Ahmet AKGÖNÜLLÜ


SOĞAN HİKAYESİ

SOĞAN HİKAYESİ


SOĞAN HİKAYESİ

Yıl 1994. Eşen'deyiz. Nami diğer KESTEP.

Komşum ve meslektaşım Mehmet Dobur . İki köylü çocuğu öğretmen olmuş ve yine en güzel iklimin hüküm sürdüğü Kestep'teyiz. Mesai saatleri dışında köylü ne yapıyorsa biz de ayak uydurmuş gidiyoruz. Eşen guzel, köylüler guzel. Öğrencilerimiz de harika. En iyi dostlukların kurulduğu yer, unutulmazlar, unutmadıklarımız. Öyle saymakla bitmez. Kibar Osman abim, okul komşumuz Cahit ,Mehmet, Faruk,.. Sayamadıklarımızdan af dileyerek devam ediyorum.

Akşamları ve tatillerde kahvede oyunlar, tatlı siyaset sohbetleri... Burada Merhum Hançer den bahsetmemek olmaz.

Bir sonbahar günü yine kahvedeyiz. Bir fikir aklıma geldi. Mehmet e donerek" Ya Komşum bizde köylüyuz gel birseyler yapalım. Dedim. Sohbet başladı ve soğan ekmek fikrinde mutabık kaldık. Oradan ağa çocuğu Ekrem Demir atıldı. Siz sığan ekin tarla benden.Aga dedikleri gibi, ağanın eli tutulmaz dedik kabul ettik. Tarla hemen Esen in içi gibi yakın. Dört dönüm tarla. Bizde bir heves ki sormayın. Ama Cahit kıs kıs gülmeye başladı." Hadi be, sizden çiftçi olmaz" diyerek gülüyor. Bizim heves daha da arttı. Hadi bakalım sogancilar diyerek bizi destekleyenler de var. Şoför Mehmet " Olur derken; Cahit gülmeye devam ediyor. Biz karar verdik, Ağa çocuğu tarlayı verdi. Gidip gördük hoşumuza da gitti. Ama esas mesele nasıl dikilecek, nasıl yapacağız. Başladı bizde bir telaş. Yer hazırlanacak, sogan tohumu bulunacak... Köylü çocuğuyuz ama soğanı Biz ancak sofrada, bir de annelerimizin bahçeye diktiği bizim de acıkınca kaptigimiz koy ekmeğinin arasına bahçeden koparıp ekmeğin arasına koyduğumuz taze soğan dan başka bilgi yok. Tabi bizde heves devam ediyor. Gittik iki kilo soğan tohumu aldik, iki kutu da ayrı soğan tohumuymus. Biri İsrail, biri Alman soğanı. Ekrem ağa yerin hazırlanması da benden dedi ve tarlaya gittiğimizde yer hazırlanmıştı bile. Ne lazım dedik. Cahit gübre lazım dedi, tabi dört çuval da gübre aldik.

Yağışlı bir hataydı, elimizde soğan tohumları Cahit in motoru arkasında bizim gübre çuvalları. Tarlaya vardık, yağmur hafif hafif ıslanmaya devam etse de vazgeçmek yok. Soğan tohumlarını nasıl serpecegiz,gübresi nasıl atacağız düşüncesi aldı bizi. Sığan tohumu dediğin kum tanesi gibi. Kararı bulmak bize kalsa mümkün değil. Bizi bir düşünce aldı. Tabi imdada yine Cahit yetişti. " Sizin beceremediniz yok, verin bakalım şunları diyerek elimizden tohumları aldı başladı toprağa saçmaya. Tabi biz ne diyelim, bilsek yapardik. Yağmur bizi ıslanmaya devam ederken Cahit tohumları bir çırpıda saciverdi. Ekrem traktörle zaten hazır. Tohumları toprağa karıştırma da tamam. Sözde Biz Komşum ile soğan ekiyoruz. Cahit tohum saçıyor, gübre saçıyor, Ekrem tohumları toprağa karıştırıyor. Sözde sogancilar ve seyirciler tarlanın bir köşesinde seyirci olduk. Telaş bizde çalışma dostlara....

Nihayet tarla ve soğan ekimi tamam. Bize telaş ve ıslanma düştü. Seyirciler de gülen mi ararsın, bizi destekleyen mi ararsın.

Artık okuldan sonra kahvede zaman geçirmek yok; soğan tarlamızı kontrole gidiyoruz. Adımız Soğancı hocaya çıktı. Ne gam dediğimiz dostlarımız sayesinde yapmıştık.

Bir hafta sonra soğanlar toprağın üstünde görünmeye başladı. Bizde bir keyif ki sorma...

Komşum Mehmet ile Soğancı olmuştuk. Artık kahvede akşamları soğan sohbeti çaylar, oyunlar... Başardık tabi ki. Tarla Ekrem ağa dan, ekimi Cahit ten. Keyfi bizden.

Nihayet tarla sloganlarla dolmuştu. O sırada beklenmedik ,biraz da sürpriz bir tayinle ben Marmaris e gittim. Soğanların bakımı ve diğer işler Komşum Mehmet e kalmıştı. Hoş bana kalsa da beceremezdim. Tarla bol yağış neticesinde ot kaplamışti. Bizim altından kalkabilecegimiz iş değildi elbet. Nihayet soğanlar büyümüş, ama otlar içinde hasarın yapmak bizim için imkansızdı.O sırada Kibar Osman abimin de meşhur Dacia si vardi.

Bir hafta sonu evimin önüne araba yanaştı. Eşen den dostlar gelmisti. Arabanın bagajı açıldı ve yarım çuvaldan fazla soğan çıktı. İşte bizim Komşum, meslektaşım Mehmet ile soğan hikayemiz. Ne güzel günlerdi o günler. Unutulmaz dostluklar..

Keşke Esen de olsaydım. Kestep sen hep kalbimde ve hatıralarım yaşıyorsun.

İsimlerini sayamadan bütün dostlarıma selam olsun