Ahmet AKGÖNÜLLÜ


BİR ZAMAN BİR HATIRAT

Yıl 1983 Digor/Pazarcık (Dağpınar)


Ömrümde görmediğim ama duyduğum zemheri kışındayız. Kışları biz Manisa da yaşadığımız için kar bizlere yılda bazen ıkı-üç günlük misafir gibi gelir ve giderdi. Kars ta yaşadığımız kış ise ev sahibini kovan misafire dönüşüyor. Hatta Hüsnü Güler´in sözü, ´´Ömür biter yol bitmez, kömür biter kış bitmez..´´ diyerek kamyon arkası yazıya çevirmişti.

İşte öyle bir kış günü akşamı Pazarcık tayız. Evi Korkmaz dayı bize vermişti. Aslında kiralıktı ama Korkmaz dayı(Korkmaz Görceğiz. Şimdi Menemen e yerleştiği ve bakkal dükkânı çalıştırdığını duydum) kirayı bile sormazdı. Tabi bizde o sormuyor diye vermemezlik te yapmıyorduk. İşte o zemheri kışı akşamlarından birindeyiz. Ev ahım şahım değil ama o zamanlarda lüks sayılırdı. İki oda bir aralık... Hani bir işe yaramayanlar için ´´Ne köy olur, ne kasaba .´´ denir ya biz onu İKİ ODA BİR ARALIK ETMEZ. Diye değiştirmiştik. Bu gibi sözler genellikle Hüsnü den çıkardı. Evi Sedat ile kiralamıştık, sonra bir eylül başında Hüsnü işgal etmiş, ardından Raşit Gül gelmişti. Raşit kendi halinde bir Anadolu çocuğuydu. Ali Yılmaz Raşit hocanın potlarına karşılık O na Balıkesir´in Mardin taraflarından diyordu.

Neyse, ben esas mevzuu ya döneyim. Zemheri akşamlarından birinde bizim iki oda bir aralık malikânemizde Sedat´ın yaptığı yemekleri yerken; yanında o yörenin güzelim yoğurdu eksik olmazdı. Hele benim rahmetli anacığımın yaptığı acı biber salamurasını da yoğurdun üstüne koyduk mu, artık soğuk falan duymazdık. Akşamları biz sofraya oturduğumuz saatlerde ev sahibimiz Korkmaz dayı gelirdi. Genellikle sofraya gelmezdi. Gelmezdi ama kendisi sık sık sofralar hazırlar bizim haberimiz olmadan evimize geliverirdi. Bir akşam yine yemek zamanı biz sofraya oturmuş Sedat ın yaptığı yemeği, acı biberli yoğurdu yerken Korkmaz dayımız geldi. Korkmaz dayının sık gelişi Raşit hoca ile pişti oynamaktı. Raşit hoca O nu yendikçe Korkmaz dayı daha da hırslı gelirdi. Öyle bir sevimli insandı ki anlatılmaz. Sofraya davet ettiğimiz Korkmaz dayı karşıdan gördüğü yoğurtlu acı biberleri görünce ne olduğunu anlamamış halde sordu ve sofraya yanaştı. Çok acı olabileceğini düşünmeden lokmasını bandırdı ve biberlerden birini, biz çok acı diyemeden ağzına attı. Atış o atış tabii.. Korkmaz dayım lokmasını ağzında bir-iki çevirdikten sonra yüzü bir tuhaf olmaya, gözlerinden yaşlar gelmeye başladı.. Biz daha bir şey demeye varmadan Korkmaz dayım dışarı fırladı. Bir dakika, iki, üç derken Korkmaz dayım gelmez... Raşit hoca bakmaya çıktığında Korkmaz dayımı ağzına biberin acısını geçirmek için kar doldurduğunu görür. Tabi ki hepimiz önc üzüldük, Korkmaz dayım yanmıştı. İkinci akşam tekrar Korkmaz dayım geldi ve biz yine sofrada ve yine acı biberli yoğurt. Korkmaz dayıyı sofraya davet ediyoruz ama o acı biberli yoğurdu görünce.´´ Vallah akşamdan beri yanıyorum, ateş yutsam bu kadar yakmaz´´ diyerek sofraya bile yanaşmadı.

O iki oda bir aralık malikânemizde ne acı-tatlı hatıralarımız oldu. İşte sizlere bir tanesi.