SARUHANLI - Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Başkanı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, ailelerin karneye gerektiğinden fazla ya da az önem göstermemesi gerektiğini belirterek, "Aile bireylerinin karne kavramı ile ilgili görüşlerini çekinmeden, kırıcı olmayan bir dille çocuklarıyla paylaşması önemli ancak bundan daha da önemlisi çocukların karne ile ilgili düşüncelerini aileleriyle paylaşabilmesidir." ifadesini kullandı.
Yeditepe Üniversitesi'nden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Coşkun, çocukları karne alacak ailelere önerilerde bulundu.
Karnenin, eğitim-öğretim sürecinin öğrenciye bilişsel, duyuşsal ve psikomotor özellikler bakımından neyi ne kadar kazandırdığını gösteren önemli bir araç olduğunu anımsatan Coşkun, "Bu nedenle karne akademik gelişimi desteklemede önemli bir yol gösterici olarak da görülür. Bu anlamda karne, öğrencinin hem kendisi hem de ailesi için bir öz değerlendirme yapmasına ve gerekiyorsa öğrencinin onayıyla ders çalışma alışkanlıklarında düzenlemeler yapılmasına yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.
- "Aile tutumu, öğretmen, sınıf ortamı, araç-gereç de önemli"
Ailelerin, karneye gerektiğinden fazla ya da az önem göstermemesini öneren Coşkun, karnenin, öğrenci gelişimini desteklemede kullanılacak araçlardan yalnızca biri olarak görülmesi gerektiğini kaydetti.
Coşkun, "Karne, öğrencinin dönemlik değerlendirilmesidir ve asla kişiliğinin bir parçası olarak görülmemelidir. Karne başarısı ile çocukların kişiliklerinin değerlendirilmesi, etiketlenmesi yanlıştır. Öğrenme durumsaldır ve aile tutumu, öğretmen, sınıf ortamı, araç gereç ve benzeri pek çok etmenden etkilenir. Karne aslında bu bütünün bir değerlendirmesinin sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.
- "Çocuğunuzun kendi karnesi ile ilgili düşüncelerini dinlemelisiniz"
Karnenin sohbet gündeminde olacağını ve olması gerektiğini aktaran Coşkun, "Aile bireylerinin karne kavramı ile ilgili görüşlerini çekinmeden, kırıcı olmayan bir dille çocuklarıyla paylaşması önemli ancak bundan daha da önemlisi çocukların karne ile ilgili düşüncelerini aileleriyle paylaşabilmesidir. Çocuk, kendi öz değerlendirmesini çekinmeden yapabiliyor olmalı. Çocuğunuzun kendi karnesi ile ilgili düşüncelerini dinlemelisiniz. Zayıf ya da güçlü olduğu derslerle ilgili düşüncelerini öğrenmelisiniz. Ebeveynin karneyi çocuğun kimliğinin, kişiliğinin önüne geçen bir durum olarak görmediğini bu sohbetlerde açıkça belirtmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
- "Kötü karnenin birçok nedeni var"
Kötü karnenin birçok nedeni olduğunu belirten Coşkun, şunları kaydetti:
"Bu nedenleri anlamadan sadece sonuca odaklanmak, velinin kendi ebeveynlik karnesinin asla düzelemeyeceğini gösterir. Çocuğunu iyi tanıyan bir veli, karne ile ilgili çok olumlu ya da olumsuz bir tutum sergilememesi gerektiğini bilir. Çocuklarla ilgili tutumlarımızı sınav, karne, başarı ve benzeri dışsal özellikler etkilememeli. Çocuklarımızı olduğu gibi kabul etmek ve onlarla ilgili olumlu duygulara sahip olduğumuzu hissettirmek en sağlıklısıdır. Böyle sağlıklı güven ilişkisi kurulan ebeveyn-çocuk ilişkilerinde çocuğun kendini değerlendirmesine ve 'ben ne gibi düzenlemeler yaparsam zayıf olduğum dersimi geliştirebilirim' diye düşünmesine yardımcı olmak kolaylaşacaktır. Aksi durumlarda yani ceza, mahrumiyet, duygusal baskı ve benzeri durumlarla karşılaşması öğrencinin öğrenme sürecine ilişkin olumsuz tutum geliştirmesine neden olacak ve karne amacına ulaşamayacaktır."
Coşkun, sömestir tatillerinin, öğrencilerin öncelikli olarak dinlenmesi için olduğunu, çocukların kendi tatil programlarını, günlük rutinlerini kendilerinin planlaması gerektiğini bildirdi.