde 58 oranında azalmıştır?.
Obezitede, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik bir hastalık olarak düşünüldüğünde, tedavisinin zor ve uzun olduğunu belirten Nazlı Çelik, ?Egzersiz, düşük kalorili diyet, psikolojik destek gibi çok sayıda komponenti olan obezite tedavisinden önce, obezitenin oluşumunu önlemek her zaman olduğu gibi daha önemlidir. Bu nedenle de bunun hayatın ilk yıllarından itibaren ele alınması gereken bir konu olduğu unutulmamalıdır. Çocukların beslenmesindeki bilinçsiz davranışlar, obezitenin temel taşlarını hazırlamaktadır. Çünkü çocuklukta yağ hücreleri ve adipoz doku kütlesindeki artış, obeziye hazırlayıcısıdır. Obezlerde bu adipoz doku kütlesi, normal bireylerden 5 kat daha fazladır. Bilindiği gibi düzenli beslenmek de yağ hücresi sayısını değil boyutunu küçültür? dedi.
Beslenme alışkanlıkları ve egzersiz bir yaşam tarzı sonucunda gelecek yıllarda obezitenin daha da artan bir sıklıkla devam edeceğini bildiren Çelik, eskiden şişmanlık sağlıklı olmanın göstergesiyken günümüzde ciddi bir sağlık sorunu olarak görüldüğünü, bu konuya verilecek önem ve yapılacak eğitimlerle ´Bir dirhem etin bin ayıp örtmediğini´, hatta birçok hastalığı da beraber getirdiği öğretilirse, başta diyabet olmak üzere bazı hastalıkların ortaya çıkması önlenebileceğini veya geciktirilebileğinin altını çizdi ve tedavilerinin kolaylaşabileceğini belirtti.