Mustafa Ali ÖZTÜRK


KİTAP HEDİYE ETMEK

KİTAP HEDİYE ETMEK


Kitap hediye etmek, günümüz insan yığınlarının oldukça sıradan bulduğu açık açık burun kıvırdığı, hakir görüp küçümsediği bir hediye çeşididir. Ülkemizde bu hediye çeşidi resmen ayağa düşmüştür. Toplum arasında kitaba ve bilumum basılı eserlere ilgi o kadar az ki kitap hediye etmek hediyeden sayılmıyor. Kitapla hediyeleşmek dalga geçilen basmakalıp bir durum halini almış durumda. Toplumumuzu bu duruma düşüren ise kitabın insana ve dahi topluma kazandırdıklarının farkına varamaması, kitabın ne anlam ifade ettiğini bilememesidir.

Amerikalı ünlü bir yazar Earl Nightingale ait, ?Biz zevk için harcadığımız paradan fazla kitap için sarf etmediğimiz müddetçe bu ülke hiçbir zaman medeni bir ülke olamayacaktır.? sözünü ülkemiz açısından düşündüğümüzde vahim bir tablo karşımıza çıkıyor.  Ülkemizde birçok şehirde hiç kitapevi yokken kitap harici hediyelik eşya satan onlarca dükkân mevcut. Bu da zevk için para harcayıp kitap için harcamadığımızın açık bir delilidir. Aslında kitapların hiç solmayacak bir gül demeti olduğunu görebilsek, anlayabilsek durum daha umut verici olurdu. Ancak böyle bir durum şu anda ufukta gözükmüyor. Kitaplar hala istenilmeyen hediyeler. ABD toplumu ile ülkemiz arasındaki fark ise ortada. Adamlar kitaba para harcamaktan geri durmuyorlar. Kitaplar sayesinde ulaştıkları refah seviyesi sayesinde de zevk için harcayacakları paraları da her zaman oluyor.

Toplumumuz okumaya değer vermiyor, okumuyor. Kendilerini okumaya yönlendirecek uyarıcı etkenlerden de itina ile uzak duruyor. Bu yüzden de kitap hediye etmek biraz düşük, sıradan, değersiz bir eylem olarak algılanıyor. Kitap hediye etmekten artık çekinir duruma gelen insanlar gelip geçici anlık kullanıma uygun sadece maddi değeri olan hediyelere yöneliyor ya da yönlendiriliyorlar. Çocuklar kitapların dünyasını ve kitapevlerini hiç algılayamadan büyüyorlar. Çocuk nasıl bir atmosferde büyüyorsa o atmosferin gereklerini yerine getirip o doğrultuda yaşıyor. Bu da değerli olması gereken kitapları değersizleştirirken, değersiz nesnelerin değer kazanmasına yol açıyor. Bırakın kitaplara ve okumaya değer vermeyi kitaplardan kaçan bir toplum ortaya çıkıyor. Böyle bir toplumun bireylerinden kitap hediye etmesini beklemek boşunadır.

IPSOS adlı araştırma şirketinin yaptığı bir araştırmada çocuklarına kitap hediye etme alışkanlığı olan ülkeler sıralamasında Türkiye 180 ülke arasında 140. sırada yer alıyormuş. Çocuklarımıza bile kitap almaktan imtina ediyoruz. Bu noktada H. Flechter´in ?Yetişen zekâları, kitaplarla beslemeyen milletler hüsrana mahkumdur.? vecizesini üzülerek anımsıyorum. Yetişen zekalar, gelişirken kitapla desteklenmiyor. Maalesef bu yüzden ülke olarak İnsani Gelişme Endeksi (İGE)´mizde arzu edilen seviyede değiliz.

Toplum olarak okumuyoruz, okumadığımız gibi çocuklarımıza da kötü örnek olup okumaktan uzaklaştırıyoruz. Ülkemizde kütüphane kullanımı yüzde olarak çok düşük seviyelerdeyken kahvehane ve benzeri yerlerin kullanım oranı çok yüksek seviyelerde. Ülkemizde kütüphane başına düşen kahve hane sayısı 430´muş. Yani bir kütüphaneye karşılık 430 kahvehane. Kahvehanelerin insanlara hoşça boşa vakit geçirmekten öteye gitmediği de aşikâr. Bu ortamlarda yetişen kişilerin bu ortamların dışında yaşayabilmesi de imkânsız. Okuması da imkânsız. Hediye olarak kitabı tasavvur etmesi de imkânsız. Kendisine kitap hediye edilmesinden mutlu olması da imkânsız.

Ülkemizde insanların ihtiyaçları listelenmiş. Bu ihtiyaç listesinde kitap 235. Sırada bir ihtiyaç olarak kendine yer bulabilmiş. TÜİK verilerine göre kitap okuma Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada yer alıyor. Yani kitap okumak ülkemizde yaşayanlar için aman aman bir ihtiyaç değil. Bu liste bizim neden tam olarak muasır medeniyet seviyesine çıkamadığımıza ışık tutuyor.

Kitap kültürü ve okuma alışkanlığı ailede başlıyor. Ders dışı okumalar okuma alışkanlığında çok etkili; ancak ülkemizde okul dışı okuma oranı çok düşük. Okur olarak sayılan birçok kişi eğitim hayatı biter bitmez okumayı da bırakıyor. Bu durumda bizi kitap düşmanı olmasa bile kitaba her daim mesafeli bir duruş kazanmamıza neden oluyor. Çocuklar da ailelerini ve yakın çevresini örnek aldığı için armut dibine düşüyor. Kitapsız bir toplum olarak yaşayıp gidiyoruz. Yerimizde sayıyor çağı yakalamıyoruz.

Her şeye rağmen insanların birbirine kitap hediye etmesi, hem erdemli bir davranış hem de okuyan bir toplumun inşası ve devam ettirilmesi sürecinde gerekli bir davranış biçimidir. Bilinçli olarak kitap hediye etmek asil bir eylemdir. Çocuklarımıza, sevdiklerimize ve çevremizde hak ettiğine inandığımız kişilere kitap hediye etmekten geri durmayalım. Bazen hediyenizi küçümseyecek, beğenmeyecek ve bunu açık açık eleştirecek kıymet bilmezler çıkacaktır. Ancak bu onların sorunu. Bizim toplum olarak artık okumaya şiddetle ihtiyacımız var. Bu yolda yapılacak çalışmaların her zaman içinde yer alıp cehaletin suratını şamar olup inmek için çabalayalım. Kitap hediye edip mutlu ettiğimiz ve de bize kitap hediye eden erdemli dostlarımıza her zaman sahip çıkalım.

Yazımı internette okuyup çok beğendiğim bir sözle noktalamak istiyorum, ?Bu dünyayı arkadaşına kitap hediye eden veya özellikle bir arkadaşı ona kitap hediye ettiğinde somurtmayan çocuklar kurtaracak (Ekşi Sözlük). ?