Muammer Kökcüoğlu


Soma'dan Ağıtlar…

Soma'dan Ağıtlar…


Soma’dan ağıtlar…

Soma’daki maden ocağında meydana gelen olayda manzara içler acısı. Soma perişan…

Soma da can pazarı var…

Soma da mahşeri telaş yaşanıyor…

 Aileler tedirgin ve feryatlar yürekleri dağlıyor…

Cansız bedenler ocaktan kâh bir bir kâh toplu halde çıkarılıyor…

Soma’daki manzara dehşet verici…

Soma’daki manzarayı görünce insanın içi acıyor, yanıyor, kavruluyor.

Soma’daki facia insanların acıttı.

Soma da analar, babalar evlat acısıyla yanıp tutuşuyor.

Soma da gelinler kocasız, evlatlar babasız kaldı.

Dışarıda analar, banalar, bacılar, eşler, çocuklar ailelerin tüm insanlar feryat-figan edip, ağıtlar yakarken sanmayın içeridekiler ansızın ölüyor. Hayır, onlarda ruhlarını Rab’lerine gönderirken tıpkı Şerif Enginbayır`ın ölüme adım adım giderken yüreğinden dökülen şu satırlar:

“IŞIĞIM SÖNDÜ

Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor,

Yanımda ölü arkadaşlarım.

Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım.

Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın,

Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım.

Işığım azalıyor, hoşça kalın.

Üstüme değil içime çöken ocağın sessizliğinde

Tek tek seslerinizi duyuyorum, yüzlerinizi görüyorum,

Işığım azalıyor, soluğum azalıyor, biliyorum,

Yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyorum.

Işığım söndü, işte gidiyorum..,

Ah, en çok da şimdi, bir bilseniz

Nasıl da bulutları, ağaçları, gökyüzünü özlüyorum.

Işığım söndü. Hoşça kalın, arkadaşlarım çoktan gitti,

Artık ben de gidiyorum...” gibi. Diğer maden şehitleri de ağıtlarla ruhlarını teslim ettiler…