Tek arzusu öğretmenlik atamasını alıp mesleğe başlamak ve sevdiği adamla evlenmek olan İnci´nin hayatı tıbbi bir kazayla bir anda altüst olur. Rutin bir muayene için gittiği jinekolog tarafından yanlışlıkla yapılan suni döllemeyle hamile kalır. Üstelik zerk edilen numuneler çalıştığı otelin sahibi Engin Akarcalı´ya aittir ve kanser tedavisi görmüş genç adamın baba olabilmek için bu son şansıdır. Bu olay İnci için olduğu kadar, annesi Süheyla, anneannesi Esma, evlenmek üzere olduğu komiser Serhat için de şoke edicidir. Esma hadiseyi mukadderat olarak görür ve bebeği aldırmasını asla istemez. Süheyla kızının başına gelenleri kaderin tuhaf bir tekerrürü olarak görür; çünkü o da genç yaşında kızına hamile kalmış, evlilik dışı hamileliğin tüm zorluklarını yaşamıştır. Bu yüzden ne olursa olsun kızının kararına saygı duyacaktır.

Serhat ise yıkımların en büyüğünü yaşar, öpmeye kıyamadığı sevgilisinin başına gelene ilk anda inanamaz ve fakat onun için ne kadar zor olsa da İnci´yi asla yalnız bırakmaz. Ya kanser tedavisi görüp hayata yeniden tutunan Engin? Hiç tanımadığı bu genç kızla yollarını kesiştiren mucizevi tesadüfün hayatının en büyük aşkına dönüşeceğinden habersizdir. Çocukluğunu, genç kızlığını anneannesinin tembihlerine uyarak tek bir hata yapmadan geçirmiş olan İnci bu olayın artçı depremleriyle sarsılıp durur. Her şey birbirine karışmış gibidir. Aşk, annelik, vefa, sorumluluklar, gelecek... Kalbi bir yandan gerçek aşkla tanışıp küt küt atarken, öte yandan anneliğin sorumluluğunu şaşkınlıkla hissetmeye başlar. İnci zamanla hayatın mucizelere gebe olduğunu ve onun gücüne karşı koyamayacağını anlayacak, kendisi ve bebek için en doğru kararı vermeye çabalayıp duracaktır.