Ahmet AKGÖNÜLLÜ


CANDAN ÖTE BİR CAN, CAHİT BAYLAZ

CANDAN ÖTE BİR CAN, CAHİT BAYLAZ


İlk göreve başladığım yıllardı. Kars Digor ilçesi Dağpınar dayız. 37 yıl geçmiş, 17.12.1980 den 2017 yılı Aralık ayı. Deli caglarimiz, herşeye gücümüzün yettiğince inandığımız çağlar. Ben, Sedat ve Hüseyin ile başlayan Digor yolculuğu ve ilk görev. Sonra Hüsnü, Tahsin, Metin, Musa, Muhsin ve Ismail in dahil olarak halkanın genişlemesi. Bir de Cahit...
O´nu Hüsnü nün dördüncü sınıfında tanıdım. Sevecen, güleryüzlü ve utangaç, ve yerine göre haylaz, yerine göre cevval bir çocuk. Öyle mağdur bir bölgede çalışıyoruz ki; evlere suyu koyun içind e bulunan birkaç çeşmeden sağlayabilirdik. Boyumuzu aşan kar ile ilk defa tanışmıştık.Bazen ekmek bile bulmakta zorlandığımız şartlar vardı. Küflü çeçil peyniri güzel bir katığımız olurdu. Bir yıl sonra doktor Nurkan katıldı aramıza. Köy evlerinden çıkıp ilk defa daha modern yapılan lojmanlara yapılmış biz de ona taşınmıştık. Ancak kış ayları bir dertti. Evimiz adeta bir lokal gibiydi. Digor ve çevresinde ne kadar öğretmen varsa hemen tamamı gelirdi. Delikanlıydık ama daha fazla deliydik. Ideallerimiz vardı.Aradaki bağ dosttan öte bir bağdı. Ve Cahit de bu halkanın içinde en küçügümüz ve ogrencimizdi. Okulda öğrencimiz, okuldan çıkınca kardeşimiz, oğlumuzdu. Cahit evimizin ferdi, Hüsnü nün kazandirdigi bir güzel candı. Ben okul müdürü, Sedat Hüsnü ve Cahit´in babası. Tahsin ve Metin yakın köyde olmasına rağmen evimizin vazgeçilmezleriydi. Hanaklı Saim evimizin müdavimizdi.. 
Bir şubat tatili gelmiş, herkes tatile gitmiş, okulun nöbeti bana kalmıştı. Tatil başladığı günün aksam üzeri eve geldi. "Babam gönderdi beni, seni yalnız bırakmayacağım öğretmenim. " diyerek kenara oturuverdi. Cahit artık benim sadece öğrencim değil, ev arkadaşım, elim ayağım oldu. Eksi 40 derece soğukların yaşandığı diyar. Rakım 2000. Evin su ihtiyaci Cahit koş, bakkal işi, Cahit koş. Birgün etraftan birkaç eski kamyon tekeri toplamış geldi. "Oglum ne olacak bunlar".. "Öğretmenim iyi ısınacağız" dedi.. Onları bir dişli bıçak ile keserek sobaya girecek şekilde küçülttü. Gerçekten iyi ısınmıştık.Cahit artık tatil bitse, arkadaşlarım gelse bile bizim evin ferdi olmuştu. Çok severdik, sevdiğimiz gibi de okulda en çok disiplin O na uygulanırdı.Ensesinden şaplak eksik olmazdı. Ama artık O bizim Cahidimiz di. Bağlar oyle bir hal almıştı ki; biz gidip babasına haber verirdik. Cahit ortaokula başlamasına rağmen nüfus yaşı daha beş görünüyordu. Oralarda bu gibi vakalar çoktu. 
Ben o yıl sonunda askerlik dönüşü (Kasım 1983) başka bir okula gitmiştim ama her hafta sonu ya Kars ta buluşurduk, yada ben giderdim. Arkadaşlarla bağımız asla kopmak değil gevşememişti bile. Cahit gelişmiş ve eli is tutmaya başlamıştı. Aile garibandi ama onurluydu. Cahit in dürüstlüğü, sevecenligi ve saygısı hiç eksilmedi. Arkadaşlarıyla Istanbul a çalışmaya gitti ve zamanında dönmedi. 1984 yılından itibaren okuluna da devam edemedi. Istanbul da çalışmasına devam etti. Bizler de birer birer görev yerlerimiz değişerek, kimimiz memleketlerimize döndük, kimimiz başka yerlerde görev yapmaya başladık. 
Zaman geçiyor, evlenmiş ve çocuklarımız olmuştu. Cahit ten uzun süre haber alamadım.
1999 yılıydı, teknolojinin sunduğu telefonlar artık cebinize girmişti. Telefonum çaldı. Karşıdaki sesi tanıyamadım. Taa ki "Baba ben Cahit" deyince kalbim hızla çarpmaya başladı, sonra karşıdaki ses titremeye başladı. Sonra da karşılıklı hıçkırıktan konuşmaya ara verildi. Hatir sormadan sonra "Hocam ben bittim, ayaklarım yok artık. Artık yürüyemiyorum, tekerlekli sandalyedeyim. diyerek tekrar hıçkırıklara boğuldu. Tabii ki bende aynı hıçkırıkları gizleyemez olmuştum.Cahit Istanbul da çalışarak birşeyler yapmış, genç yaşta inşaat işlerinde tutunmuş ancak 1997 de bir trafik kazasında artık yürüyemez halde hayatını devam ettirmek zorunda kalmıştı. Hayat çizgisi ve kader O nu bir tekerlekli sandalyeye mahkum etmişti. Ele avuca sığmayan Cahit bir tekerlekli sandalyeye kalmıştı.Üc defa ameliyat olmasına rağmen bir umut yoktu. Cahit o yıllarda evlenmiş, iki kızı birde oğlu olmuş.Benim telefonumu Sedat tan almış, Hüsnü ile de görüşüyormuş. 
Cahit hayatımın unutulmazları arasında bir öğrencim, evlenmeden önce kazandığımız evlat, herşeyden önce bir can. Hayatını tekerlekli sandalyeye mahkum olarak devam ettiriyor, Kars ta yaşıyor. Geçen akşam telefonum çaldı, baktım Cahit ariyor, birde teknolojinin nimeti görüntülü.... Uzun uzun sohbet ettik.Gelinim olacak eşini ve çocuklarını gördüm. Yine sesimiz titredi, boğazımız düğümlendi ama güldük de... Beni otuzyedi yıl geriye götürdü. 
Sohbetten sonra telefonu kapatınca hayat bir film şeridi gibi gozlerimin önünden geçerken ne yalan söyleyeyim başım bulutlu, gözlerim sağanak yağışlıydı.