Aşkın NEHİR


Ölüm Fevzi'yi Bizden Aldı

Ölüm Fevzi'yi Bizden Aldı


Ölüm Fevzi'yi Bizden Aldı 

Özel gereksinimli can çocuklarımız, onlar aileleri ve bizim için çok değerli varlıklar.

Neden mi?

Onların anne, babaları, kardeşleri ve sevenlerin hoşgörüsü, yardımları, karşılıksız sevgileri ile tutulurlar yaşama. Kötülük bilmez onlar. Yapılan yardım ve iyiliklerin değerini en iyi bu canlar bilir.

 Ölüm her zaman var. Bu kaçınılmaz. İnsanı kahreden, üzen erken ve talihsiz ölümler. Yakın bir süre önce Fatma Nur'umuzu sonsuzluğa yolcu ettik. Annesinin, babasının inanılmaz bir çabası, sevgiliyle tutunuyordu yaşama. O artık bir melek...

Feyzi Yılmaz'ı çok talihsiz bir şekilde sonsuzluğa yolcu ettik. Hiç beklemedik bir zamanda, yerde ve beklemedik bir insanın katli ile ne yazık ki!

Fevzi, bir bilge, sanki ermişlik katına gelmiş bir insan gibiydi. 'Salı Pazarı'nın en renkli, güler yüzlü, pazarcıların can dostu, pazarın olmazsa olmazıydı o güzel insan.

Bizim içinde öyleydi Fevzi...

Uzun yıllardır Özel Eğitim alıyordu kurumumuzdan. En erken o gelir dersine. Arka bahçede, sınıfta,  grup odasında normalin dışında bir durum varsa, hemen bana bildirirdi.  Hocam, hocam diye nazikçe başlardı söze...

Bunu çok iyi niyetle, hoşgörü ile yapardı. Yaradan’ın adı ile başlayıp, Yaradan’ın adı ile aman kimseye bir şey olmasın hocam ile bitirirdi sözlerini.

Yaşı vardı, oldukça iriydi. Masum bir çocuk gibiydi. Ben Fevzi'nin söylediklerini her zaman önemser ve ne yapılması gerekiyorsa hemen yapar ya da yaptırırdım. Dediği yapıldığında, Yaradan’ın adıyla defalarca teşekkür ederdi. Önemli bir eksiğin giderildiğini, kendisine değer verildiğini düşünürdü o zaman.

Öğretmenleri,  arkadaşları ile çok uyumlu ve derslerini önemserdi. Bazen onunla yaşıt olan Şenay'a takılır ve biraz kızdırdığında, Şenay, hocam şu Fevzi’ye bir şey söyle diye bana seslenirdi. Ben de Fevzi'nin centilmen biri olduğunu. Sana şaka yapıyor deyip, birlikte gülüşüp işi tatlıya bağlandık her zaman.

Uzun yıllar önce yakın arkadaşımın oğlunun düğününde Fevzi 'Gelin Arabasının önünü ısrarla kesmeye çalışıyor. Üç tane '10 TL' istiyor. Damadın iri yarı bir arkadaşı da incitici bir şekilde Fevzi’yi aracın önünden zorlayarak yan tarafa almaya çalışıyor. Bu düğünde hiç hoş bir davranış değil. Fevzi direniyor.

Hemen müdahale ettim. Fevzi ne istiyorsun bana söyle, ben vereyim deyince; “hocam ben senden ne isterim, nede alırım? Ben düğün sahibinden 'üç onluk' istiyorum” dedi.

Ben düğün sahibine haber gönderince, koşarak geldi arkadaşım yanımıza. Ne istiyorsun Fevzi diye sorunca 'üç 10'luk' istiyorum’ dedi. Arkadaşım, sana daha çok vereyim sen üzülme deyince; “olmaz sen düğün yapıyorsun İsmail amca, ben seni çok zarara sokamam bunu bil” dedi. Böyle düşünceli iyi biriydi Fevzi.

O kadarda mütevazı, O kadarda insandı.

Ailesinin, yakınların çabası, bizden aldığı eğitim ve  'Salı Pazarı'nın iyi insanları, esnafları ile Fevzi onlara yardım ederek üretken, insan ilişkilerini geliştiren, yaşamını anlamlandıran bir insan, bir bireydi. Kendisi ile insanlar ile barışık biriydi.

Pazartesi gününden gelenlere gidip tezgâhlarının kurulup hazırlanmasına yardım ederdi. Salı sabahları çok erken giderdi pazar yerine. Yaz akşamları dönerken beni arka balkonda görünce güler yüzle, samimi bir ses tonuyla selamlamadan geçmezdi. 

 Biz çok değerli güzel bir insanı kaybettik ne yazık ki. Yeri doldurulması mümkün değil. Annesinin, babasının, sevenlerinin başı sağ olsun.

 Fevzi'nin toprağı bol, mekânı cennet olsun. 

Bizim gönlümüzde her zaman yaşayacaksın sen Fevzi...